Yeni filmi 'Hayat' ile sinemaya dönen Demirkubuz, Van'da düzenlenen söyleşide konuştu. Demirkubuz, Nuri Bilge Ceylan'la yaşadığı polemikle ilgili "Bu filmi normalde 10 bin kişi izler ama bu sayede 65 bin kişi izledi" dedi.
‘Hayat’ filmiyle sekiz yıl aradan sonra sinemaya dönen yönetmen Zeki Demirkubuz, Van’da düzenlenen söyleşide izleyicilerle bir araya geldi. Söyleşide Nuri Bilge Ceylan ile yaşadığı polemikle ilgili konuşan Demirkubuz, “Biz aslında Nuri Bilge ile kumpasız. Sadece Nuri Bilge değil bir de İsmail (Kılıçarslan) var. Üçümüz de kumpasız. Benim bu filmi normalde 10 bin kişi izler ama bu sayede 65 bin kişi izledi. Onlara yüzde vereceğim” dedi.
Demirkubuz’un Kıraathane-Van Edebiyat Evi ve Toranj Sanat iş birliği ile Elite World otelde düzenlenen söyleşisine ilgi yoğundu. Birçok sinemasever söyleşiyi ayakta ya da yerde oturarak dinledi.
Artı Gerçek’ten Şenol Balı’nın haberine göre, moderatörlüğünü yönetmen Dilan Engin’in üstlendiği etkinlikte Demirkubuz, kişisel serüveninden sinema hayatına birçok konuda konuştu. Planlanan süreyi aşarak üç saatten fazla süren söyleşinin soru – cevap bölümünde dinleyiciler, Demirkubuz’a son filmi ‘Hayat’ı ve yönetmen Nuri Bilge Ceylan ile yaşadığı polemiği sordu.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Gençlik yıllarında sinemaya başlamak gibi bir düşüncesinin olmadığını söyleyen Zeki Demirkubuz, “Ortaokul mezunuydum ve entelektüel çevrem hiç yoktu. 1980’li yıllarda hapishanelerdeyken bazı ağabeylerin ‘al şu kitabı oku’ diyerek beni Dostoyevski ile tanıştırması ile başladı her şey. Sonra iz sürerek, bilgisizlik ve cahilliğimi kullanarak böyle bir arayışa girdim. Çocukken de böyle hikayelere ve insanlara meraklı biriydim. Herkesi çevremde toplar şahane yalanlar söylerdim. Sinemaya ilgim yoktu ama meraklı ve hikayeci bir çocuktum. Sonra asistanlığa başladım. Dokuz sene süren asistanlığımın sonunda gayet de mutluydum. Tanrı herkese başka yüzünü gösteriyor. Bana hep en zor yüzünü gösterdi. Bir lavuğa verdiğini bana kanırta kanırta veriyor ya da hiç vermiyor. Zaman geçti kendi çapımızda Zeki Demirkubuz olduk, önemli yönetmen olduk” dedi.
1997 yılında Venedik Film Festivali’nde gösterilen ikinci filmi ‘Masumiyet’i anlatan Demirkubuz, “1997 yılında hâlâ 12 Eylül’ün psikolojisi devam ediyordu. İçe dönük bir psikoloji. Biz 12 Eylül’ü hep devlet üzerinden açıklarız. İdamlar, işkenceler veya ülkedeki siyasi çöküş üzerinden açıklarız ama bir de sağ-sol fark etmeden o dönemi yaşayan insanların kendine dönük kırılma ve çöküşü oldu. Türkiye tarihinin en büyük ihanetleri burada yaşandı. Babalar, oğullarını ihbar etti. Arkadaşlar, sevgililer birbirlerini… Bunları cuntanın, devletin yaptıklarından bağımsız olarak söylüyorum. Bireysel kötülükler kimse bahsetmediği için sürekli şey altında kaldı. Film bir çıktı, garip bir şekilde bunların hesaplaşması gibi oldu, bayağı izlendi” diye konuştu.
‘Masumiyet’ filminin yurt dışında da büyük bir ilgi gördüğünü söyleyen Demirkubuz, Nuri Bilge Ceylan’a da Cannes Film Festivali üzerinden göndermede bulundu:
“Salaklığım yüzünden fazla değerlendiremedim ama yurt dışında da ilgi yüksek oldu. İlk isteyen Venedik Festivali’ne verdim, mesela Cannes istiyormuş. Gerçi istemiyor artık, Nuri Bilge’yi istiyor… Bana acayip bir fırsat açıldı. Fransa’ya gidiyorum, oraya gidiyorum. Acayip teklifler geliyor. Kafam da karıştı. Öyle zamanlarda kaçarım. Çok ilgi gördüğüm zaman kaçarım. Ona teslim olmamak için biraz kaçar muhasebesini yapar, eğer ahlaki olarak bozacak gibiyse tamamen kaçarım. Değilse daha doğru bir ilişki kurmaya çalışırım.”
Kürt sorunu ve hak ihlalleri ile ilgili bir soru üzerine Zeki Demirkubuz, şunları söyledi:
“İnsani ve ahlaki olarak herkesin savunduğu gibi hatta dini, tarihi ve geleneksel olarak en basit çözümlerle çözülecek konular. Ama işte böyle gayri insani hale geliyor ve bir histeri yaşanmaya başlıyor. Çok daha eski ama 40 yıldır dominant bir şekilde ve acılı bir biçimde yaşanıyor. Bu histeri içinde, korkularla, iktidar duygularıyla, güç arzusu ve istenciyle hareket edildiğine hiçbir şey, kimseyi çözüme götürmez. Geçmişe dönük bazı referanslar, kahve sohbetlerinde ya da bir Kürt ve bir Türk vatandaş bir takside, kahvede veya yurt dışında karşı karşıya geldiği zaman her iki kişinin söylediği şeylerde bile bu meseleler çok kolay bir şekilde çözülebilir. Anca şunu da söylemek lazım; bu konu hiç kimsenin söylediği, söylemek istediği gibi kolay bir şey de değil artık. Dolasıyla bu konuda şöyle olur veya böyle olur dememin bir kıymeti yok. Ahlakı ve vicdanlı olan herkesi sorumlu tutar. Bu konu uzun vadede çözülecek.”
Nuri Bilge Ceylan ve Yeni Şafak yazarı, senarist İsmail Kılıçarslan’la yaşadığı polemikle ilgili sorulara da ironik bir yanıt verdi:
Demirkubuz, “(Gülerek) Daha önce hiçbir yerde açıklamadığım bir şeyi söylüyorum. Biz aslında Nuri Bilge ile kumpasız. Düşünsenize film vizyona çıkacak ve böyle bir şey attı ortaya. Faydalı da oldu. Sadece Nuri Bilge değil, bir de İsmail (Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan) var. Üçümüz de kumpasız. Benim bu filmi normalde 10 bin kişi izler ama bu sayede 65 bin kişi izledi. Bu sayede onlara yüzde vereceğim.”