Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’ye 4 bin 800 başvuruyu daha resmi olarak iletti. Bu başvurular, daha önce karara bağlanan Yüksel Yalçınkaya davasıyla benzer nitelikler taşıyor. Böylece, Yalçınkaya kararındaki meselelerle örtüşen dosyaların toplam sayısı 9 bin 800’e yükseldi.
AİHM tarafından bildirilen 12 ayrı grup, her biri 400 başvurudan oluşuyor ve büyük çoğunluğu, ByLock kullanımına dayanarak verilen örgüt üyeliği mahkumiyetlerini içeriyor. Mahkeme, bu başvurulara dair yeni gözlem talebinde bulunmadı ve ek soru yöneltmedi. Gerekçe olarak ise, bu dosyaların daha önce oluşturulan içtihatla örtüştüğü ve Yalçınkaya kararında yeterince değerlendirildiği belirtildi.
Bu durum, söz konusu yeni başvurularda da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. (adil yargılanma hakkı) ve 7. (kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi) maddelerinin ihlal edildiği yönünde kararlar çıkacağına işaret ediyor.
Yalçınkaya kararının ardından gelen bu başvuru dalgası, uzmanlara göre Türkiye’deki yargı sisteminde bireysel hataların ötesinde yapısal ve sistematik bir sorun olduğunu ortaya koyuyor. Mahkeme daha önce, dijital delillerin (örneğin ByLock) tek başına örgüt üyeliği için yeterli görülmesinin, sözleşmeye aykırı olduğunu açık bir dille ifade etmişti.
Hukukçular, AİHM’in sadece Madde 7 kapsamında 10 binden fazla ihlal kararı vereceğini öngörüyor. Oysa Mahkeme tarihindeki toplam Madde 7 ihlali sayısı bugüne kadar yalnızca 63’tü. Bu tablo, Türkiye’nin bu alanda istisnai bir örnek haline geldiğini gösteriyor.
Uzmanlara göre bu gelişme, yalnızca Türkiye için değil, AİHM tarihinin de en kritik dönüm noktalarından biri. Zira bu çapta bir ihlal tespiti, uluslararası hukukta “yargı yoluyla sistematik hak ihlali”nin açık göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
