DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2028 seçimlerinde yeniden aday olma ihtimaliyle ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu. TELE1 TV’ye konuk olan Babacan, Erdoğan’ın anayasal sınırları zorlamaması gerektiğini belirterek, “Bir daha aday olması hukuken mümkün değil, artık bir kenara çekilmeli ve başkalarının önünü açmalı” ifadelerini kullandı.
Babacan, erken seçim tartışmaları üzerinden yapılan anayasal hesaplara da karşı olduklarını vurgulayarak, “Sadece Erdoğan’ın adaylığını sağlamak için seçim tarihini öne çekmeye karşıyız. Çünkü bu, temel yönetim ilkelerini ve hukuki gerçekliği bozmak anlamına gelir. Türkiye’nin en büyük sorunu hukuksuzluk ve ilkesizliktir” dedi.
Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üçüncü dönem değil, dördüncü kez aday olacağını belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Sayın Erdoğan’ın bir daha aday olması hukuki olarak mümkün değil. Eğer aday olursa, bu dördüncü dönemi olacak. Artık bir kenara çekilmeli, başkalarının önünü açmalı. Kendisine yakışan da bu olur diye düşünüyorum. Çünkü nereye kadar? Nereye kadar?..”
Babacan, erken seçim tartışmalarının temelinde anayasanın ilgili maddesinin yattığını belirtti ve şu değerlendirmeyi yaptı:
“Anayasa’nın ilgili maddesi açık: Eğer Meclis erken seçim kararı alırsa, Cumhurbaşkanı bir dönem daha aday olabilir. İşte erken seçim tartışmalarının asıl sebebi bu. Erdoğan, iki yılını yakıp yeniden beş yıllık süre için seçilip devam etmek ister mi, istemez mi? Bu tamamen kendisinin kararı. Ancak muhalefetin buna nasıl yaklaşacağı önemli. Çünkü iktidarın tek başına ülkeyi erken seçime götürme imkânı yok. Bunun için muhalefetin desteği gerekiyor.”
Babacan, 2023 seçimlerinde Erdoğan’ın adaylığına itiraz ettiklerini hatırlatarak, “Biz Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) resmen başvurduk. Erdoğan 2014’te Cumhurbaşkanı oldu. 2018’de ikinci kez seçildi. Yani 2023’te üçüncü kez aday olamazdı” dedi.
Babacan, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) medyaya yönelik tutumunu da sert bir dille eleştirdi. RTÜK’ün haberleri yönlendirme yetkisinin olmadığını belirten Babacan, “RTÜK’ün görevi yasasında açıkça tanımlanmıştır. Haberlerin iyimser veya kötümser olması RTÜK’ü ilgilendirmez. RTÜK’ün görevi, ‘Gerçek haber yapın, vatandaşı yanıltmayın’ demektir, ‘İyimser haber verin’ demek değildir” ifadelerini kullandı.
Babacan, hükümetin medya üzerindeki etkisini eleştirerek, şunları söyledi:
“Hükümetin zaten bir propaganda makinesi var. Kontrolünde onlarca televizyon kanalı ve medya organı bulunuyor. Ama bu ülkenin gerçeklerini nasıl saklayabilirsiniz ki? Halk pazara gidince fiyat etiketlerini görüyor. Emekliler, 10-20 lira daha ucuza et alabilmek için saatlerce kuyrukta bekliyor. Asgari ücretli, daha ilk ayında açlık sınırının altına düşen maaşıyla geçinmeye çalışıyor. RTÜK, ‘Biraz moral verin, her şey kötü değil’ diyecek bir kurum değildir.”
Babacan, “Halkın yaşadığı ekonomik zorlukları, medya sansürle bile gizleyemez” diyerek, RTÜK’ün yetkisini aşan tutumuna tepki gösterdi.