Adalet Bakanı Tunç da İmamoğlu’nu hedef aldı: İşi böyle kapatıyor

Adalet Bakanı Tunç, "İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na açılan soruşturma ve davalarla ilgili olarak 'siyasi' ya da 'siyasi değil' şeklinde yorum yapmasının doğru olmayacağını öne sürdü.

  • ü
  • 07 Şubat 2025
  • ü
  • Politika

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na açılan soruşturma ve davalarla ilgili olarak ‘siyasi’ ya da ‘siyasi değil’ şeklinde yorum yapmasının doğru olmayacağını söyleyen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Her şey kamuoyunun gözü önünde cereyan ediyor. ‘Ahmaktır’ demek hakaret mi, değil mi bunu yargı takdir edecek. Siz, bu dava gecikti diye ‘yargı tacizi’ derseniz bu olmaz. Yargı bağımsız ve tarafsız şekilde kararını verecek. Sürekli yargıya yönelik ifade edemeyeceğimiz hakaret içeren sözlerle sürekli gündemde kalmak gibi durum söz konusu. Bir cumhuriyet başsavcısına ‘çürük zihinli’ dediğimizde yargı susacak mı? Soruşturmayla karşı karşıya kalınca ‘yargı tacizi’. İcraatlarla görevde olmayınca işi böyle kapatmak söz konusu oluyor” dedi.

‘SAVCIYA ÇÜRÜK ZİHİNLİ DEDİĞİNİZDE YARGI SUSACAK MI?’

Canlı yayında Habertürk Televizyonu Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy’un sorularını yanıtlayan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, şöyle konuştu:

Bakan olarak benim devam eden soruşturma ve davalarla ilgili olarak, siyasi davadır ya da değildir şeklinde yorum yapmam doğru olmaz. Her şey kamuoyunun gözü önünde cereyan ediyor. ‘Ahmaktır’ demek hakaret mi, değil mi? Bunu yargı takdir edecek. İlk derece kararını verdi şimdi istinaf sürecinde. Siz ‘bu dava gecikti, erken verildi’ diye ‘yargı tacizi’ derseniz bu olmaz. Yargı bağımsız ve tarafsız şekilde kararını verecek. Ordu’daki dava ile ilgili aynı şey söylenmişti. O dava da Yargıtay’da. İstanbul Başsavcımızla ilgili ifadeleri var. Yargı hakaret mi değil mi, değerlendirecek. Cumhuriyet başsavcısına ‘çürük zihinli’ dediğinizde bunun hakaret olup, olmadığını, suç teşkil edip etmeyeceğini herhalde yargı takdir edecektir. Sürekli yargıya yönelik buradan ifade edemeyeceğimiz hakaret içeren sözlerle sürekli gündemde kalmak gibi durum söz konusu. Burada 16 milyon İstanbullunun sorumluluğunu taşımak gerekir. Bir cumhuriyet başsavcısına ‘çürük zihinli’ dediğimizde yargı susacak mı? Soruşturmayla karşı karşıya kalınca ‘yargı tacizi’. YSK üyelerine söylediği söz yargı gündeminde.

‘SÖYLEDİĞİ SÖZLER KABUL EDİLEBİLİR DEĞİL’

Bir gençlik kolu başkanının o sözler üzerine video yapması ve soruşturma açılması. Yargıya kimse hakaret edemez. Ben Adalet Bakanıyım ve HSK Başkanıyım. ‘Bu suç işlemiştir’ demiyorum. Suç olup, olmadığını, hakaret olup, olmadığını değerlendirecek olan yargıdır. Herkes hukuka saygı duyacak. Yargı mensuplarına söylediği sözler kabul edilebilir değildir. Maalesef hakaret siyaseti, sürekli karşı tarafı rencide edecek sözler, hakarete varan sözlerle yargının konusu olabilecek sözler sarf edildiğinde ‘yargı niye üzerime geliyor’ denilirse doğru olmaz. Kimse yargıya parmak sallayamaz. Burası hukuk devleti, Kanunlarımız var. İcraatlarla görevde olmayınca işi böyle kapatmak söz konusu oluyor.

‘SAYIN ÖZEL ‘UCU BİZİM BELEDİYEYE DOKUNMASIN’ DİYOR’

Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel’deki yangına ilişkin İstanbul Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ) görevlendirdiği bilirkişilerin raporunun beklendiğini aktaran Yılmaz Tunç, “Asıl raporu hazırlayacak olan İTÜ’nün bilirkişileri. Türkiye’nin en yetkin kurumundan bu rapor alınacak. Gelecek rapora göre, savcılık makamı yeni gözaltılar yapabilir, tutuklama kararları verebilir. Hukuk davası bakımından şirket yetkililerin malvarlığına ilişkin tedbirler konuldu. Vatandaşlarımız müsterih olsun. Kim olursa olsun, ister otel sahibi, şirket yetkilileri, isterse ihmali olan kamu görevlileri, bakanlıkta, özel idarede olsun, bu konuda yargının birisini koruması söz konusu olamaz. Yangından 1 ay önce verilen dilekçenin geri çekilmesi, 9 eksiklik, yangın söndürme, uyarı sistemleri yok, yangın merdivenleri yok… Bunu ilgili makamlara kim bildirmemiş? Neden geri çekilmiş dilekçe? Arada ne dönmüş? Tüm bunlar ortaya çıkacak. Milletimize ve vefat edenlerin ailelerine büyük acıyı yaşatanlara yargı hesap soracak. Ucu nereye dokunursa dokunsun. Sayın Özel ‘bizim belediyeye dokunmasın’ diyor. Bunu sen demeyeceksin, yargı söyleyecek” ifadelerini kullandı.

‘ÖZDAĞ’LA İLGİLİ SORUŞTURMA İÇİN 3 YER YETKİLİYDİ, İSTANBUL’DA AÇILDI’

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tutuklanması hakkında ise Tunç, “Antalya’da yapmış olduğu konuşma. Başka suçlamalar var, halkı kin ve düşmanlığa yönelik sözler ve yabancı düşmanlığı. Bir siyasetçi olarak konuşuyorum. Neticede bu sözler suç mu değil mi yargı karar verecek. Cumhurbaşkanımıza, devletimize ve hükümetin izlediği politikalara yönelik ‘haçlı seferi’ benzetmesiyle ilgili savcılığın başlatmış olduğu soruşturma Antalya’da da başlatabilirdi, Ankara’da da başlatabilirdi. Mağdurun ikametgahı olarak İstanbul’da da başlatabilirdi. Üç yer yetkilidir. Yetkiyle ilgili problem söz konusu değil. Yetkili olan makam başlattığına göre aynı soruşturmanın oralarda başlatılması söz konusu değildir. Mağdurun ikametgahı bu tür davalarda yetkili mahkemedir. Size karşı birisi Ankara’dan hakaret etse siz davayı İstanbul’da açabilirsiniz. Aynı şekilde burada mağdurun ikametgahının İstanbul olması nedeniyle yetki konusunda problem söz konusu değildir.” şeklinde konuştu.

‘BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ GENİŞLETEN DEĞİŞİKLİKLER YAPTIK’

Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’ın tutuklanmasına ilişkin değerlendirme yapan Bakan Tunç şu ifadeleri kullandı: “Burada basın özgürlüğü ile ilgili tartışmalar yapılıyor. Basın özgürdür. Düşünce ve ifade hürriyeti anayasal haktır. Anayasamızın 26. maddesi, BM, AİHM’in maddeleri fikir ve ifade hürriyetinden bahseder, sınırlarını belirler. Basın özgürlüğünün alanının genişletilmesiyle ilgili son 22 yılda Anayasamızda ve mevzuatında önemli değişiklikler yaptık. TCK’da eleştiri amacıyla sarf edilen sözlerin suç teşkil etmeyeceğini, haber sınırını aşmayan düşünce açıklamaların suç teşkil etmeyeceğine yönelik değişiklikleri yaptık. Bilirkişi ile yapılan telefon görüşmesinin ifşası ve televizyonda yayınlanması söz konusu oldu. Bilirkişi ya da herhangi şahısla yaptığınız telefon görüşmesinin ondan izinsiz ifşa edilmesi TCK’nın 131. maddesinde açıktır, basın yayın yoluyla olursa daha da ağırlaştırıcı sebep haline getirmiştir. Bilirkişiyi etkileme suçu düzenlenmiş.


Bu haberler de ilginizi çekebilir:

 

Savcılığın yayın yapıldıktan sonra başlattığı soruşturma söz konusu oldu. Hem görüşmeyi yapan gazeteci ile yapıldı. Bir kısmı serbest bırakıldı bir kısmı tutuklandı. Neden serbest kalamazdı dediğinizde yargının vereceği karar. Hangi halde tutuklama yapılacağı belli. Suç işlediğine dair delil bulunan kişi tutuklama olur deniyor. Burada telefon görüşmesinin ifşası ve yayınlanması söz konusu. Burada elbette tutuklama bir tedbir. Verilen karar kesin değil. Suçun işlendiğine dair somut delil var. Savcılık sorguya gönderiyor. Sulh ceza hakimliği tutuklama sınırı içerisinde gördüğünde yetki mahkemede. Burada özellikle bir gazetecilik faaliyeti söz konusu değil. Gazeteciliğin kuralları var, meslek ilkeleri var. Bunlar neyin yayınlanıp, yayınlanmayacağı, neyin kişilik haklarına saldırı olup olmayacağı hem gazetecilik kurallarında hem de kanunda var. Bunun suç teşkil edip etmeyeceğine yargı karar verecek. Sulh ceza hakimliği burada böyle bir karar vermiştir. Tutuklama sebepleri kanunumuzda tek tek yazılıdır. Karar tamamen mahkemenin takdirinde. Burada mahkemeye arayıp ‘gazeteci, neticede kaçmayacak, tutuklamayın’ diye bir talimatımız söz konusu değil. Bir gazeteci arkadaşımız ‘gazetecilik faaliyeti nedeniyle gözaltına alındı’, diye sorulduğunda ben de dedim ki ‘gazetecilik nedeniyle tutuklanan birisi yok’. Dolayısıyla yapılan budur.”

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com