Şiirle türkü arasında – Han Kang

2024 Nobel Nobel Ödülü'nü kazanan Koreli yazar Han Kang, okuma yazma bilen herkese sesleniyor. Sesi gür. Anlatımı güçlü. Kurgu muazzam… Nasıl bir tutkuyla okumuşsam… Hâlâ aklımda sahneler… Ve o şiirle türkü arası üslup! Bulunmaz bir nimet gibi…

Güney Koreli yazar Han Kang,2024 Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandı. (FOTOĞRAF: JUNG YEON-JE / AFP)

Birkaç gündür domuz eti ile yatıp kalkınca, Dvorak yazımı hatırlamıştım. Onun babasına ait kasap dükkânında çıraklık yaptığı günleri ve domuz pirzolası kestiği anları… Takibinde Prag’a gidip, bir çatı katına yerleştiğini… Ekmek alabilmek için sokaklarda keman çaldığını ve bestelerini yazacak kâğıt bulamadığı için çöplerden kullanılmış kâğıt topladığını…

Hal böyleyken bizde Eurovision muamelesi (!) gören Nobel Edebiyat Ödülü’nü Han Kang’ın aldığını öğrendim. Çocuklar gibi sevindim.

Anders Olsson (başkan), Ellen Mattson, Steve Sem-Sandberg, Anne Swärd, Anna-Karin Palm ve Daimî Sekreter Mats Malm’den oluşan İsveç Akademisi Nobel Komitesi, ve tabii ödül otoriteleri (ne menem şeyse), üç yazarı vitrine koymuşlardı: Can Xue (71), Gerald Murnane (85), Thomas Pynchon (87)…

Han Kang’ın adı dahi geçmiyordu favoriler arasında… Eserleri değilse bile yaşı tutmuyordu; henüz 53’ündeydi (70 doğumlu) ve bu Nobel için pek makbul değildi.

Bob Dylan (2016) ile bir sürprize imza atmışlardı. Şimdi de öyle… Ama bu kez, çok isabetli bir kararla…

VEJETARYEN – KÜÇÜK BİR BAŞYAPIT

Han Kang’ın iki romanını okumuştum 2019’un Kasım ayında… İlkin “Vejetaryen”i, sonra da “Çocuk Geliyor”u…

Hafıza, belli yaşlarda oyun oynar insana… Hemen notlarıma baktım. Neler düşünmüşüm diye…

Paylaşayım müsaadenizle:

Geçtiğimiz Şubat ayında bir gece yarısı, karımı geceliğiyle mutfakta dikilirken buluncaya dek, hayatımızın böyle korkunç şekilde değişebileceğini hiç düşünmemiştim.

Dedirtiyor Han Kang, “Vejetaryen”in başında, roman kahramanına…

Doğrusu, ben de bu kitaptan bu denli etkileneceğimi hiç düşünmemiştim.

April’in basması… Kısa sürede popüler olması… Uzun süre direnmeme sebep oldu.

Nihayetinde dayanamadım ve fuarda edindim. Edindiğim akşam da okuyup bitirdim.

Bir kere, çevirmenini (Göksel Türközü) kutlamak gerek.

Korece bilmediğim için karşılaştırma imkânım yok. Ancak metin tökezlemeden akıyor. Seçtiği sözcükler derinlikli, çağrışımlı… Birkaç yerde tashih var sadece.

Bendeki 2017 baskısı…

Umarım tekrar basımlarında düzeltmişlerdir onları da…

April, böylesi bir yazarı, böylesi bir romanı nasıl buldu, şaştım.

Eğer bunda Türközü’nün parmağı varsa, ikinci kez kutlamam gerek kendisini…

Şimdi içimde tuhaf bir his…

Sanki midemde karıncalar cirit atıyor.

Han Kang’ın “Çocuk Geliyor”unu okumayı arzuluyorum.

Nasipse yarın inşallah!”

MURAKİMİ VE HAN KANG’IN ÇEVİRMENLERİ AYNI ÜNİVERSİTEDE

Kitabı bitirince, hemen Ali Volkan Erdemir’i aramıştım. Murakami’nin çevirmenini…

Kitaptan bahsetme ihtiyacı hissetmiştim. Çünkü böyledir; bir güzellik paylaşılınca anlamlıdır.

O zaman öğrenmiştim ki, Göksel Türközü ile Volkan Erdemir, aynı üniversitenin (Erciyes) hocaları… Biri Japon Dili ve Edebiyatı, diğeri ise Kore Dili ve Edebiyatı’ndaydı.

“Vejetaryen” yayımlandığında (2017), yanılmıyorsam Yard. Doç. idi. Şimdi profesör…

Volkan Erdemir, Göksel Türközü’nü anlattıkça böylesi bir romanın çevrilmesinin tesadüf olmadığını anlamıştım.

Han Kang. Ill. Niklas Elmehed © Nobel Prize Outreach

ÇOCUK GELİYOR – BİR SİYASİ PANORAMA

O ay içinde ikinci Han Kang kitabını okumuştum. Yani “Çocuk Geliyor”u…

Hemen o günkü notlarıma bakıyorum. Neler demişim, diye…

“Sabah dört civarı bitirdim. Kulağımda bir uğultu… Deprem sonrası çıkan o belli belirsiz uğultu…

Bazen Han Kang, bu topraklarda doğup büyüdü de… Tanık olduklarını yazıyor sandım.

Ölüler… Binlerce yaralı… Ayaklanmalar…

Kötürüm bir adalet… Polis devlet…

Varla yok arası bir demokrasi… İşkence…

Ordunun iktidarı gaspı… İşçi eylemleri… Sorgu odaları…

‘Bir vantuz balığı gibi inatla yapışıp kalan açlık’…

‘Kökü kurutulması gereken kızıl komünist’ler…

Acı… Acı… Ve acı!

Bu yazardan ilk “Vejetaryen”i okumuş, etkilenmiştim.

Ama “Çocuk Geliyor” pek fena…

Etkilemekle kalmıyor, duygularınızı ayyuka çıkarıyor.

Ölü beyin hücrelerinize hücum edip tokatlıyor: Yaşama dön!

Çevirmeni Göksel Türközü’nden bu okuduğum ikinci kitap.

İlkinde takıldığım yerler vardı. Bu kitap çok daha derli toplu… Neredeyse kusursuz!

Elimdeki ikinci baskı… Ancak ilkiyle arasında sadece bir ay var.

Demek ki baştan işe asılmış yayınevi…

Sevmem ‘yılın bilmem neyi’ gibi şeyleri… Ama ille de verilecekse, bu kitabı yayıma hazırlayanlara verilmeli…

April hakkında çok ön yargılıydım. Kendilerinden özür diliyorum. Ve bu iki kitap için teşekkür ediyorum.

Şu çoraklıkta serap değil, hakiki bir memba oldular.”

Han Kang (FOTOĞRAF: JUNG YEON-JE / AFP)

Nasıl bir tutkuyla okumuşsam… Hâlâ aklımda sahneler… Ve o şiirle türkü arası üslup! Bulunmaz bir nimet gibi…

J. Fosse de muazzam bir yazar. Ama onu kavramak, ondan tat almak, keçiboynuzundan bal almaya benziyor. Zor ve meşakkatli…

Oysa Han Kang öyle değil. Okuma yazma bilen herkese sesleniyor. Sesi gür. Anlatımı güçlü. Kurgu muazzam…

Noktayı koyuyor ve hemen “Veda Etmiyorum” ile “Beyaz Kitap”ı almak için çıkıyorum yayınevinden.

Telaşım hoş görüle!

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com