Stern'in listesinde Maya Angelou, Antoine de Saint-Exupéry ve Max Frisch ilk üç sırada yer aldı. (Fotoğraf: AFP)
Alman yayın kuruluşu Stern’in kültür eki Neon’da 30 Eylül 2025’te yayımlanan “Okunması Gereken 15 Kitap” başlıklı yazı, edebiyat tutkunları arasında hızla dikkat çekti. Liste, klasikler ile modern eserleri bir arada sunarak okuma dünyasını kapsayıcı bir perspektifle ele alıyor.
Maya Angelou’nun I Know Why the Caged Bird Sings (Esir Kuş Ne Derse Onu Söylerim) adlı anı kitabı, listenin ilk sırasında yer alırken; Antoine de Saint-Exupéry’nin evrensel klasiği The Little Prince (Küçük Prens) da listede bulunuyor. Ayrıca İsviçre-Alman romancı Max Frisch’in Fragebogen (Anket / Sorgulama) adlı eseri gibi Almanca edebiyatın özgün örnekleri de seçkide yer alıyor.
Liste, sadece bireysel zevki yansıtan rasgele seçimlerden ibaret değil; Stern editörleri, her okuyucunun “edebiyatla gerçekten bağ kurabileceği” eserleri öne çıkarmayı amaçladıklarını belirtiyor. Yazıda şu cümle dikkat çekiyor: “Hazırladığımız liste bir ilham kaynağı olması arzusuyla hazırlandı. Böyle bakılmalı önerdiğimiz 15 kitaba.”
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Bu tür listeler, okurlar arasındaki edebiyat zevklerini şekillendirme potansiyeliyle de önem kazanıyor. Stern’in bu güncel derlemesi, Almanca konuşan okuyucular için hem Alman dilinde okunması gereken eserleri vurgularken hem de dünya edebiyatının birkaç doruk noktasını tanıtıyor.
İşte Stern’e Göre Mutlaka Okunması Gereken 15 Kitap
1. Maya Angelou – Ich weiß, warum der gefangene Vogel singt (Kafesteki Kuş Neden Şakır Bilirim)
Afro-Amerikan edebiyatının öncü sesi Angelou, çocukluk travmalarını ve ırkçılıkla mücadelesini çocuğun masum bakış açısından anlatır. Hem kişisel hem tarihsel bir özgürleşme hikâyesi.
2. Antoine de Saint-Exupéry – Der kleine Prinz (Küçük Prens)
Dostluk, sevgi ve sorumluluk üzerine felsefi bir masal. Kalbin gözüyle görmek gerektiğini hatırlatan, çağlar üstü bir anlatı.
3. Max Frisch – Fragebogen (Sorgulama)
Roman değil, bir aynadır: “Kendinizi iyi bir insan sayar mısınız?” gibi sorularla okuru kendi hayatının muhasebesine davet eder. Modern ahlak sorgulaması.
4. Thor Heyerdahl – Kon-Tiki: Ein Floß treibt über den Pazifik (Kon-Tiki: Pasifik’te Bir Sal Macerası)
Gerçek bir keşif yolculuğu. Heyerdahl ve beş arkadaşı, 1947’de Polinezya’nın Güney Amerika’dan göçle kurulduğunu kanıtlamak için 7.000 kilometrelik tehlikeli bir yolculuğa çıkar.
5. Anne Frank – Tagebuch (Anne Frank’ın Günlüğü)
Bir gencin Nazi işgali altındaki dünyada hayatta kalma çabası. Masumiyetin trajedisiyle yüzleştiren tarihsel tanıklık.
6. F. Scott Fitzgerald – Der große Gatsby (Muhteşem Gatsby)
Amerikan Rüyası’nın parıltılı çöküşü. Jay Gatsby’nin umutsuz aşkı, bir dönemin boşluğunu simgeleştirir.
7. George Orwell – 1984
Diktatörlük, gözetim, dilin manipülasyonu… Orwell’in kehanetvari romanı, hâlâ bugünün dünyasına ayna tutuyor.
8. Waris Dirie – Wüstenblume (Çöl Çiçeği)
Somalili modelin otobiyografisi; kadın sünnetine, şiddete ve özgürleşmeye dair sarsıcı bir tanıklık.
9. Ernest Hemingway – Der alte Mann und das Meer (İhtiyar Balıkçı ve Deniz)
Kübalı balıkçı Santiago’nun okyanusla mücadelesi, insanın onur ve direniş hikâyesidir.
10. J.K. Rowling – Harry Potter Serisi
Çocukluk ile büyümenin, arkadaşlık ile cesaretin destanı. Hogwarts evreni, modern mitolojiye dönüşmüştür.
11. Erich Maria Remarque – Im Westen nichts Neues (Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok)
Birinci Dünya Savaşı’nın anlamsızlığını, genç bir askerin gözünden anlatır. Savaşın “kahramanlık” yalanını deşifre eder.
12. Frank Schätzing – Der Schwarm (Sürü)
Doğa intikam alıyor: deniz canlılarının insanlara saldırdığı bilimsel-gerilim romanı. Ekolojik felaketin roman formu.
13. Margaret Atwood – Der Report der Magd (Damızlık Kızın Öyküsü)
Totaliter bir teokraside kadınların doğurganlığa indirgenmesi… Atwood’un distopyası feminist direnişin sembolüne dönüşmüştür.
14. Lewis Carroll – Alice im Wunderland (Alice Harikalar Diyarında)
Gerçekle hayalin, mantıkla deliliğin sınırlarını silen edebi bir düş. Carroll’ın oyunbaz zekâsı çocukluktan çok daha fazlasını anlatır.
15. Patricia Highsmith – Zwei Fremde im Zug (Trendeki Yabancılar)
“İdeal cinayet” fikri üzerine kurulu psikolojik gerilim. Alfred Hitchcock’un sinemaya taşıdığı bu hikâye, suçun sıradanlığını sorgular.