Gazeteci Altan Sancar, "Özgür Özel Üzerine Gecikmiş Bir Tahlil" başlıklı yazısında, "Kamusal alanda gözyaşı dökenler değil, nefret kusanlar alkışlanıyor. Böyle bir dönemde, gözyaşına sahip çıkan bir lider figürü, sadece siyaseten değil, ahlaken de güçlüdür." dedi.
Gazeteci Altan Sancar, elektrik akımına kapılarak yoğun bakıma kaldırılan ve 65 saatlik tedavinin ardından hayatını kaybeden Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in cenaze merasimindeki tutumu nedeniyle Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel hakkında bir yazı kaleme aldı. Kişisel web sitesinde paylaştığı “Bir Siyasetçiden Daha Fazlası: Özgür Özel Üzerine Gecikmiş Bir Tahlil” başlıklı portre yazısında Sancar, Zeyrek’i toprağa vermek için kazılan mezara giren Özel’i anlattı.
İşte Altan Sancar’ın “Bir Siyasetçiden Daha Fazlası: Özgür Özel Üzerine Gecikmiş Bir Tahlil” başlıklı yazısı:
“Zaman zaman eleştirdim. Hatta yer yer öfkeli oldum. Özellikle ışık söndürme ve kırmızı kart eylemleri gibi sembolik protestolarda, toplumun somut beklentilerine karşılık gelmeyen, içi boşaltılmış tepkiler verdiğini düşündüm. O dönemlerde, Özgür Özel bana göre siyasi refleksi yüksek ama insani katmanı eksik bir profil çiziyordu. Fakat bazı anlar vardır, insanı durduran, yargılarını sarsan ve belki de geri aldıran… Bu yazı, o anların yazısıdır.
Özgür Özel son haftalarda bana bir siyasetçiden daha fazlasını gösterdi. Sadece siyasi zekâsını değil, insani derinliğini. Onu sadece bir lider olarak değil, bir insan olarak yeniden okumamı sağladı. Bu dönüşüm, yalnızca benim düşünsel arayışımın değil, aynı zamanda Türkiye siyasetinin giderek sertleşen ikliminde umut veren bir yumuşamanın göstergesidir.
Gözyaşı Gerçekten Değilse Ne Zaman Gerçek Olur?
Ferdi Zeyrek’in sağlık süreci ve ardından gelen cenaze… Orada yalnızca bir partilinin değil, bir dostun, bir kardeşin yası vardı Özgür Özel’in yüzünde. Mikrofonun başında konuşurken sesi titredi, gözleri doldu. Türkiye siyasetinde sıkça rastlamadığımız bir sahneydi bu. Duygularını saklamadı. Bu, iktidar ya da muhalefet ayrımı yapmaksızın tüm siyasetçiler için bir ders niteliğindeydi.
Çünkü artık kamusal alanda gözyaşı dökenler değil, nefret kusanlar alkışlanıyor. Böyle bir dönemde, gözyaşına sahip çıkan bir lider figürü, sadece siyaseten değil, ahlaken de güçlüdür.
İmamoğlu’na Sahip Çıkmak: Siyaset Üstü Bir Yürüyüş
Bu yalnızca bir insanlık meselesi değil, aynı zamanda siyasi bir karakter göstergesidir. Ekrem İmamoğlu’na sahip çıkışı, liderlik yarışındaki taktiksel bir hamle değildi. Zira burada bir kurumsal dayanışmadan ziyade, siyasetin insani boyutunu önceleyen bir birliktelik vardı. Rakiplikten değil, sorumluluktan doğan bir yan yanalık…
Özgür Özel, yalnızca CHP lideri değil; hakaret dilinin normalleştiği bir düzende, kelimelerle onarıcı bir siyaset kurma cesaretini gösteren bir figür olarak öne çıkıyor.
Geri Alınan Eleştiriler: Zihinsel Bir Samimiyet
Bugün dönüp geçmişe baktığımda, Özel’e yönelttiğim bazı eleştirilerin, onun siyasi hikâyesinin sadece bir parçasına odaklandığını görüyorum. Eleştirilerimde haklı olduğum noktalar vardı belki; ama eksik baktığımı kabul etmek de bir tür ahlaktır. Bugün geldiği yer, gösterdiği insani refleksler, o önceki siyasi manevraların sadece taktiksel değil, siyasette özlediğimiz karakterin inşasına da hizmet ettiğini gösteriyor.
Ve kabul ediyorum ki: Eleştirilerimi, anlamadan değil; eksik anlayarak yapmışım.
Siyasetin Nadir Tipolojisi
Siyaset tarihi, çok konuşan ama az hisseden isimlerle doludur. Duygusal olmak zayıflık sayılmıştır çoğu zaman. Halbuki, tarih bize duyguyu taşıyabilen liderlerin kalıcı olduğunu gösterir. Özgür Özel, nadir portrelerden biri olma yolunda. Çünkü ‘politikacı’ kalıbını aşıp ‘insan’ olarak kalmayı başarıyor.
Son Söz Yerine: Yeni Bir Gözle Bakmak
Kırmızı kartları eleştirdim, ışık söndürmeleri anlamsız buldum. Ancak şimdi anlıyorum ki o semboller, içi boş değilmiş. Onlar bir önsözmüş. Asıl hikâye şimdi yazılıyor: Gözyaşlarıyla, vefa duygusuyla, kardeşlik hukukuyla…
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Ve bu yazı, hem Özgür Özel’e hem de kendime yöneltilmiş bir özeleştiridir. Çünkü bazen doğru soruları sormak kadar, yanlış cevapları fark etmek de cesaret ister.”
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
