Kurum'a yanıt veren İmamoğlu, "Keşke o da benim yaşımda, 21 yaşında köfteci dükkanı çalıştırsaydı, kıymanın ne olduğunu bilirdi, etin ne olduğunu bilirdi." dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 31 Mart’taki yerel seçime sayılı günler kala seçim çalışmalarını Beyoğlu’nda sürdürdü. Cumhur İttifakı’nın İBB adayı Kurum’un kendisine yönelik “Sen git, köfteci dükkanı yönet” sözlerine yanıt veren İmamoğlu, “Keşke o da benim yaşımda, 21 yaşında köfteci dükkanı çalıştırsaydı, kıymanın ne olduğunu bilirdi, etin ne olduğunu bilirdi. Pazarcının, marulun, salatanın nasıl yapıldığını, bulaşığın nasıl yıkandığını bilirdi.” diyen İmamoğlu, “Bunları bilmediği için, hayatı öğrenmediği için, hayatı bilmediği için… Şu anda aslında hayatının en büyük hayat dersini veriyoruz ona, hep birlikte. Hayatı öğreniyor. Emekliyi öğreniyor, kadını öğreniyor, anneyi öğreniyor, çocuğu öğreniyor. Bunları bilmediği için, bugün bu durumda.” dedi.
Siyasetin bir hizmet yolculuğu olduğunu kaydeden İmamoğlu, “Hizmeti yaparsınız, hizmet sizi insanlarla buluşturur, hizmet sizi insanlarla coşturur. Daha sonra, daha fazla hizmet yaparsınız. Ama siyasetin yolu sizi uzaklaştırırsa, yani Kasımpaşa sokaklarında gezerken, vatandaşla dolaşabilmek yerine, vatandaştan uzaklaştırırsa o siyasetin bana da faydası yok, o siyasetin vatandaşa da faydası yok. Ben hep söylüyorum; insanlarından uzaklaşan, insanlarından uzak olanın, halka hizmet etme şansı yok sevgili dostlar. Sevgili Kasımpaşalılar, inanın eşit, adil mertçe bir seçim yarışı istiyoruz biz. Mertçe olsun. Kasımpaşa’nın bir tarafı da nedir? Mertliktir. Öyle değil mi İnan Başkan? Başka bir şeyle anılmaz. Yiğitliktir, mertliktir. Eş, dost hakkı, komşu hakkı, vatandaş hakkını korur. Biz de mertçe bir yarış istiyoruz. Bu, karar vericisinin milletin olduğu, aynı zamanda demokratik de bir yarıştır. Seçim öyle olmalı.” şeklinde konuştu.
Seçim yarışının adil olmadğına dikikat çeken İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu milleti geçim derdi almış başını gitmiş… Bunların televizyonları var biliyorsunuz değil mi? Hepsi, kaç tanesi hayat pahalılığının haberini yapıyor? Milletine bu kadar yabancılaşmış bir medya, yeryüzünde yok. Hani basın milletin sesidir. Bunların kendi basınları var ya, kendi basınları. Milletin sesi değil, milleti kandırma makinesi. Bakın millet, ‘Ekonomi kötü’ diyor, feryat ediyor; bunlar havanda su dövüyor. Talimat geliyor; ‘Sakın ekonomiyi, hayat pahalılığını demeyin. Siz televizyonlarda boş muhabbetler yapın.’ Bunların tüm millete faydası yok, onu söyleyeyim. Bakın size de hiç yok. Dün, dünyanın en önemli haber ajanslarından birisi, Türkiye’de medyanın güvenilirlik raporunu yayınladı. Bahsedeyim mi size? En güvenilmez dört yayın kuruluşundan üçünü sıralayayım mı? A Haber, Sabah, ATV. Hiç şaşırdınız mı? Zaten onların şanı, yalan ve iftiradan geliyor. Ama o listede hepimizi üzecek, bize de ait olan bir kurum daha var. O da ne biliyor musunuz? TRT. Evet. Dünyada önemli bir kuruluşun yaptığı araştırmada, 4 güvenilmez medya kuruluşunun arasında TRT var. O TRT, bizim malımız. Ama başına geçmiş bir adam; yalakalık yapacak, partizanlık yapacak, siyasetin emir kulu olacak diye, bize ait olan kurumu rezil rüsva ediyorlar. Kamunun televizyonu, kendi ülkesinde en güvenilmez bir kurum olabilir mi? Biraz utanma olsa, biraz utansalar… Ama utanmazlar söyleyeyim size. Bunlar utanmazlar.”