Leyla Güven: Öfkeliyim, Can Atalay için tepki gösterenler dün neden sessiz kaldı

Cezaevindeki Leyla Güven, Can Atalay'ın verilliğinin düşürülmesini yorumladı yorumu: "Öfkeliyim ancak bugün tepki gösterenlerin dün neden sessiz kaldığını merak ediyorum"

  • ü
  • 07 Şubat 2024
  • ü
  • Politika

Kendisi gibi tutsak olan ve vekilliği düşürülen Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesine tepki gösteren Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven, “Kürt halkına yapılırken ölü taklidi yapanlar, bugün yeterli olmasa da belli bir tepki gösteriyorlar. ‘Mesele Can Atalay meselesi değil’ diyenlere Biz de kendilerine kendi dilimizde ‘Rojbaş’ diyoruz” dedi

Cezaevindeki Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Can Atalay’ın vekilliği, Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından verilen iki ihlal kararının Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi tarafından tanınmaması üzerine 30 Ocak’ta düşürüldü. Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi kamuoyunda “sivil darbe” olarak nitelendirildi.

‘KENDİSİ OLABİLENE AŞK OLSUN’

Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesini, 4 Haziran 2020 yılında vekilliği düşürülen ve 2022 yılından bu yana tutuklu bulunan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven, 7 ayı aşkın süredir Ankara Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutsak olan gazeteci Dicle Müftüoğlu’na konuştu.

Yeni Yaşam’ın aktardığına göre; Güven, “Aşk olsun” ifadeleriyle başladığı sözlerine; “Gerici, karanlık, despot, milliyetçi ve cinsiyetçi AKP iktidarına rağmen asla pes etmeyen, doğru bildiği her şeyi cesurca ortaya koyan, kendisi olabilene aşk olsun! Sevgili Can’a da aşk olsun” diye devam etti,  30 Ocak’ta yine ve yeniden AKP’nin siyasi darbesine maruz kaldıklarını söyledi.

‘ATALAY VEKİL SIFATINI ÇOKTAN HAK ETTİ’

Yaralı Hatay halkının iradesi ile seçilen Can’ın vekilliğinin düşürüldüğünü ifade eden Güven, “AKP’nin hukuksuzluklarını hayata geçirmekten sorumlu olan Bekir Bozdağ, robot misali kendisine yüklenen misyonu muhalif vekillerin protesto sesleri arasında yerine getirerek, biatçılığını tescilledi. Tek adam istedi diye yapılan bu işlem, sadece teknik bir prosedürdür. Can Atalay, halkın avukatı sıfatıyla, halkın vekili sıfatını çoktan hak etmişti.” dedi.

‘NEDEN SESSİZ KALDIKLARINI MERAK EDİYORUM’

Güven sözlerini “Öfkeliyim” diyerek şöyle sürdürdü:

“Kuşkusuz, aynı şeyleri yaşamış biri olarak bu hukuksuzluğun hala devam etmesine öfkeliyim. Toplumcu bir siyaseti tam anlamı ile büyütemediğimiz için, muhalif cepheyi güçlendiremediğimiz için, AKP’nin her türlü darbesini geri püskürtemediğimiz için öfkeliyim. Ancak, bugün sesini yükseltenlerin ‘Bu kabul edilemez’ diyenlerin, dün neden sessiz kaldıklarını da merak ediyorum. AKP’nin mahir olduğu konularda biri de yaptığı tüm hukuksuzlukları doğallaştırmak ve topluma kanıksatmaktır.

KENDİSİNE YAŞATILANLARI ANLATTI

Bu kanun dışılıkları da önce Kürtler üzerinde deniyor ve gelen tepkilere göre de diğer muhaliflere, yani kendisi gibi düşünmeyenlere uyguluyor. Partimiz HDP’nin aday göstermesi ile 2028 Haziran genel seçimlerinde Hakkâri vekili olarak seçildim. O dönem Diyarbakır Cezaevi’ndeydim. Avukatlarım mazbatam ile mahkemeye başvurdular. Ancak tüm tahliye talepleri reddedildi. Temmuz ayında yapılan duruşmada, mahkeme heyeti tahliye kararı verdi. Koğuşa gelip arkadaşlarımla vedalaştım. Cezaevlerinin bir klasiği olan siyah çöp poşetlerine eşyalarım konulmuştu bile. Ben tam havalandırmada veda konuşması yapmaya hazırlanırken gardiyan, ‘Avukat görüşün var’ dedi. Benim ilk tepkim, ‘Tahliyeye itiraz oldu’ demek oldu. Aynen de öyle oldu.”

‘KENDİLERİNE ROJBAŞ DİYORUZ’

HDP’lilere yönelik 4 Kasım siyasi darbesi de bunun devamı olduğunu anlatan Güven, “Ne yazık ki bugün Can Atalay’a karşı hukuksuzluğa güçlü tepki gösteren CHP, ‘Anayasaya aykırı ama dokunulmazlıkların kaldırılmasına evet diyeceğiz’ diyerek, hem 4 Kasım hem de ardı sıra gelen diğer siyasi darbelere ön açmış oldu. Genel muhalefet bakımından yeterli tepki verilmediği için bu darbeler bugüne kadar süregeldi. Duyarlı kesimlerin hedef alınması ile sesimiz sürekli kısılmaya çalışıldı. Ama biz umudu hiçbir zaman elde bırakmadık. Bir gün mutlaka sesimizi Türkiye halklarına direkt olarak duyuracağız. Hayat var ise umut da vardır. Hatta bazen hayat yoksa bile umut toprağın altında tohumda yaşıyordur. 1990’lı yıllardan bu yana Kürt siyasal hareketine yapılan her türlü hukuksuzluk bugün artık tüm muhalefet kesimlerine uygulanıyor. Dün bu haksızlıklar Kürt halkına yapılırken ölü taklidi yapanlar, bugün yeterli olmasa da belli bir tepki gösteriyorlar. En çok sarf ettikleri söz ise, ‘Mesele Can Atalay meselesi değil.’ Biz de kendilerine kendi dilimizde ‘Rojbaş (günaydın)’ diyoruz.”

Söyleşinin tamamını okumak için tıklayınız.

 

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com