Küresel sanat takviminde 2026 yılı, üç kıtaya yayılan büyük ölçekli bienallerin yeni temalar, güncel tartışmalar ve geniş katılımlı programlarla geri döndüğü bir yıl olacağa benziyor.
Yılın en çok merak edilen etkinliklerinden biri, hiç kuşkusuz 61. Venedik Bienali. Hayatını 2025’te kaybeden küratör Koyo Kouoh’nun vizyonu doğrultusunda eksiksiz biçimde gerçekleştirilecek bienal, In Minor Keys başlığıyla sanatın doğal bağlamına ve toplumsal rolüne yeniden odaklanmayı amaçlıyor. Kouoh’nun kuramsal çerçevesi, tüm sanatçı seçimleri ve mekânsal tasarımlar tamamlanmış olduğundan, bu yılki edisyon onun imzasını bütünüyle taşıyacak. Ayrıntılar Şubat ayında Venedik’te açıklanacak.
25. Sidney Bienali, Sharjah Art Foundation direktörü Hoor Al Qasimi’nin küratörlüğünde Rememory temasıyla gerçekleşecek. Toni Morrison’ın yazılarından ilham alan bienal, silinmiş ya da bastırılmış tarihleri yeniden hatırlama ve geri kazanma fikri etrafında şekilleniyor. Dennis Golding, Kapwani Kiwanga ve Carmen Glynn-Braun gibi sanatçıların katılımı şimdiden duyuruldu.
25. Gwangju Bienali ise Singapurlu sanatçı Ho Tzu Nyen’in sanat yönetmenliğinde düzenlenecek. Bienal, iklim krizi, pandemiler ve demokratik gerileme gibi çağımızın kesişen krizlerine “kolektif sanatsal dayanışmalar” çerçevesinde yanıt arayacak.
2026 yılı boyunca ayrıca Diriyah Contemporary Art Biennale (Suudi Arabistan), Manif d’art Québec, FotoFest Houston, Klima Biennale Wien, 7. Mardin Bienali, Manifesta 16 (Almanya), Edinburgh Art Festival, Toronto Bienali, Lyon Bienali ve Lagos Bienali gibi geniş bir etkinlik ağı sanatseverleri bekliyor.
2026 yılı, küresel bienal sahnesinin ortak kaygı ve arayışlar etrafında yeniden şekillendiği bir dönem olarak öne çıkıyor. Bu yılın bienal temaları, yalnızca estetik denemeler ya da yeni medya pratikleri etrafında değil; daha geniş bir toplumsal ve gezegensel farkındalıkla örülü. Pek çok bienal, iklim krizinin yarattığı varoluşsal baskıyı, sanatın hem tanıklık eden hem de dönüştürücü bir alan olarak üstlendiği yeni rollerle birlikte ele alıyor.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Bir diğer belirgin eğilim, hafıza politikalarına yönelik artan ilgi. Sidney’den Lagos’a uzanan bienal hatlarında, silinmiş, bastırılmış ya da parçalanmış toplumsal anlatıların yeniden kurgulanması, geçmiş travmaların sanat yoluyla görünür kılınması ve farklı kültürlerin unutulmuş seslerinin geri çağrılması güçlü bir kurucu tema olarak karşımıza çıkıyor.
2026 bienalleri ayrıca kolektif üretim modellerine odaklanıyor. Sanatçı birliktelikleri, yerel topluluklarla işbirlikleri ve karşılıklı dayanışmayı önceleyen küratöryel yapılar öne çıkıyor. Bu eğilim, hem ekonomik hem de politik kırılganlık dönemlerinde sanatın dayanıklılığını artıran topluluk temelli örgütlenmeleri yeniden merkezileştiriyor.
Son olarak, bienallerin coğrafi yerleşiminde belirgin bir çok-kutupluluk gözlemleniyor. Venedik, Lyon ve Toronto gibi köklü merkezlerin yanında Mardin, Medina, Diriyah veya Bodmin gibi daha önce küresel bienal haritasında sınırlı yer tutan bölgelerde de yeni etkinlikler güç kazanıyor. Bu durum, sanatın yalnızca büyük merkezlerde değil, daha geniş bir kültürel dolaşım içinde üretildiğini ve tüketildiğini gösteriyor.
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
