Hüseyin Çelik: Devletleşen AKP kendi sonunu hazırlıyor

AKP'ye yönelik eleştirileriyle dikkat çeken AKP kurucularından Hüseyin Çelik "Geçmişte mazlum olan bugün gücü eline aldıktan sonra zalim kesilmişse, bu korkunç bir şeydir. Ne yazık ki biz de kendi militan yargımızı oluşturduk" dedi. Çelik, "AK Parti şu anda devletleşmiş, devlet de partileşmiştir. Kendi sonunu hazırlamış demektir" ifadesini kullandı.

  • ü
  • 30 Ocak 2025
  • ü
  • Politika

AKP’nin kurucuları arasında yer alan ve son zamanlarda partisine yönelik eleştirilerini yüksek sesle dile getiren Hüseyin Çelik, katıldığı Youtube’daki KHK TV yayınında, AKP’ye yönelik eleştirilerinin dozunu arttırdı.

Çelik, “Biz yargının bağımsızlığından söz ediyoruz. Sadece kağıt üzerinde yazıp, kendimizi kandırıyoruz. Ne yazık ki, biz de kendi militan yargımızı oluşturduk. Yani geçmişte kendisi mazlum olan ama bugün gücü eline aldıktan sonra eğer birileri zalim kesilmişse, bu korkunç bir şeydir” dedi.

Çelik, şöyle devam etti:

‘İSLAMİYETE ZARAR VERİYOR’

“Olup bitenleri hepimiz görüyoruz. Ve şey adına da üzülüyorum ben, yani muhafazakârlık adına. Çünkü İslam dininin, İslam’ın ve İslamcılığın kullanılması da bu işin farklı bir boyutu. Herhangi bir sıradan insanlar her şeyi yapabilirler. Ama sabahtan akşama kadar Allah, Muhammed, ayet, hadis, din, iman, Kur’an, kitap diyen insanların bu tür yanlışlıkların içerisinde olması İslamiyet’e de çok büyük bir zarar veriyor. Sadece Müslümanlara zarar vermiyor. İslamiyet’in bizatihi kendisine de zarar veriyor.”

‘KENDİ SONUNU HAZIRLAMIŞ DEMEKTİR’

AKP’nin devlet partisi haline geldiğini söyleyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “AK Parti kurulurken, milletin partisi olarak kuruldu. Ama şu anda parti devletleşmiş devlet de partileşmiştir. Bir facia bu. Bir parti eğer devlet partisi oldu mu, kendi sonunu hazırlamış demektir. Bunu, AK Parti’nin ileri gelenlerinin, şapkayı önlerine alıp düşünmesi lazım.”

’15 TEMMUZ YARGISI GİYOTİN GİBİ ÇALIŞIYOR’

15 Temmuz darbe girişiminden bu yana devam eden yargılamaları da eleştiren Hüseyin Çelik, Türkiye’de oluşturulan yargı sisteminin, bağımsız bir yargıdan çok “istiklal mahkemeleri” gibi çalıştığını söyledi.

Çelik, şu ifadeleri kullandı:

“15 Temmuz yargısı diye Türkiye’de bir yargı oluştu. Bu aslında yargı falan değil, bu bir çeşit istiklal mahkemeleri falan neyse. Bu 15 Temmuz yargısı da maalesef öyle işliyor. İstiklal mahkemelerinde savunma hakkı var mıydı? İstiklal mahkemeleri nasıl ki giyotin gibi çalıştıysa 15 Temmuz yargısı da maalesef giyotin gibi çalışıyor.

İnsanlara savunma hakkı vermeden, şunun bunun ve bir amirin ‘efendim bu da suçludur’ demesiyle, ‘bana göre bu da iltisaklıdır’ demesiyle…’İltisak’ kelimesi, bizim hukuki hiçbir metnimizde yer almayan, tamamen gayri hukuki, gayri insani bir ifadedir. Böyle bir şey olamaz. Yani bir insanın suçu sübuta ermeden, gerçekten o insanların suçlu olduğu ortaya çıkmadan, o insanlara ceza verilmez. Cezalandırılan sadece bu KHK’lılar olmadı. Onların çoluk çocuğu da cezalandırıldı.

‘ÖCALAN EĞER ÇIKACAKSA, KİMSE CEZAEVLERİNDE KALMAMALI’

Şimdi 100 bin kişinin ölümünden, 100 bin kişinin hayatından sorumlu tutulan Abdullah Öcalan eğer çıkacaksa, Türkiye’de cezaevlerinde siyasi olarak bir tek Allah’ın kulunun kalmaması lazım. Şimdi siz 80 yaşında ve tekerlekli sandalyeye bağlı olan, en az 10 tane kronik hastalığı olan Melek İpek’i cezaevinde bırakacaksınız ama Abdullah Öcalan’ı serbest bırakacaksınız veya ümit hakkı diye onu getireceksiniz. Bu yenilir, yutulur bir şey değil. Bu kabul edilemez.

Maalesef Türkiye’deki İslami gruplar da İslami cemaatler de tarikatlar da kendi menfaatlerine bir halel gelmediği sürece başkalarına yapılan haksızlıkları sineye çekiyorlar. Onları görmemezlikten geliyorlar.”

‘KARANLIKLARIN SONU SABAHIN AYDINLIĞIDIR’

“Hayatımın hiçbir döneminde karamsar olmadım. Ve karamsarlığın ruhuma hakim olmasına müsaade etmedim. Ben çünkü Allah’tan ümidini kesmeyen bir kulum. Çünkü Allah’tan ümidinizi keserseniz, siz o zaman kulluğunuzda da sıkıntı var demektir” diyen Hüseyin Çelik, sözlerini şöyle tamamladı:

“Elbette karanlıklar vardır. Elbette kış vardır. Kışın sonu bahardır. Karanlıkların sonu sabahın aydınlığıdır. Kıyamete kadar devam etmiş bir yanlışlık ve zulüm yoktur. Ben bizim ülkemizin de hukuk açısından, insan hakları açısından, özellikle demokrasi açısından daha iyi günler göreceğine şahsen inanıyorum ve bu inancımı sürdürmek istiyorum. Efendim dediğim gibi, yani ister KHK’lı, ister şu veya bu şekilde mağdur olmuş insanlar hukuk içerisinde, meşruiyet zemininde, illegaliteye kaçmadan, şiddete bulaşmadan, yeni bir yanlışa tevessül etmeden hukuk zemininde haklarını aramaları gerekir. Bundan başka yeryüzünde henüz bulunmuş bir yol ve yöntem yok.”

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com