Eski AKP İzmir Milletvekili Hüseyin Kocabıyık, Cumhuriyet’e verdiği röportajda iktidar içindeki menfaat ilişkilerini, yargı müdahalelerini ve Türkiye’deki demokratik erozyonu anlattı. “Herkes devletle menfaat ilişkisine sokuldu, susturmanın yöntemi çıkar sağlamak oldu” diyen Kocabıyık, “Bana da verdiler, eşimi vali yaptılar. Sonra itiraz ettim diye geri aldılar. Sistem böyle kuruldu” dedi.
Kocabıyık, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la geçmişteki dostluğunu hatırlatarak, “Belediye başkanı Tayyip Bey’le Cumhurbaşkanı Tayyip Bey arasında dünya kadar fark var. O günlerin Tayyip Bey’i merhametli, fakir fukara babası bir adamdı. Şimdi bambaşka biri var karşımızda ve artık onu tanıyamıyorum” ifadelerini kullandı.
Erdoğan’ın Pınarhisar Cezaevi günlerine de değinen Kocabıyık, “O cezaevi bir ev gibiydi, yüzlerce kişi ziyaret ediyordu. Bugün İmamoğlu’nun şartlarıyla kıyaslayın” dedi.
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına ilişkin “Sen aslında kendine darbe yaptın” sözlerini hatırlatan Kocabıyık, şunları söyledi:
“28 Şubat’ta Erdoğan’a yapılan nasıl bir tür darbeyse, İmamoğlu’na yapılan da darbedir. Rakibini devlet gücüyle etkisiz hale getiriyorsan bunun adı darbedir. Erdoğan’ı tarihsel kılan, mağduriyetiydi. Şimdi aynı yöntemi kendisi uyguluyor. Korkarım tarihe parlak bir biyografiyle geçmeyecek.”
Kocabıyık, Erdoğan’ın adaylığının İmamoğlu’nun durumuyla doğrudan bağlantılı olduğunu savunarak şöyle konuştu:
“İmamoğlu cezaevinden çıkmadan yapılan seçim meşru olmaz. Çünkü milyonların desteğini almış bir adayı yargı yoluyla tasfiye ettiniz. Eğer İmamoğlu özgürlüğüne kavuşursa, Erdoğan’ın adaylığı konusundaki anayasal problemler belki aşılabilir. Böyle bir durumda ülkede yeniden demokratik bir iklim oluşabilir.”
Kocabıyık, 2002’de CHP lideri Deniz Baykal’ın Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırılmasında oynadığı role de atıfta bulundu:
“2002 seçimlerinde Baykal, Erdoğan’ın yasağını kaldırdı çünkü içinde Erdoğan olmayan bir sistemin meşruiyeti olmayacağını gördü. Bugün de benzer bir durum var. Bir demokraside rakibinizi haksız biçimde engelliyorsanız sizin de meşruiyetiniz tartışmalı hale gelir.”
Kocabıyık, Erdoğan’ın geçmişte yaşadıklarının bugün tekrarladığını vurguladı: “Erdoğan cezaevine atıldı, sonra başbakan oldu. O gün yaşananların aynısı şimdi İmamoğlu’na yapılıyor. Erdoğan’a yapılanlara itiraz ettiğimiz için onu desteklemiştik. Şimdi aynı hatayı kendisi yapıyor.”
Osman Kavala davasına da değinen Kocabıyık, “Kavala’yı tanımam ama dosyası bomboş. Onu cezalandırmıyorlar, Türk yargısını ipe çekiyorlar” dedi.
AKP’nin kuruluşunda Erdoğan’ın “Yargı cezalandırma aracı olmayacak” sözlerini hatırlattıktan sonra ekledi: “Bugün tam tersi yapılıyor. Ben de buna itiraz ettim. Sonra beni eşim üzerinden vurdular, güya cezalandırdılar.”
AKP’den ihraç edilmesinin “demokrasiye ve hukuka aykırı davranmak” gerekçesiyle olduğunu belirten Kocabıyık, asıl gerekçenin sistematik yozlaşma olduğunu vurguladı: “AK Parti herkese bir şey dağıtıyor. Bana da verdiler. Eşimi vali yapmışlardı. İki bakan arayıp ‘Seni ayağından çiviledik’ diye espri yaptı. İtiraz ettiğimde görevden aldılar. Herkesin kaybedecek bir şeyi var: Torunu işe konulmuş, damadı ihale almış… O yüzden susuyorlar.”
Cumhurbaşkanlığı danışmanlarına da eleştiride bulunan Kocabıyık, “Bizim dönemimizde stratejik danışmanlık yapılırdı, şimdi danışman adı altında makam, araç ve maaşla sarayın fiyakası yaşanıyor. Cumhurbaşkanını daha otokratik araçlar kullanmaya teşvik ediyorlar” dedi.
Cumhur İttifakı’ndaki dengelere ilişkin de konuşan Kocabıyık, “MHP, AKP’nin iktidarda kalmasını sağlayan unsur. Bu yüzden etkisi büyük. Devlet Bahçeli’nin geçmişine bakın, her an ‘Türkiye yenilenmeli, milli irade tazelenmeli’ diyerek erken seçim çağrısı yapabilir” ifadelerini kullandı.
Erdoğan sonrası senaryolara değinen Kocabıyık, “Tayyip Bey dünyada en çok anket yaptıran lider. Kaybedeceği bir yarışa girmez. Eğer İmamoğlu dışarı çıkmadan seçim yapılırsa bu meşru olmaz. İmamoğlu özgür olursa Erdoğan’ın yeniden adaylığına dair anayasal sorunlar belki aşılır” değerlendirmesini yaptı.
Türkiye’nin temel meselesinin ekonomi değil, demokrasi olduğunu belirten Kocabıyık şöyle konuştu: “İmamoğlu, Demirtaş, Kavala, Fatih Altaylı, Ayşe Barım, Can Atalay özgür kalmadıkça Türkiye gerçek bir hukuk devleti olamaz. Demokrasi olmadan ne enflasyon çözülür ne yatırım gelir ne iç barış sağlanır.”
Partisine yönelik “muhalefet” suçlamalarına karşı çıkan Kocabıyık, “Ben muhalefet yapmıyorum, uyarı görevimi yapıyorum. Çünkü AK Parti demokratik karakterini kaybediyor. Seçim yapılacak mı tartışması bile Türkiye için utançtır” dedi.