Fenerbahçe, ‘Huzursuzluk Kültürü’ ve Sadettin Saran

Sadettin Saran’ın kulübe getirdiği huzur iklimi sadece 3 ay sürdü. ‘Uyuşturucu operasyonu’ kesintisinden sonra devam ettirebilir mi göreceğiz elbette ama uzun süreli huzur hali Fenerbahçe’nin genetiğine uygun değil. Peki neden?

Meşhur bir futbol yorumcusu, “Sadettin Saran geldiğinden bu yana Fenerbahçe’de bir huzur var. Bu durum takımın kültürüne aykırı” demişti. Yorumcunun lafı spikeri güldürmüş ama yorumcu ısrar etmişti ve tezini savunmuştu: “Huzur ortamı Fenerbahçe’deki yerleşik kültüre aykırıdır, tuhaf gelebilir ama bu böyledir.”

Bu yayın gerçekleştiğinde Sadettin Saran henüz iki aylık başkandı ve son günlerin gündemi yoktu elbette. Ve gelişmeler yorumcuyu haklı çıkardı. Sadettin Saran başkanlığının henüz üçüncü ayında, uyuşturucu soruşturmasıyla gündeme geldi, önce gözaltı ve adli kontrolle serbest kaldı. Devamında saçından alınan numunenin pozitif çıktığı gerekçesiyle tekrar gözaltına alındı. Arada iki maça daha gitti, taraftardan büyük destek gördü.

İkinci gözaltının tutuklamaya dönüşeceğinden neredeyse kimsenin kuşkusu yoktu. Çünkü iktidara yakın kalemşör ve yorumcular hükmü (hep olduğu gibi) önceden vermişti. Hatta Şamil Tayyar, “Tutuklanma ihtimali yüzde 100” diye bile yazdı.

Oysa sonuç değişmedi ve Saran tekrar adli kontrolle serbest bırakıldı. Aslında bu yorumcular haklıydı, madem tutuklanmayacaktı neden tekrar hem de kulüp binasından gözaltı yapıldı. Bence tutuklanma kararını engelleyen Fenerbahçe taraftarının duruşu oldu. Gece kulüpte ve statta, gündüz de Çağlayan adliyesinde toplandılar ve başkanlarına sahip çıktılar. Görünen o ki, yukarıdan birileri bu soruşturmanın ‘Fenerbahçe Taraftarı ile Hükümet meselesine’ dönüşmesini engellemek için devreye girdi.

Görünen tablo bu ama yazının konusu, Sadettin Saran’ın bir haftalık adli süreci değil.

Girişte bahsettiğim gibi ben bugün Fenerbahçe ve huzur meselesi üzerine yazmak istiyorum.

Sadettin Saran’ın kulübe getirdiği huzur sadece 3 ay sürdü. Bundan sonra devam ettirebilir mi göreceğiz ama uzun süreli huzur hali Fenerbahçe’nin genetiğine uygun değil. En azından yakın geçmişte yaşananlar bu tezi destekliyor.

Hiç unutmuyorum. Sene 1996, mayıs ayı. Ali Şen Başkanlığındaki Fenerbahçe, dünyaca ünlü teknik direktörü Carlos Alberto Parreira liderliğinde, ligi şampiyon tamamlamıştı. Hem de Trabzon son üç haftaya iki puan önde girmişken, rakibini deplasmanda mağlup ederek almıştı bu şampiyonluğu.

Bütün takım şampiyonluk kutlamaları yaparken, o dönemin başkanı Ali Şen, takımın en iyi iki oyuncusu kaptan Oğuz Çetin ve gol kralı Aykut Kocaman’ın biletlerini kesivermişti. Sonra da “İyi oyuncu olabilirler ama ben Oğuzla Aykut’u insan olarak sevmiyorum” açıklamasını yapmıştı.

Takım daha şampiyonluk kutlayamadan, taraftar Oğuz – Aykut ikilisini destekleyenler ve karşı çıkanlar diye ikiye bölünmüştü bile. Ali Şen kendi takımına kısa bir huzur ve mutluluğu bile çok görmüştü.

Sonra ne mi oldu? Galatasaray’ın Fatih Terim yönetiminde 4 yıl üst üste şampiyonluğu geldi. Fenerbahçe ise kaostan kaosa sürüklendi. Tabi onun bu durumu medya için bulunmaz malzemeydi ve şimdiki gibi sosyal medya olmadığından hem gazeteler hem de televizyonlar bu işten çok ekmek yedi.

Sonra Aziz Yıldırım dönemi başladı.

Aziz Yıldırım takımı devraldığında takım kelimenin tam anlamıyla perişan haldeydi. Yıldırım’ın seçildiği Mayıs 1999 kongresi bile medya için büyük malzemeydi. Zira Yıldırım kendi seçilmiş ama kongre üyeleri yönetimde Vefa Küçük’ün listesine oy vermişti. Takım yine kaostan kaosa sürüklendi. Sonuçta Vefa Küçük’ün feragat etmesiyle, tekrar kongre yapıldı ve Aziz Yıldırım kendi yönetimiyle göreve gelebildi.

Aziz Yıldırım 2017 kongresinde Ali Koç’a kaybedene kadar 18 yıl görevde kaldı. Eskiden 2 yılda değişen Fenerbahçe Başkanları’nın aksine Yıldırım kulübe yönetim istikrarını getiren isim oldu ama bu ‘huzur’ demek değildi elbette.

Önce 2001, ardından 2004 ve 2005’te üst üste gelen şampiyonluklar taraftarı mest etti. Ne de olsa Fenerbahçe, 70’lerdeki Didi’den sonra ilk kez iki yıl üst üste şampiyon oluyordu Alman teknik adam Daum ile. Ancak büyü 2006’da Denizli deplasmanında bozuldu. Üst üste üçüncü şampiyonluk Denizli’de takımın berabere kalması ile kaçtı. Denizli’de atılamayan o bir gol, aylarca takımın ve medyanın gündemiydi.

Aziz Yıldırım başarısız geçen 2007’den sonra takımın başına, dünyanın en ünlü futbol adamlarından Brezilyalı Zico’yu getirdi. Fenerbahçe ile şampiyonlar liginde mücadele eden Zico takımı çeyrek finale kadar taşıdı. Yarı finalin kapısından döndü. Ancak Zico takımı o yıl şampiyon yapamadığı için sezon sonu kovulmaktan kurtulamadı. Sonrası 2011 yılına kadar çok sıkıntılı geçti Fenerbahçe için. Aziz Yıldırım’ın uzayan süresi ve gelmeyen şampiyonluklardı takımın gündemi.

2011’de Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçe’si, camianın kendi evladı, daha önce Ali Şen’in kovduğu Aykut Kocaman yönetiminde şampiyonluğa ulaştı. Son maç yine bir deplasmandı ve Sivas’ta oynan mücadeleyi Fenerbahçe zor da olsa 4-3 kazanarak şampiyon oldu.

Ancak taraftarın hevesi ve mutluluğu yine kursağında kaldı. 3 Temmuz sabahı ‘şike operasyonuyla’ uyandık. Aziz Yıldırım ve yönetimi şikeyle suçlandı ve Başkan Metris cezaevine konuldu. Bu Fenerbahçe tarihinde bir ilkti. Sonrası malum, taraftar Aziz Yıldırım ve kulübe sahip çıktı. Yıldırım başkanlıktan ayrılmadı. Fenerbahçe o yıl şampiyonlar ligine gidemedi ama kupası da müzesinde kaldı. İkinci olan Trabzon’un uluslararası alandaki müracaatları sonuçsuz kaldı.

Fenerbahçe yediği ağır darbeye rağmen düştüğü yerden kalkmasını bildi. 2014’te Ersun Yanal yönetiminde lig tarihinin en erken şampiyonluğunu kazandı. Takım tam da huzura erdi artık derken, yaz kampında Aziz Yıldırım şampiyon hoca Yanal’ı aniden takımdan kovdu. Gerekçesi kampa kız arkadaşını getirmesiydi. Takım yardımcı hoca İsmail Kartal’a emanet edildi.

Fenerbahçe tarihi, başarısızlıklar kadar başarıların da cezalandırıldığı bir tarihtir. Yanal da Zico gibi başarısının bedelini böyle ödemiş oldu.

İsmail Kartal bu işte çok yeni olmasına rağmen sezonu ikinci tamamladı ama o yıl konuşulan mevzu çok başkaydı. Fenerbahçe’nin otobüsü Trabzon deplasmanı dönüşünde kurşunlandı. Bu olayın failleri 10 yıldır bulunamadı. Futbolda hiçbir kulübün başına gelmeyen iş yine Fenerbahçe’nin başına gelmişti.

Sonraki üç yıl Ali Koç ile Aziz Yıldırım dalaşmaları şeklinde geçti. Aziz Başkan, bayrağı teslim etmek istediği veliahtıolarak daha önce ilan ettiği Ali Koç ile adeta düşman oldu. Onun yönetime talip olması Yıldırım’ı çileden çıkardı. (Bu araya şu mevzuyu da sıkıştıralım zira son gündemle çok ilgili. Aziz Yıldırım sadece Ali Koç ile düşman olmadı. Eski asbaşkanı ve uzun süre Futbol Şube Sorumluluğu’nu yapan Sadettin Saran’ı da kulüpten ihraç ettirdi. Saran daha sonra mahkeme kararı ile dönebildi. Eğer mahkeme lehinde karar vermese bugünün gündemi de hiç yaşanmayacaktı Fenerbahçe açısından.)

Ali Koç 2017 kongresinde Aziz Yıldırım’a tarihi fark atarak başkan oldu. Genç başkan gerek finansal gücü gerekse vizyoner kişiliği ile taraftarın özlemlerine, beklentilerine karşılık gelen isimdi. Belki Fenerbahçe taraftarını son 30 yılda bu kadar heyecanlandıran ilk Başkan’dı.

Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Ali Koç dönemi, amatör şubelerde yaşanan Avrupa ve Dünya şampiyonluklarına rağmen, futbol şubesi açısından tam bir fiyasko oldu. Ali Koç hiç şampiyonluk göremedi ve taraftarın şampiyonluk özlemi 10 yıla çıktı.

İşte tam da bu sebepten, onca flaş transfere ve dünya yıldızlarını Kadıköy’e getirmesine rağmen kongre üyeleri Ali Koç’a, geçen eylül ayında kırmızı kartı gösterdi ve küllerinden doğan Sadettin Saran başkan oldu.

Sadettin Saran, biraz da kişiliğinin etkisiyle kendi kurmadığı takıma ve kendi getirmediği hocaya sahip çıktı. Taraftarından malzemecisine, oyuncusundan hocasına, futboldan bütün amatör şubelere kadar herkesi motive etti. Onun pozitif kişiliği takıma, kulübe ve taraftara kısa sürede yansıdı. Ali Koç’un negatif dili ve kavgacı üslubu terk edildi. Yıllar sonra takıma bir huzur iklimi hâkim oldu ve bu da başarıyı getirdi. Yarıştan koptu diye bakılan takımı ayağa kaldırdı Saran ve ikinci yarı için en az GS kadar iddialı hale getirdi.

Ve tam transfer harekâtı başlayacakken uyuşturucu operasyonları geldi. Spor yorumcusunun dediği gibi ‘huzur iklimi’ fazla geldi Fenerbahçe’ye. Bir başkanı daha gözaltına alındı camianın

Ve yine taraftar başkanını bırakmadı. Türkiye’de hemen bütün yorumcuların tutuklama beklediği karar günü, üzerine atılı suçlar değiştirilerek serbest bırakıldı. Nedenleri üzerinde girişti durmuştuk.

Bakalım Sadettin Saran takıma, kulübe ve camiaya ikinci kez huzur ortamı getirebilecek mi ve bakalım bu ne kadar sürecek?

Ya da şöyle soralım, Fener’deki kaostan beslenen sosyal ve geleneksel medya ile yüzlerce yorumcu bu huzur ortamından ne zaman sıkılacak?

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER