Türköne, Saray’ın İmralı’yı “aç-kapa musluğu” gibi görmesinin çözüm sürecini kilitlediğini belirterek, Kürt sorununun ve Suriye’deki gelişmelerin yeni bir paradigma ile ele alınması gerektiğini vurguladı.
Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne, kaleme aldığı köşe yazısında iktidarın İmralı sürecini yönetme biçimini sert bir dille eleştirdi. Türköne, Saray’ın Abdullah Öcalan’a yönelik iletişim ve süreç yönetimini “aç-kapa musluğu”na benzettiğini aktararak, bu yaklaşımın hem Kürt sorununu hem de Suriye’deki dengeleri çıkmaza soktuğunu söyledi.
DEM Parti yöneticilerinin, “Öcalan bir aydır iletişime kapatıldı” açıklamalarını hatırlatan Türköne, Turkishpost’ta yer alan yazısında, devlet eliyle yürütülen bir “musluk politikası” olduğuna dikkat çekti. “İmralı’yı suyun başı sanıp aç-kapa muamelesi yapanlar, baraj kapakları patladığında altında kalabilir” diyen Türköne, sürecin Saray’ın elinde kilitlendiğini ifade etti.
Türköne, Tülay Hatimoğulları’nın CHP’ye sahip çıkarken iktidara da açık mesajlar verdiğini belirtti. Hatimoğulları’nın sözlerinde hem “çözüm süreci mevcut iktidarla yürümüyor” tespitinin hem de “iktidar değişirse süreç ilerler” tehdidinin bulunduğunu kaydetti. Türköne, bu yaklaşımın Türkiye’yi erken seçime götürebilecek bir siyasi baskı unsuru olduğunu savundu.
Suriye’deki gelişmelerin de çözüm süreciyle bağlantılı olduğuna değinen Türköne, ABD’nin federasyon vurgusuna işaret ederek, Türkiye’nin Kürtlerle güven temelinde yeni bir ortaklık modeli geliştirmesi gerektiğini söyledi. Merkeziyetçi politikaların sorunları çözmediğini belirten Türköne, “Türkiye’nin bir paradigma devrimine ihtiyacı var. Kürt sorunu musluk gibi açılıp kapanarak yönetilemez” ifadelerini kullandı.
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
