Silivri Cezaevi’nde 100 gündür tutuklu bulunan Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney, dışarıdaki yaşamdan, halktan ve ailesinden uzak geçirdiği günlere dair bir mektup kaleme aldı.
Güney, çocuklardan emekçilere kadar dokunduğu her kesimin özlemini dile getirirken, özgürlük günlerinin mutlaka geleceğini vurguladı.
“100 gün oldu” diyen Güney’in sosyal medya hesabından “Bu da geçer ya hu” notuyla paylaşılan mektubunun tamamı şöyle:
100 gün oldu evlatlarımdan, yarımdan, anamdan babamdan ayrı düştüm. Oysa biz “birbirimizin herşeyi” olan bir aileyiz, ayrı günümüz geçmezdi.
100 gün oldu, emekli evinde emeklilikimizle sohbet edip dertlerine derman olamıyorum; oysa dışarıdayken her fırsatta yanlarında olurdum.
100 gün oldu, beslenme saatı sayesinde sağlıklı beslenmesine destek verdiğimiz, okullara yerleştirdiğimiz su sebillerinden kana kana suyun içen, okul bahçesinde beni gördüklerinde etrafımda çember kurup sevgi yumağı olan çocuklarımızın neşesine ortak olamıyorum.
100 gün oldu, tam zamanlı ve üç öğün yemekli hale getirdiğimiz kreşlerimizdeki çocuklarımızı ve velilerimizin gülen yüzlerini göremiyorum.
100 gün oldu, ücretsiz ring seferlerini kullanan komşularımla ortada sohbet edemiyor, yolculuklarına eşlik edemiyor, dertleşemiyorum.
100 gün oldu, sosyal marketlerimizden alışveriş yapan komşularımla karşılaşamıyor “Bereketiniz var mı?” diye soramıyorum.
100 gün oldu, zorlu ekonomik kriz içinde bir yandan üniversite okurken bir yandan da geçim derdinin yükünü omuzlarında taşıyan gençlerimizle “öğrenci’ye doyasıya sarılıp yemek yiyemiyorum.
100 gün oldu; veterinerlikte tedavi gören, Vetbüs’lerle yardımıza koştuğumuz Allah’ın dilsiz kulları olan can dostlarımızı ziyaret edemiyor, onların başını okşayamıyorum.
100 gün oldu; LGS ve YKS kurslarında eğitim gören, sınavlara hazırlanıp geleceğin doktorları, mühendisleri, mimarları, başkanları olacak çocuklarımızın sınıflarında ziyaret etmeyeli… Yanlarına gittiğimde bana “Anıtkabir’i görmek istiyoruz” derlerdi, kırmazdım. Sınav stresleri olduğunda tekne gezisi, eğlence merkezi gibi nefes aldıran imkanları seferber ederdim.
100 gün oldu, taziye evlerimizde komşularımızın acılarına ortak olamıyor, dualarına katılamıyor, gözyaşlarını silemiyorum. Hiçbir iş hiçbir gerekçe acılı komşularının yanında olmama engel olamazdı oysa…
100 gün oldu; Beyoğlu’nun sokaklarını tertemiz hale getirmek için canla başla çalışan emekçi kardeşlerime selam vermeyeli. Emekçi Evin’de çay eşliğinde yorgunluğumuzu paylaşmayı, başkan olarak değil emekli bir belediye emekçisinin oğlu olarak dertleşmeyi…
100 gündür teklikle sınanıyoruz hücrede. Yüz gündür bir çay sohbeti edecek dosta hasretiz. Yüz gündür yeşile hasretiz. Soğuk betonlardan, demir kapılardan, yuvamızın sıcaklığına hasretiz.
100 gündür düşünmekten, okumaktan bir an olsun geri durmuyorum. Onlarca kitap yüzlerce köşe yazısı ve makale okudum memlekete dair. Her kitap alıp götürüyor beni Silivri zindanından…
Bazen Ahmet Ümit’le Beyoğlu sokaklarında geziniyor, bazen Ahmet Turgut’la Kerbela Şehidinde İmam Hüseyin’in yâreni oluyorum.
Bazen Zülfü Livaneli ile hücrede işkence gören Selim’in yoldaşı, Umur Talu ile Beyoğlu’nun hanlarını, pasajlarını dolaşan bir gezginim.
Bazen Faruk Eren’le Haköy’ün geçmişteki devrimci mücadelesine yolculuk ediyor; Yaşar Kemal’in İnce Memed’i ile Toros Dağları’nda İnce Memed ile ağalara karşı köylünün yanında oluyorum.
100 gün dostlarım, Silivri zindanında tutsağın göğün mavisine, ağacın yeşiline, dostun sohbetine hasretiz.
100 gündür biri çat kapı evinden, yarının elini tutmaktan, ana babamın elini öpüp hayır duasını almaktan, komşularımın selamından ve Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin dediği gibi en büyük ibadet olan halka hizmetten alıkoydular.
Yüreğimde halk sevgisi, hizmet aşkı ve bitmeyen enerjimizi; en verimli olacağımız zamanda haksız ve hukuksuz şekilde tutsağız burada.
Ama her karanlığın ardından nasıl güneş doğuyorsa; bu esaretin ve zulmün ardından da anamızın ak sütü kadar helal olan hürriyet ve mutluluk günleri gelecek. Mutlaka gelecek.
Ve biz, aynı umutlarda ve aynı mücadele alanında yeniden buluşacağız.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Usta şairimiz Nazım Hikmet’in dediği gibi: “En güzel günlerimizi henüz yaşamadıklarımız”… İşte tam olarak öyle. O günlere olan sarsılmaz inancımla…. İnan Güney, Silivri Zindanı, B3-26″
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
