Geçtiğimiz haftasonu yapılan seçimde Ali Koç dönemini sonlandırarak Fenerbahçe’nin yeni başkanı olan Sadettin Saran hakkında, hem adaylığını açıkladıktan hem de seçildikten sonra çokça portre yazıları yazıldı. Herkes gördüğü, gözlemlediği, okuduğu, duyduğu kadarıyla kalem oynattı, söz söyledi.
Kamuoyu da iletişim çağının nimetleri sayesinde kısa sürede hatırı sayılır bilgi edindi Saran hakkında. Hoş, ‘takipçi’ denilen bir kesim zaten sosyal medya sayesinde birçok özelliğini ve ‘özel’ini biliyordu. Bu bilmeler daha çok spor magazin ve sosyal sorumluluk projelerini kapsıyordu.
Özel hayatıyla ilgili ayrıntılarda oldukça ketum biri olan Saran, Instagram aleminin sağladığı pozitif avantajlara daha fazla direnemeyerek olumlu ve örnek teşkil edecek yönlerini kamuya açmaya karar verdi! Bunların başında gençlere örmek olmak adına hayatının merkezine koyduğu sporun farklı kesitlerini gözler önüne sermek geliyordu.
Yaşına-başına bakmadan(!) 60’ında, 20’li bir genç dinamizmi ile gençleri kendine imrendirdi! Yeri geldi, helikopterden buz gibi sulara atladı, yeri geldi spor salonlarında ağırlık yükünün altına girdi. Bazen yüzdü, bazen zıpkınla dalış yaptı. Kah yakıtı biten botu yüzerek karaya çekti, kah spor hocasını kum torbası olarak kullandı!
Ama en önemlisi hayatının önemli sosyal sorumluluk projeleri arasında yer alan down sendromlu çocuklara adadığı aktiviteleri oldu. Geleneksel olarak Kaş ve Fethiye’de gerçekleştirdiği etkinlikle özel eğitime ihtiyacı olan gençlerin topluma entegre olmalarını kolaylaştırmak amacıyla her yıl “Engelsiz Kulaçlar” projesini gerçekleştirdi. Düzenlenen açık deniz yüzme yarışında o da özel gençlerle birlikte yüzdü ve yarış sonunda tüm katılımcılara madalyalar vererek onları motive etti.
Sadettin Saran’ı diğer iş insanlarından farklı kılan en önemli detaylardan biri de klasik patron imajından uzak bir portre çizmesi gelir. Çalışma arkadaşları başta olmak üzere tanıdığı tanımadığı herkesle çok sıcak ve samimi diyaloglar kurar. Insana ve insanlığa dokunmayı seven yapısıyla dikkat çeker.
Saran’ın iş dışında kendine iş edindiği bir başka önemli ve saygın faaliyeti ise yine gençler odaklı spor salonları açmasıydı. 2000 yılından bu yana başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri olmak üzere, Kırıkkale, Fethiye, İzmit ve Hatay gibi Türkiye’nin dört bir yanında, ihtiyaç sahibi bölgelere spor salonları açarak bunları İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ya da Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’ne bağışlama yoluna gitti. Bugüne kadar, 25 yılda 26 spor salonunu hizmete açarak önemli bir başarıya imza attı. Bu salonların dikkat çeken ortak özelliği ise hepsinin sarı-lacivert renkli olması ve Atatürk ismi ile adlandırılmasıydı.
Saran’ın çocuklara karşı sevgi zaafiyetinin bir diğer halkasını ise Anadolu’da yaşayan ve İstanbul’u daha önce hiç görmemiş öğrenciler için düzenlediği “23 Nisan İstanbul Gezisi” oluşturuyordu. 22 senedir devam eden ve ağırlıklı olarak doğu illerinden gelen 100 çocuğu 3 gün boyunca İstanbul’da ağırlayan Saran, öncelikle holding bahçesinde düzenlenen şenlikte çocuklarların hangi takımı tuttuğuna bakmaksızın istisnasız hepsine Fenerbahçe forması hediye ederek gönüllerine girme başarısı oluşturuyordu.
Tanışma ve 23 Nisan kutlamasının ardından, etkinliğin ikinci ve üçüncü günlerinde çocuklar İstanbul’un tarihi ve turistik yerlerini gezip finalde tekneyle boğaz turu yaparak kendilerini ‘saran’ tatlı bir esintiyle anı defterlerine unutulmaz notlar düşüyordu.
Sadettin Saran, her fırsatta vurgu yaptığı annesinin bir sözü ile hayat felsefesini ortaya koyuyordu. “Annemin bize hep söylediği bir söz vardı: ‘Boş beyin, şeytanın oyun alanıdır.’ O yüzden spor salonları açtık.’’ diyen Saran’ın ilginç kişiliği, sporcu kimliğiyle örtüşen bir tablo çiziyordu. Anne tarafından Amerikalı olmasına ve bu kültürle büyümesine rağmen içki ve sigaraya mesafeli tavrı ile dikkat çekiyor. Güne sabah 7’de 2 saat ağır sporla başlayıp kendini disipline etmesi belki de iş ve özel hayatındaki başarının temel taşlarını oluşturuyor.
Fenerbahçe tarihinin gelmiş geçmiş en sportif başkanını özetlemek gerekirse; sporu yaşam biçimi haline getirmiş, idealleri ile iş hayatında sıfırdan zirveye çıkmış birini Türkiye’nin en büyük kulüplerinden birinin başına götüren süreç, dosdoğru yol alan bir adamın, doğru kararlarının bir neticesi gibi görünüyor.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Bakalım, hayatı spor ve Fenerbahçe olan Sadettin Saran, 12 yıldır şampiyonluğa hasret kalan futbol takımına şampiyonluk yaşatabilecek mi?