31 Mart yerel seçimlerinden Türkiye genelinde yüzde 0,17 oy oranı alan Memleket Partisi Genel Başkan Muharrem İnce "Seçimlerde bir hata yapmadık" dedi.
31 Mart yerel seçimlerinden Türkiye genelinde yüzde 0,17 oy alan Memleket Partisi Genel Başkan Muharrem İnce, yaptığı açıklama ile ‘özeleştiri’ verdi: “Seçimlerde bir hata yapmadık.”
Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce partisini değerlendirdiği açıklamada, “Adaylarımız, söylemlerimiz ve siyasetimiz doğruydu” ifadesini kullandı.
Muharrem İnce’nin açıklamasının tamamı şöyle:
“31 Mart 2024 tarihinde gerçekleşen yerel seçimlerin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Yıllardır dile getirdiğimiz iktidarın yanlış politikalarının ve hayat pahalılığının bir neticesi olarak milletimiz, oyunu AKP’nin karşısında en kuvvetli gördüğü adaylara vermek veya sandığa gitmemek suretiyle AKP’ye bir sarı kart göstermiştir. Her seçimde olduğu gibi bu seçimin sonuçlarına ilişkin farklı analizler, yorumlar yapılmaktadır. Herkes kendi penceresinden seçim sonuçlarını değerlendirmektedir. Bizim değerlendirmemize gelince:
Seçimlerde bir hata yapmadık. Adaylarımız, söylemlerimiz ve siyasetimiz doğruydu. İl, ilçe, belde demeden uzak yakın demeden güçlü olduğumuz bütün yerlere gidip adaylarımızı destekledik. Halkın gerçek sorunlarını, geçim sıkıntısını dile getirdik. Sadece sorunları değil çarelerini de söyledik.
Kutuplaşan siyasette seçmen en istediğine değil, en istemediğinin karşısındaki en güçlü adaya oy verdi. Kutuplaşma demokratik renkleri yok etti ve sistemi iki başlı hale getirip katılımın düşük olduğu Amerikan tipi demokrasiye çevirdi. En fazla oyu alan parti %38, sonraki parti %36 alırken üçüncü parti %6 alıyor. Yani seçmenler kutuplara doğru çekilmiş, istediği adaya değil en istemediğinin karşısındakine oy vermiş görünüyor.
Bu kutuplaşan siyasette demokratik ve adil bir yarış söz konusu olmamıştır. Merkezi iktidar, devletin her türlü kaynağını kullanmış, yerel yönetimler de belediyelerin kaynaklarını kullanmışlardır. Yapılan propaganda ve reklam harcamaları -milletimiz bilsin ki- kendi cebinden çıkmıştır ve maalesef o cebe geri dönmeyecektir.
Türkiye, siyasetin finansmanını şeffaflaştırmadan demokratikleşemez, gelişemez, büyüyemez ve zenginleşemez. İktidarıyla muhalefetiyle Türkiye’de siyasetin finansmanı problemlidir. Nasıl finanse edildiği belli olmayan siyasi partilerin gerçekte kime çalıştıkları, gerçekte kimin menfaatini korudukları bilinemez.
Memleket Partisi kendi üyelerinin desteği ve bağışları ile bugüne kadar var olmuştur. Bize çoluk çocuğunun rızkından keserek, boğazından keserek destek olan esnafımıza, memurumuza, kadınlarımıza, öğrencilerimize, gençlerimize çok teşekkür ediyorum. Gönüllü çalışarak gece gündüz demeden emek harcayan gençlerimize çok teşekkür ediyorum.
Kutuplaşmanın başını çeken partilerin kendi menfaatlerini korumak için yarışa giren diğer partilere siyasi rüşvet verdikleri, kimi zaman para aktardıkları, kimi zaman makam vaat ettikleri bu partilerin de siyasi etik ile bağdaşmayacak şekilde seçmenlerini manipüle ettiklerini biliyoruz. Memleket Partisi tertemizdir, asla böylesine kirli bir siyasetin içinde değildir. Bu duruşumuzu hiç bir zaman bozmayacağız.
Kutuplaştıran bu siyaset sonucu, aslında siyasetin başat aktörü olan siyasi partilerin duruşları da bozulmakta, istemedikleri halde marjinal sayılabilecek siyasi aktörlere hak etmedikleri mevkiler verilmektedir. Yaşanılan siyasi çelişkiler üç maymunu oynayarak görmezden gelinmektedir. Gerçekte aynı siyasi partinin altında bir arada bulunması mümkün olmayan aktörler, siyasi tavırlar ve söylemler riyakarca bir arada durmaktadır. Bu görüntü siyasete olan güveni zayıflatmakta, dürüst düzgün vatandaşın siyasete mesafe koymasına neden olmaktadır.
Amerika’nın siyasal sistemi gibi iki başat partinin etrafına kilitlenen siyasi sistemin Türkiye’de demokratik ölçütlere göre işlemesi mümkün değildir. Çünkü Türkiye’de bağımsız bir yargıdan ve yasama yürütme organları arasında belirgin bir ayrılıktan söz etmek mümkün değildir. Dolayısıyla demokrasimizin varlığı açısından bu sistemin değişmesi şarttır.
Memleket Partisi kurulduğu günden beri sadece doğruları söylemiş, söylediklerinin de doğru olduğu zaman içinde ortaya çıkmıştır. İktidardaki partiye ve başkanına en sert eleştirileri yaparken muhalefete de uyarı ve eleştirilerini yapmıştır. Türkiye’yi mahkum edilmeye çalışıldığı bu iki kutuplu ve kişiliksiz siyasi ortamdan çıkarmak için 3. Yol çağrısı yapmıştır. Bu çağrının her kesimden gençler tarafından coşku ile karşılanması ve sahiplenilmesi en büyük umudumuzdur. Çağrımızın yerel seçimlerde yukarıda anlattığımız kutuplaşma ikliminin doğal bir sonucu olarak tabelaya yansımamış olması karşılık bulmadığı anlamına gelmemektedir. Ömrünü siyaset ile geçirmiş biri olarak şunu bütün samimiyetimle söyleyebilirim ki sokakta hiçbir siyasinin karşılaşmadığı kadar farklı kesimlerden gördüğüm ilgi ve sevgiyi hem partimiz hem Türkiye açısından çok kıymetli buluyorum.
Yürüdüğümüz yolun ve durduğumuz yerin doğru olduğunu biliyorum. Ülkemiz için, çocuklarımızın geleceği için doğru şeyler yaptığımızı biliyorum. “İyi işin alameti gönlün emin oluşudur” derler. Gönlümüz yaptığımız işten emindir. Dolayısıyla bundan vazgeçecek değiliz. Millete küsecek, kızacak değiliz. Nefesimiz olduğu sürece milletimize doğruları söylemeye, yanlış gördüklerimizi dillendirmeye devam edeceğiz. Kötülerin kazanması için gerekli olan tek şey iyilerin hiçbir şey yapmamasıdır. Biz hiç bir şey yapmayanlardan olmayacağız.
Hazine yardımı, belediye avantası, müteahhit payı almayan, sadece üyelerinin bağışları ile ayakta duran bir parti olarak masraflarımızı mümkün olduğunca kısma kararı aldık. Zaten iletişim olanaklarının bu kadar arttığı dijital çağda siyaset yapmanın araçlarının da değişmesi bir zorunluluktur. Parti binalarını küçültüp, dijital platformlardaki varlığımızı artıracağız. Partimizin karar alma mekanizmalarını daha fazla dijitalleştireceğiz. Gönlü bizimle olan gençlerin, kadınların partiye daha fazla katılımını sağlayacağız. Gençlerle ve kadınlarla olan bağlarımızı güçlendireceğiz. Siyaset sahnesindeki varlığımızı güçlendirerek sürdüreceğiz. Deprem ile ilgili uyarılarımızı yapacağız, gıda güvenliğini dile getireceğiz. Eğitim sistemindeki sorunları, sağlık sistemindeki zaafları, trafik karmaşasını, yolsuzlukları, adaletsizlikleri, yoksulluğu, sığınmacıları, su sorununu siyasetin gündeminde tutmaya devam edeceğiz. Atatürk’ün yolunda; Akıl, Ahlak ve Adalet demeye inatla ve ısrarla devam edeceğiz. Türkiye’nin çoban ateşini söndürmeyecek, yaşama sevincini ve geleceğe olan ümidimizi hep canlı tutacağız.”