Yazar ve siyaset bilimci Mümtaz’er Türköne, TBMM bünyesinde kurulan komisyonun ziyaret ettiği Abdullah Öcalan’ın bu görüşme ile “liderliğinin” pekiştiğini söyledi. Türköne “Keskin kutuplaşmalara ve tartışmalara neden olan “İmralı Heyeti” meselesi tek başına firesiz şekilde Öcalan’ın merkezî konumunu ilan etmiş oldu” dedi.
Medyascope’ta “Öcalan artık masada” başlığıyla yayınlanan yazısında Türköne, “Kendisinden her isteneni veren, edilgen konumda, teslim olmuş bir muhatap olmadığı; üstlendiği temsil niteliğine bağlı bir stratejisi olduğu; ona uygun taktik hamleler planladığı çok açık bir şekilde ortada” yorumunda bulundu.
İmralı heyeti tartışmasının, doğrudan Öcalan’ın izlediği stratejinin eseri olduğunu kaydeden Türköne, “Çözüm sürecinde henüz konuya girilmedi. Öcalan, konuya girmeden önce doğrudan kendisinin bastığı zemini sağlamlaştırıyor, liderliğini pekiştiriyor. Meclis komisyonu da Öcalan’ın ön şartlarından biriydi. Hakikati teslim edelim: Meclis Komisyonu nihayetinde İmralı’ya ziyarette bulunmak için kuruldu” diye yazdı.
Öcalan’ın liderliğinin “gerçekçi” analize ihtiyaç duyduğunu kaydeden Türköne, “Münfesih PKK’nın örgüt lideri Öcalan, Kürt siyasetinin lideri olarak yeniden doğuyor. Kürt siyaseti üzerinde tekel oluşturmuş bir Öcalan bekliyor bizi. Devlet de bu işe sonuna kadar onay veriyor ve önünü açıyor” dedi.
“Öcalan hakkında en fazla yanılanlar, onu hâlâ bir terör örgütünün lideri ve şiddet araçlarıyla sonuç almaya çalışan bir isyanın elebaşı olarak görenler” diyen Mümtaz’er Türköne, “Öcalan siyaset yapıyor. Kafası net ve adımları tutarlı. Azerbaycan için “bir millet, iki devlet” lafını kullandığımız gibi, Öcalan’ın kafasında Kürtler için “iki millet, tek devlet” çözümü var. Bu perspektifin sağlam tarafı Kürtler. Şayet Kürtler bir ulus bilincine sahip iseler, bulabileceğiniz en sağlam çözüm sadece devletin tekliğinde ısrar etmek olacaktır” değerlendirmesini yaptı.
Türköne, yazısını şöyle noktaladı:
“Mevcut haliyle Öcalan, tartışmasız bir şekilde Türkiye’nin tayin edici siyasî aktörlerinden biri; hatta yol açacağı değişikliğe, yerinden oynatacağı taşlara bakılırsa en önemlisi.
Hafta sonu Almanya’da Barış Araştırmaları Vakfı’nın konferansına gönderdiği tebrik mesajında, Öcalan bu köklü rolünün ipuçlarını veriyor:
Bölgesel ve küresel gelişmelere atıfla, Tarihin kırılma anında Kürtlerin ve Türklerin kaderinin ortaklaşması üzerinde duruyor ve çıkışı “hukukun üstünlüğü” ve “demokratik siyaset”te arıyor.
Türkiye 2015’ten bu yana otoriterleşme rüzgârına kapıldı. Hukuk ve demokrasi askıya alındı. Kamu gücünü kullananlar üzerinde denetim mekanizmaları, yargı dahil, işlemez hale geldi. Ekonomik çürümenin hukuksuzluğun eseri olduğunu hâlâ idrak edemedik.
Hukuka ve demokrasiye geri dönüş, Çözüm Süreci ile paralel ilerleyecek. Çünkü hukuk ve demokrasi olmadan, Kürtleri en başta Öcalan’ı keyfi bir yönetimin insafına kalmaya ikna edemezsiniz.
CHP’yi maruz kaldığı ağır kuşatmadan ve imha tehlikesinden kurtaracak olan da aynı dinamik.
Öcalan’a gelince: Hakkında her türlü suçlamayı yapabilir, her şeyi söyleyebilirsiniz. Ancak an itibarıyla kabul etmemiz gerekir ki, Türkiye’de siyasetin ana oyun kurucularından biri de artık kendisi. Bir şey daha var ve çok önemli: Eskiden “kökü dışarda bölücülük” deniyordu. Öcalan’ın kökü dışarda değil, artık yüzde yüz yerli. Bu topraklardan, bu ülkenin dinamiklerinden ve beklentilerinden güç alıyor.
Kısaca her şey değişiyor.
Bize de bu değişimi anlamak ve masada böyle bir adamın oturduğunu kavramak düşüyor.”
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
