CHP Genel Başkanı Özgür Özel
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin kuruluş haftası etkinliklerinde konuştu. AKP iktidarının artık ülkeye vereceği bir şey kalmadığını vurgulayan Özgür Özel, Türkiye’de çok partili hayatın tehdit altına girdiğini ve CHP’nin bu yüzden hedef alındığını söyledi:
“Karşımızda yaşlanmış, yorulmuş, aciz, ülkeye faydalı olamayan, ülkeye vereceği hiçbir şey kalmayan bir iktidar var. Bu ülkeden çok şey aldılar ama hiçbir şey vermediler. Türkiye’de Erdoğan’ın çıkarları ile milletin çıkarları birbirinden ayrışmıştır.
Yapıştığı koltuktan ayrılmamak için ülkeyi ateşe atmaya hazırdır. Bugün onların iktidarı kaybetmeleri için en büyük tehdit CHP’dir. Türkiye’de artık ne yazık ki çok partili siyaset tehdit altındadır. CHP’nin hedef alınması da bu yüzdendir. Biz bir cephe olarak demokratik siyaseti savunacağız.”
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da seslenen Özgür Özel, konuşmasına şöyle devam etti:
“Geleceğin iktidar partisine, bir sonraki cumhurbaşkanına darbe yapan bir süreç başlatılmıştır. 19 Mart bunun somutlaştığı gündür. 173 gündür Türkiye’nin geleceğine yapılan darbe sürmektedir, biz de buna karşı direnmekteyiz. Bu yüzden partimize saldırıyorlar. İl Başkanlığımızın önüne polis gönderiyorlar.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel
Erdoğan’a sesleniyorum: Kendi çıkarın için milleti ateşe atıyorsun, değer mi? İleride ders kitaplarına darbeci olarak geçeceksin. Cunta başkanı olmaya değer mi? Ne yaparsanız yapın başaramayacaksınız. Çelikten irademizi bükemeyeceksiniz. Haklılığımıza, cesaretimize, kararlılığımıza, çocukların umutlarına ve kahkahalarına yenileceksiniz. Gün gelecek, bu yaptıklarınızın hepsinden utanacaksınız, sizi savunan kimse kalmayacak.”
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
ANKA’nın aktardığına göre; CHP Genel Başkanı Özgür Özel, parti genel merkezinde düzenlenen “Örgüt Temsilcileri Meclisi Toplantısı”na katıldı. Özel, burada yaptığı konuşmada, şunları kaydetti:
“19 Mart darbesi. Bu darbe, Ekim ayının başlarında bir siyasi figürün, geçmişte tartışmalı kararlara imza atmış, onun karşılığında ödül almış ve Adalet Bakan Yardımcısı olmuş bir siyasi figürün, aslında Anayasa’nın ruhuna da lafzına da aykırı bir şekilde, sadece Anayasa’nın o maddesi yazılırken bakan yardımcılığı kurumu yok diye yer almadığı için fırsat bilinerek, arkasından dolaşılarak, bir siyasetçi İstanbul’a başsavcı olarak atanmış; temel görevi CHP’yi, onun iktidar umudunu, iktidar yürüyüşünü kesmek. CHP’ye, dolayısıyla geleceğin iktidar partisine, bir sonraki Cumhurbaşkanı’na, Cumhurbaşkanı adayımıza darbe yapmak olan bir süreç başlatılmıştır. 19 Mart bunun somutlaştığı gündür ve o günden bugüne 173 gündür Türkiye’nin geleceğine yapılan darbe devam etmektedir. Biz de o darbeye hep birlikte direnmekteyiz. Cumhurbaşkanı adayımız ve arkadaşlarımız hapiste. Her yalanı ve iftirayı attılar ama milleti buna inandıramadılar. Halen her dört kişiden üçü, bunu siyasete müdahale, siyasete yargı eliyle müdahale olarak görmektedir. Erdoğan’ın tezlerine inananların sayısı dört kişiden birini, yüzde 22’leri-23’leri asla geçmemektedir. İşte şimdi bu yüzden bugün de partimize saldırıyorlar. İstanbul il kongremizi iptal ediyorlar. Utanmadan kayyım atıyorlar. İl başkanlığımızın önüne polis gönderiyorlar. CHP’lileri baba evlerine almayıp, evimize, hanemize tecavüz ediyorlar. Hapiste canımıza, dışarıda evimize saldırıyorlar. Erdoğan’a sesleniyorum; değer mi? Kendi çıkarın için milleti ateşe atıyorsun, değer mi? Türkiye’yi geriye götürüyorsun, milleti fakirleştiriyorsun, değer mi? Bu ülkede yıllarca iktidarda kalmış biri olarak anılmak varken, ileride ders kitaplarına ‘darbeci’ olarak geçeceksin, değer mi? Cumhurbaşkanlığı unvanı üzerindeyken, bu unvanla siyaseti tamamlamak varken ‘cunta başkanı’ olmaya değer mi? Ne yaparsanız yapın başaramayacaksınız. Enerjimizi bitiremeyeceksiniz. Çelikten irademizi bükemeyeceksiniz. Yürekli insanlarımızı korkutamayacaksınız ve yenileceksiniz. Haklılığımıza, cesaretimize, kararlılığımıza, güler yüzümüze yenileceksiniz. Anaların gözyaşlarına yenileceksiniz. Çocukların umutlarına, kahkahalarına yenileceksiniz. Gün gelecek bu yaptıklarınızın hepsinden utanacaksınız. Sizi savunan kimse kalmayacak. Ama sizin de evlatlarınızın da ailenizin de güvencesi tamamen hukuku savunan yine bu CHP olacak.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel
Bana ‘Hapisteki arkadaşlarını bırak, Ankara’ya gel, partinin başına otur, orada dur’ diyenler, tersinden ‘Bu mücadeleyi sürdürürsen seni de indiririz, seni de içeri atarız’ diyenlere 1934 yılını hatırlatmak isterim. Yıl 1934. Bir büyük ihtimal ajanlık faaliyeti içindeki İngiliz botu, Aydın’da, Kuşadası’nda Kanapiçe Koyu’na doğru yaklaşır. Stratejik önemli olan ve bu tip sızmalara karşı orada nöbetçi bırakılan bir er vardır. Asker Musa. Kendine öğretildiği gibi yaklaşan bota önce ‘Dur’ der. Bir daha uyarır, havaya ateş açar. Bakar ki, elindeki tek silahına karşı botun içindekiler onu yeneceklerini ve karaya çıkacaklarını kafaya koymuşlardır. Son ihtardan sonra, ülke topraklarına adım atmak isteyen İngiliz askerlerini öldürür. Ardından İngiltere harekete geçer. Türkiye’ye nota verirler. Derler ki ‘Dört askerimiz öldü, onu öldüren kişiyi bize verin. Onu öldüren kişiyi yargılayın. Onu öldüren kişiyi bizim gözlemcilerimizin huzurunda idam edin.’ İngiltere en sert notayı vermiştir.
Orada Gazi Mustafa Kemal Atatürk; İngiltere merkezli, çıkar merkezi siyaset yapmamış, ‘Asker Musa’yı verirsek bu memleketi veririz’ demiş, İngiltere’nin notasını iade etmiştir. Asker Musa tezkeresini aldı, köyünde görevini yapmanın huzuru ve bu görevi yaparken güvendiklerine güvenmenin ne kadar doğru bir şey olduğunu bilerek köyünde eceliyle öldü. Asker Musa’yı İngilizlere teslim etmediğimiz gibi Ekrem Başkan’ı da arkadaşlarımızı da kimseye teslim etmeyeceğiz. Biz her şeyi göze alıp yola çıktıkları için işgaldeki bir memleketi kurtaranların mahvolmuş, yıkılmış bir imparatorluktan bir Cumhuriyet kuranların, hepimizi bugünlere getirenlerin, bayrağı yeniden dalgalandıranların, ezanı yeniden okutanların, herkesin inancının da yaşamının da güvencesi olan cesaretli insanların partisiyiz. İcap ettiğinde hep bedel ödedik, öderiz, ödeyeceğiz. Sabırla, azimle mücadele edeceğiz. Ve bir buğday tanesi gibi dünden belli olan fırtınaya karşı asla baş eğmeyeceğiz.
Buradan cezaevindeki bütün arkadaşlarımıza sesleniyorum. Buradan İstanbul İl Başkanlığındaki arkadaşlarımıza sesleniyorum. Buradan bu partinin 2 milyon onurlu üyesine sesleniyorum. Ne yaparlarsa yapsınlar, ‘Bekle kar altında kalan buğday tanesi, yine onun sularıyla yeşereceksin. Gözyaşların çare değil, ağlama büyü. Başını dik tutabilirsen boy vereceksin. Korku kar eylemez yola düşene, sen bir aşkın içindesin, yaşayacaksın. Dört yanını börtü böcek sarsa ne? Toprağa sıkı sarıl, baş edeceksin. Her yanında allı morlu, güller açar türlü türlü. Bu fırtına dünden belli. Başaracaksın, başaracaksın, başaracaksın.’ Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Kuruluş haftamız kutlu olsun. Mücadelemiz daim olsun. Biz haklıyız. Biz güçlüyüz. Biz kazanacağız. Ahlaki üstünlük bizdedir, psikolojik üstünlük bizdedir, çoğunluk enerjisi bizdedir. Millet bizimledir. Biz milletleyiz. Millet kazanacak, biz kazanacağız. Biz kazanacağız.”