Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) iki buçuk aylık aranın ardından yeni yasama dönemi başladı. TBMM Genel Kurulu, 28. Yasama Dönemi 4. Yasama Yılı’nın başlamasıyla TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Genel Kurul’da konuşma yaptı. Ardından yeni yasama yılı için TBMM resepsiyonuna geçildi.
Erdoğan daha sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile DEM Parti yöneticileriyle birlikte tören salonununun yanındaki mermerli salona geçti. Erdoğan’ın TBMM Tören Salonu’nda bulunan bir odada Bahçeli ve TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’la bir araya gelmesiyle başlayan toplantıya daha sonra resepsiyona katılan siyasi partilerin liderleri de davet edildi. Toplantıda HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan ve BBP Genel Başkanı Mustafa Destici de yer aldı.
Diğer muhalefet partilerinin liderleriyle birlikte DEM Partililerin Erdoğan ile samimi görüntüleri eleştiri oklarının hedefi oldu. Görüntüleri yorumlayan TBMM 25.ve 26. Dönem Diyarbakır HDP Milletvekili Ziya Pir ise eleştirileri yanıtladı.
Almanya’da sürgünde yaşayan Pir, “Sadece bağırarak, protesto ederek ya da yalnızca kürsüden konuşarak gerçekleşmez. Çözümün yolu diyalogdan, müzakereden, muhatapla doğrudan konuşmaktan geçer.” diyerek şu değerlendirmeyi yaptı:
“Dün DEM Parti eşbaşkanları ve milletvekilleri Cumhurbaşkanı Erdoğan’la tokalaştı, sohbet etti. Bu kareye bakıp “muhalefet böyle olmaz” diyenler oldu. Oysa bu eleştiriler, siyaseti dar bir muhalefetçilik anlayışına hapsetmekten öteye gitmiyor.
DEM Parti’nin tarihsel misyonu yalnızca iktidarı eleştirmek değildir. DEM’in öncelikli görevi;
▪ Kürt meselesinde çözüm zemini yaratmak
▪ Baskılar altındaki halka nefes aldırmak
▪ Siyasi tutsakların özgürlüğünü sağlamak
▪ Dağdan ovaya inişleri mümkün kılmak
▪ Çatışma ve ölümleri durdurmaktır.
Bu hedeflerin hiçbiri sadece bağırarak, protesto ederek ya da yalnızca kürsüden konuşarak gerçekleşmez. Çözümün yolu diyalogdan, müzakereden, muhatapla doğrudan konuşmaktan geçer. Tarih, siyasal sorunların ancak diyalogla çözülebildiğini göstermiştir.
Dolayısıyla DEM Partililerin Cumhurbaşkanı ile tokalaşması, bir “geri adım” değil; bilakis, siyasetin asli doğasına uygun bir davranıştır. Siyaset, kapıları kapatmak değil, kapıları aralamaktır. Karşılıklı konuşarak çözüm üretilir!
Siyaset, “nokta koyma” sanatı değildir. Nokta, bitiştir. Siyaset “virgül” koyma sanatıdır. Virgül nefes aldırır, devam imkânı verir, yeni cümlelere, yeni hamlelere alan açar. DEM Parti’nin dünkü tokalaşması bir virgüldü: Devamın mümkün olduğunu gösteren bir virgül.
Kimi zaman siyasal jestler, sözlerden daha gür konuşur. O tokalaşma görüntüsü, birkaç saniyelik bir sahne olmanın ötesinde, şunu fısıldadı: “Kapılar yeniden açıldı. Konuşmak, müzakere etmek, çözüm aramak artık mümkün.”
Türkiye’nin ihtiyacı duvarları kalınlaştırmak değil, köprüleri güçlendirmektir. DEM’in yaptığı, bir duvarı yıkıp bir köprüyü ayakta tutma iradesidir. Çünkü Kürt sorununun çözümü de, toplumsal barışın inşası da, sadece diyalogla ilerler.
Unutmayalım: Barış için atılan hiçbir adım yanlış değildir, küçük hiç değildir. Her adım, geleceğe bırakılan bir işarettir. DEM Parti’nin dünkü adımı, halkına karşı sorumluluğunun, siyasete karşı inancının ve barışa olan ısrarının ifadesiydi.
O yüzden mesele bir tokalaşma, bir gülümseme değil. Mesele, o tokalaşmanın ardında saklı olan siyasal akıl ve tarihsel iradedir. Ve DEM Parti dün, bu akılla, bir kez daha siyasete virgül koydu. Nokta değil. Virgül.”