Gaziantep'te okuyucularıyla buluşan Şükrü Erbaş, "Şair olmasaydım iki şey olurdum" diyerek ekledi: "Birincisi, ağır kamyon şoförü olurdum. Bineceksin ve gideceksin. Sen sadece sürmekten sorumlusun. İkincisi; mafya babası olurdum diyorum. Yani rica ile bir şey düzelmiyor. Emir komuta zinciri içerisinde oluyor."
Şair ve yazar Şükrü Erbaş, Gaziantep’te Nar Bilim Kültür ve Sanat Derneği’nin (Nar Sanat) düzenlendiği imza ve söyleşi gününde edebiyatseverlerle bir araya geldi.
Erbaş, edebiyat tutkusuna ilk okul yıllarından itibaren sahip olduğunu ve o yıllarda Sait Faik Abasıyanık ve Yaşar Kemal’den çok etkilendiğini söyledi.
Artı Gerçek’ten Sinan Şahin’in aktardığına göre; “Kendi kendime eğer şair olmasaydım iki şey olurdum diyorum” diyen Erbaş, şöyle devam etti: “Bugünkü aklımla söylüyorum. Birincisi, ağır kamyon şoförü olurdum. Bineceksin ve gideceksin. Aidiyet duygusunun olduğu her yerden uzaklaşacaksın. Onlar bir şeyler yükleyip ‘buradan şuraya götür’ diyecekler. Sen sadece sürmekten sorumlusun. İkincisi; mafya babası olurdum diyorum. Koro halinde sesler yükselmeye başlıyor; Niye mafya babası diye. Yani rica ile bir şey düzelmiyor. Emir komuta zinciri içerisinde oluyor. Tabi mafya babası olmadım (gülerek). Ama yazmak beni iyi bir insan yaptı diyorum. Yazmak bir iyilik duygusunu öğretti bana. Paylaşmayı, başka hayatların bilgisini öğretti bana. Kendi hayatımı, başkalarının hayatlarını anlamak için çırpına çırpına yazdım. Çünkü hiçbirimizin hayatı kendi hayatlarımızla sınırlı değil.”
Arkasında “tamamlanmamış” hiçbir şey bırakmak istemediğini söyleyen Erbaş, “Yaklaşık 55 yıldır şiir yazıyorum. Deneme ve düz yazı yazıyorum. İlk şiirimin yayımlanmasının üzerinden 46 yıl geçti. Kendi kendime son zamanlarda şunu söylüyorum; Ölüme bırakmayacağım şiiri. Masamda yarım kalmış hiç bir şey bırakmayacağım. Bunu bir takıntı haline getirdim. Arkamdan hiç bir şeyi yarım bırakmayacağım. Çünkü bizim sözümüzü, şiirimizi, yazımızı, resmimizi, müziğimizi bizden sonra kimse tamamlayamaz, tamamlayamamalı” dedi.