ABD başkanı Donald Trump’ın “Rush Hour” serisinin yeni filmi için stüdyo yöneticilerine baskı yaptığı iddia edildi; yönetmen Brett Ratner’in dönüş ihtimali sektörde tartışma yarattı.
Hollywood’da nostalji, güç ilişkileri ve tartışmalı kariyerlerin kesiştiği yeni bir dosya açıldı. Decider‘da yer alan habere göre Donald Trump, uzun süredir rafa kalkmış olan “Rush Hour 4” projesinin yeniden hayata geçirilmesi için stüdyo yöneticileriyle temasa geçti. Haber ilk olarak Decider tarafından duyuruldu.
Projenin ilgiyi üzerine çeken yönü, 2017’de cinsel taciz iddiaları nedeniyle kariyeri durma noktasına gelen yönetmen Brett Ratner’in adının geçmesi. The Guardian’ın aktardığına göre, Trump’ın ısrarı sonucu Paramount Pictures projeyi değerlendirmeye aldı; Ratner’in geri dönüş ihtimali ise #MeToo sonrası Hollywood’da etik tartışmaları yeniden gündeme getirdi.
Variety’ye göre film için stüdyonun ön hazırlık yaptığı, başrolde Jackie Chan ve Chris Tucker ikilisinin yeniden bir araya gelmesinin masada olduğu belirtiliyor. Bu iddialar, hem serinin hayranları hem de sektörün içinde bulunduğu politik iklim açısından dikkat çekici.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Sürecin tartışmalı bir başka yönü ise Hollywood’da politik nüfuzun yaratabileceği baskı. Bazı analistler, projeyi “gerçek bir sinema kararı” değil; güç gösterisi içeren bir kültürel müdahale olarak yorumluyor. Dark Horizons’ın değerlendirmesine göre, filmin yapılma ihtimali, popüler kültürün politik figürlerce nasıl yönlendirilebildiğini gösteren örneklerden yalnız biri.
Tüm bu açıklamalar, “Rush Hour” serisinin yeniden canlanmasının yalnızca ticari bir proje değil, aynı zamanda Hollywood’daki güç dengelerini ve etik tartışmaları tetikleyen bir sürece dönüştüğünü ortaya koyuyor.
1998 yapımı Rush Hour, aksiyon-komedi türünde Hollywood’un en popüler serilerinden biri olarak bilinir. Başrollerini Jackie Chan ile Chris Tucker’ın paylaştığı film, bir Sino-Amerikan polis iş birliği hikâyesini hem kahkaha hem dövüş koreografisiyle harmanlar. Yönetmen Brett Ratner’ın imzasını taşıyan ilk film, iki kültür arasındaki çatışma ve uyumu mizahla birleştiren yapısıyla gişede büyük başarı kazanmıştı.
Seri, 2001’de Rush Hour 2 ve 2007’de Rush Hour 3 ile devam etti; her film, Chan’in fiziksel performansları ile Tucker’ın hızlı konuşan, enerjik karakteri arasında kurulan dinamiği daha da belirginleştirdi. Hollywood’un 90’lar sonunda yakaladığı küresel aksiyon-komedi formülünün en temsilî örneklerinden olan yapım, aynı zamanda “buddy cop” türünün modernleşmiş bir versiyonu olarak görüldü.
Aradan geçen yıllara rağmen serinin hâlâ güçlü bir hayran kitlesi bulunuyor. Hem nostalji hem de doğu-batı kültürel etkileşimi üzerine kurulu yapısı, Rush Hour’ı yalnızca bir aksiyon-komedi olmaktan çıkarıp dönem sineması için bir referans noktasına dönüştürdü.
Brett Ratner, 1969 doğumlu Amerikalı film yönetmeni ve yapımcıdır. 1990’ların sonundan itibaren Hollywood’un ticari sinema kulvarında öne çıkan isimlerinden biri olmuş, özellikle Rush Hour serisi ile gişede büyük başarı yakalamıştır. Ratner, hızlı kurgu, enerji dolu aksiyon sahneleri ve yıldız oyuncularla çalışma becerisiyle bilinir; Red Dragon, Family Man ve X-Men: The Last Stand gibi büyük bütçeli filmlerin de yönetmenliğini üstlenmiştir.
Ancak kariyeri 2017 yılında keskin bir kırılma yaşadı. Birden fazla kadın tarafından yöneltilen cinsel taciz iddiaları sonrası Hollywood’daki pek çok stüdyo ve platform Ratner’le çalışmayı durdurdu. Bu süreç, #MeToo hareketinin sinema endüstrisinde köklü dönüşümler yarattığı dönemin önemli olayları arasında yer aldı. Ratner uzun süre göz önünden çekilse de yapımcılık ve yönetmenlik alanına dönüş ihtimali, hem sektörde etik tartışmaları hem de “ikinci şans” kavramını yeniden gündeme getiriyor.
Bu nedenle Ratner’ın herhangi bir projeye — özellikle de büyük bir franchise’a — dönme ihtimali, yalnız sinemasal değil, sosyal ve kültürel tartışmalar açısından da önem taşıyor.
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
