Türk sineması PÖFF’te sahnede: Üç film prömiyer yapıyor

Melik Kuru, Alican Durbaş ve Ali Vatansever’in yeni filmleri, Tallinn’deki PÖFF 2025’te dünya prömiyerlerini gerçekleştirecek.

  • ü
  • 20 Kasım 2025
  • ü
  • Kültür

Bu yıl 29’uncusu düzenlenen Tallinn Kara Geceler Film Festivali (Tallinn Black Nights Film Festival, PÖFF) kapsamında Türkiye’den üç uzun metraj film bulunuyor. Bu yapımlar, festivalin “dünyada ilk gösterim” kategorilerinde yer alarak uluslararası izleyiciyle ilk kez buluşacak.

The Hollywood Reporter‘ın aktardığı habere göre; Türk sinemasının seçtiği üç film, Melik Kuru’nun Dump of Untitled Pieces, Alican Durbaş’ın Lo‑Fi ve Ali Vatansever’in Life Like isimli yapımları. Bu filmlerin ortak noktası, geleneksel anlatı kalıplarını yeniden yorumlamaları ve yerel bağlamdan evrensel sorular üretmeleri olarak belirtiliyor.

PÖFF organizasyonunun resmi sitesine göre festival, 7–23 Kasım 2025 tarihleri arasında Estonya’nın başkenti Tallinn’de düzenleniyor ve dünyanın dört bir yanından 250’ye yakın film ile birçok sektörel buluşma programını içeriyor.


Bu haberler de ilginizi çekebilir:

 

Sektör gözlemcileri, Türkiye’den üç filmin uluslararası festivallerde eşzamanlı olarak yer almasının “uluslararası görünürlük”, “küresel çapta iş birliği” ve “çeşitlenen yerel sinema estetiği” açısından önemli bir adım olduğuna dikkat çekiyor.

İşte PÖFF’te yer alan Türk filmleri:

Dump of Untitled Pieces – Yönetmen: Melik Kuru
İlk Film Yarışması

Hayalperest fotoğrafçı Aslı, insanların ellerini çekerek onların anlatabileceği hikâyeleri ortaya çıkarmaya çalışır. En yakın arkadaşı, bilgisayar konusunda yetenekli Murat ise sevgisini katarak basit yemekler pişirir,” diye başlıyor filmin özetinde. “Neredeyse evli bir çift gibi birlikte yaşarlar, fakat hiç birlikte uyumazlar. Neredeyse hiçbir şeye paraları yetmez; kimse tarafından ciddiye alınmazlar ve ödenmemiş faturalar yüzünden evden çıkarılma tehdidiyle karşı karşıyadırlar. … Asi ruhlu Aslı, gösterişli sanat dünyasında ‘sanatçı olma ayrıcalığını’ kovalamak için kendine güvenliymiş gibi bir maske takar. Aslı, fotoğraflarını sergilemeyi ve belirsizlikten, umutsuzluktan ve yalnızlıktan uzaklaşmayı hayal eder; içine kapanık ve talihsiz Murat’ı da menajeri olarak yanında sürükler.

Lo-Fi – Yönetmen: Alican Durbaş
Rebels With a Cause Yarışması

30’larının başındaki Emre, dairesinden taşınmaktadır. Kız arkadaşı Defne onunla konuşur… ve ilişkilerinin tatlı-acı anılarının izleri yavaş yavaş ortaya çıkar. Bazı arkadaşlarının yardımıyla Emre eşyalarını toplar ve mutlu olduğu mahalleye veda eder. Fakat evine veda etmeye hazır mıdır?

Işık kullanımına ve ışığın yarattığı oyunlara büyük ölçüde odaklanan film, insan ilişkilerini ve ayrılıkların duygusal ağırlığını inceliyor.

Durbaş, kısa filmler çekmiş ve ikinci ekip yönetmenliği alanında deneyim kazanmış; örneğin Charlotte Wells’in Aftersun filminde ikinci ekip yönetmeni olarak görev almıştır. Lo-Fi, onun ilk uzun metraj yönetmenlik çalışması.

PÖFF’ün resmi sitesinde film, nostalji ve melankoliyle yüklü bir atmosfer kurduğu belirtilerek şu ifadeyle öne çıkarılıyor: “Herhangi bir dijital efekt kullanmadan, görüntünün büyüsüyle oynayan ve ışığın (ve ışığın manipülasyonunun) bize sunduğu tüm imkânlara selam gönderen bir film.”

Durbaş, filmin amaçladığı hissi şöyle açıklıyor: “Bir şey inşa etmeye ve sıradan olanın içindeki gizemi bulmaya çalıştık — tıpkı bir Magritte resminde olduğu gibi.”

Life Like – Yönetmen: Ali Vatansever
Ana Yarışma

19 yaşındaki İzzet’in kanser nedeniyle yaklaşan ölümü, ailesini parçalamaktadır. İzzet teselliyi VRChat’te bulur. Filmin özetinde şöyle deniyor:

“Annesi Reyhan, onu iyileştirmek için gösterdiği umutsuz çabalarla sosyal medyada ün kazanarak oraya sığınır; içine kapanık bir okul servisi şoförü olan babası Abdi ise teselliyi duada arar. Reyhan, kanseri iyileştirdiğine inanılan vahşi bir bitkiye saplantıyla bağlanır. İnancın içinde kaybolan Abdi ise işini ihmal eder. İzzet, sanal evine bir kızı davet eder ve onu gerçek evine çağırınca hayal kırıklığı yaşar; bu da başarısız bir intihar girişimine yol açar.”

Vatansever (Saf, El Yazısı), insanın ölümlülüğünü, bağ kurma ihtiyacını ve aşma arzusunu konu alan üçüncü uzun metraj filmini yazıp yönetti. Yönetmen, bazı sahneleri VRChat adlı sanal gerçeklik platformunda çekerek yeni bir sinemasal dil arayışına girdi.

Projenin Türkçe adının “Birlikte Yalnız” olduğunu söyleyen Vatansever, bir gösterim sonrası yaşadığı bir konuşmayı şöyle aktarıyor: “Bir izleyici, bu filmi sinemada birlikte izlememizin ne kadar önemli olduğunu, aynı anda ne kadar yalnız hissettiğimizi söyledi. Bu benim için çok duygusal bir andı.”

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER