Yazar Yavuz Ekinci'nin 2014'te yazdığı 'Rüyası Bölünenler' romanı nedeniyle açılan dava mahkeme heyeti tarafından reddedildi.
Yazar Yavuz Ekinci, 10 yıl önce basılıp, 7 Şubat 2023’te CİMER’e yapılan şikayetin ardından toplatılan “Rüyası Bölünenler” romanında “terör propagandası” yaptığı iddiasıyla Çağlayan Adliyesi 23’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın ikinci duruşmasına katıldı.
Dava bugün Yavuz Ekinci’nin savunmasıyla başladı. Savunmanın ardından beş dakika ara verilen duruşmada mahkeme heyeti davanın reddine karar verdi.
Yavuz Ekinci’nin duruşmada yaptığı savunmanın tam metni şöyle:
“Sayın Mahkeme, Rüyası Bölünenler romanımla ‘Terör Propagandası Yapma’ suçlamasını kesinlikle kabul etmiyorum. Yazmış olduğum bir roman sebebiyle bu şekilde burada bulunmaktan ve suçlanmaktan dolayı da bir yazar olarak hukuk devleti adına son derece üzüntü duyuyorum.Sayın Mahkemenin 2014 yılında yani 10 yıl önce yayınlanan Rüyası Bölünenler romanımı Anayasa ve AİHM’de de düzenlendiği üzere düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmesini ve beraatime karar verilmesini talep ediyorum. Ben bugün buraya kendimi ve romanımı savunmaya gelmedim. Bugün mahkeme salonuna okuma hakkı elinden alınan okurlarımın okuma hakkını savunmak için geldim.
Edebiyat zamanın ruhudur. Ben yaşadığım çağın ruhu ve hafızasıyım. Altı roman, üç öykü kitabı, bir de çocuk kitabı yazdım. Rüyası Bölünenler benim üçüncü romanım ve altıncı kitabımdır. İnsanların en özgür oldukları yer rüyalarıdır. Ben Rüyası Bölünenler romanımda rüyaları bölünen insanları yazdım. Bu romanı yazarak insanlara zihnimi açtım. Demokrasi her düşünceye zihnini açmaktır. Bir kitabı yasaklamak, okurunun okuma hakkını elinden almaktır. Roman da diğer sanat eserleri gibi insanlığın ortak mirasıdır. Bir romanı yasaklamak zamanın ruhunu yasaklamaktır. Bugüne kadar kimse zamanın ruhunu yasaklayıp hapse atamadı. Dün kitapları yasaklamaya çalışınlar, bugün zamana yenik düştüler. Bir zamanlar yasaklanan ve mahkemelerde yargılanan eserler şimdi okullarda birer ders kitabı olarak okutuluyor.
Roman inşadır, mimarlıktır. Bir bütündür. Epigraftan tutun son cümleye kadar bir bütünlük arz eder. Roman hiç bitmeyen bir katedralin inşası gibidir. Katedralin temelini yazar atar, daha sonra okurlar yazarın yarım bıraktığı katedralin inşasına devam ederler. Nasıl ki katedralin bir parçası alınıp katedral hakkında bir karara varılmazsa romandan da bir iki cümle alınıp bir yargıya varılamaz. Roman bir bütündür. Bağlamdan kopartılarak değerlendirilip yargılanamaz. Roman bir kurgudur. Kurguladığım evrenin mahkemeye gerçek gelmesi benim edebiyatımın gücünü, mahkemenin de edebiyata yaklaşımını gösterir. Kurgulanmış bir yapıtın evrenine açılan dava soyuttur. Onu bugünün mahkemelerinde yargılayıp yasaklayıp toplatmak ise politiktir. Karakterler ve onların sözleri üzerinden sanatçıyı yargılamak ise sanata hakarettir.
Sayın mahkeme, bugün bu mahkeme salonundaromanımı ve beni cezalandırsa da okur er geç beni de romanımı da berat ettirecektir. Sayın Yargıç, ben Yavuz Ekinci. Kırk beş yaşındayım. Otuz yıldır edebiyatla kuşandım. Edebiyatı benden alırsanız, geriye kırk kilo et, on beş kilo kemik ve beş litre kan kalır. Sayın yargıç, savunmam romanımdır. Savunmam, romanım Rüyası Bölünenler ’in bir kopyasını sayın mahkemeye yazılı olarak teslim etmek istiyorum.”