DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, TBMM Genel Kurulu’nda ‘Barış için atılan adımların ve yaşanan gelişmelerin Diyarbakır’da yarattığı etki ve toplumsal beklentilere ilişkin’ konuştu. Çandar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a TBMM kürsüsünden çağrıda bulunarak, “Bu vesileyle Selçuk Mızraklı’nın, sürece en büyük desteğin sağlanmasını mümkün kılacak önerisini de ileteyim ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çağrıda bulunayım: Sayın Tayyip Erdoğan! Sürece halk desteğinin daha da güçlenmesi için mutlaka Selahattin Demirtaş’la da görüşün! Evet, Sayın Cumhurbaşkanı! ‘Artık yumrukları sıkmaya gerek yok. Kucaklaşacağız. Konuşacağız. Birbirimize karşı adım atarak yürüyeceğiz’ dediniz. Açın kollarınızı, Selahattin Demirtaş’a doğru adım atın, kucaklaşın, konuşun!” diye konuştu.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), geçen hafta tutuklu eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğunun siyasi amaç taşıdığını, Türkiye’nin 55 bin euro tazminat ödemesini hükmetti ve Demirtaş’ın tahliye edilmesi gerektiğini vurguladı. DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, TBMM’den Demirtaş’a özgürlük çağrısında bulundu ve Terörsüz Türkiye sürecinin Demirtaş ile görüşülmesi gerektiğini vurguladı.
Cengiz Çandar’ın konuşmasının tamamı şöyle:
“Diyarbakır, hiç tartışmasız, Türkiye’nin siyasi bilinci en yüksek şehridir. Yıl 1999. 10-11 Aralık tarihinde Helsinki’de toplanan Avrupa Birliği Zirvesi’nde, Türkiye aday üye ilân edildi. Tam bir hafta sonra eski Başbakan, dönemin Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, Diyarbakır’da konuştu. ‘Avrupa Birliği’nin yolu Diyarbakır’dan geçer!’ dedi. Bu sözler çeyrek yüzyıldır unutulmadı!
Yıl 2005. 12 Ağustos. Başbakan Tayyip Erdoğan, Diyarbakır’da tarihî bir konuşma yapıyor. Bazı şeyleri ilk kez Diyarbakır’da söylüyor. Kürt sorunu sözcüklerini telaffuz ediyor. Diyor ki; “Her ülkede geçmişte hatalar yapılmıştır. Her ülke geçmişinde zor günler yaşamıştır. O nedenle geçmişte yapılan hataları yok saymak, büyük devletlere asla yakışmaz.” Aynı konuşmasında, “Türkiye ne kadar Ankara ise, İstanbul ise, ne kadar Konya, Samsun, Erzurum ise, o kadar Diyarbakır’dır” diye de ekliyor.
Tam 20 yıl sonra, -bu kez Cumhurbaşkanı- Recep Tayyip Erdoğan, geçen hafta, 12 Temmuz 2025 Cumartesi günü konuşuyor. Geçmişe dair, 20 yıl öncesindekine benzer hatırlatmalar ve vurgular yapıyor. Diyarbakır bizim ortak şehrimizdir diyor ve sıralıyor; Mardin, Musul, Kerkük, Süleymaniye, Erbil, Halep, Hatay bizim ortak şehrimizdir.
Cumhurbaşkanı’nın bu konuşmasından tam bir gün önce, 11 Temmuz günü, Erbil ve Süleymaniye’deydim: Diyarbakır’dan gelen, tüm Diyarbakır’ı temsil eden kadın, erkek, sivil toplum mensubu onlarca kişiyle birlikte… 15’i kadın-15’i erkek, 30 kişilik Barış ve Demokratik Toplum Grubu’nun Türkiye devletine yönelik silahlarını imha törenine tanıklık ettik. Silahlarını imha edenler büyük bir ciddiyet ve vakar ile tören alanından ayrıldılar. Arkalarından bakarken, hepsinin bizim ülkemizin insanları olduğunu, onların tekrar ait oldukları ortak vatanımıza dönmeleriyle barışın en sağlam temeller üzerinde yükseleceğini aklımdan geçirdim. Acaba aralarında Diyarbakırlılar var mıydı? Diyarbakır milletvekiliyim. Diyarbakır milletvekili olan diğer 11 arkadaşım gibi, onların da vekili sayılırdım. Araştırdım; 4’ü Diyarbakırlıydı…
11 Temmuz’daki Süleymaniye tanıklığımızdan bir gün sonra, 12 Temmuz’da, Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Bugün büyük ve güçlü Türkiye’nin şafağı söküyor…” diye haykırdı ve şu sözleri söyledi: “Şimdi oturup konuşacağız. Muhabbet için; kardeşlik için, yüz yüze, gönül gönüle, her meselemizi konuşarak çözeceğiz. Kürt kardeşim meselen mi var? Arada silah olmadan, şiddet olmadan oturup konuşağız. Artık yumrukları sıkmaya gerek yok… Kucaklaşacağız. Konuşacağız. Birbirimize karşı adım atarak yürüyeceğiz.”
“Kararla, Selahattin Demirtaş’ın içerde kalmasını mümkün kılan son engel de hukuken ortadan kalkmış durumda”
Cumhurbaşkanı’nın sözlerinden yüreklenerek, ilham alarak devam edeyim: Hafta başında Edirne’deydim. İki Diyarbakır’lı, iki eski Diyarbakır milletvekili ile görüştüm. Dr. Selçuk Mızraklı ve Selahattin Demirtaş, Diyarbakır’ın iki sevgili evlâdı. Selahattin Demirtaş için AİHM geçen hafta bir karar daha verdi. Kararla, Selahattin Demirtaş’ın içerde kalmasını mümkün kılan son engel de hukuken ortadan kalkmış durumda. Demirtaş’ın özgürlüğüne kavuşması için “sürecin yasal ihtiyaçlarını yerine getirecek komisyon” da gerekmiyor. AİHM kararına ve Anayasa’nın 90. maddesine uyulması yeterli!
Barış ve kardeşlik sürecine -başta Diyarbakır halkı- halkımızı inandırmak ve kazanmak gerekiyor. Selahattin Demirtaş, dört duvar arasında tutulursa, Diyarbakır’ı mutlu edemezsiniz. Türkiye’nin barış yolunda yürüdüğüne ikna edemezsiniz.Avrupa Birliği’nin yolu nasıl Diyarbakır’dan geçerse, Türkiye’nin mutluluğu da Diyarbakır’ın mutlu olmasından geçer!
Bu vesileyle Selçuk Mızraklı’nın, sürece en büyük desteğin sağlanmasını mümkün kılacak önerisini de ileteyim ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çağrıda bulunayım: Sayın Tayyip Erdoğan! Sürece halk desteğinin daha da güçlenmesi için mutlaka Selahattin Demirtaş’la da görüşün! Evet, Sayın Cumhurbaşkanı! “Artık yumrukları sıkmaya gerek yok. Kucaklaşacağız. Konuşacağız. Birbirimize karşı adım atarak yürüyeceğiz” dediniz. Açın kollarınızı, Selahattin Demirtaş’a doğru adım atın, kucaklaşın, konuşun!”