Şahin Alpay: Felsefi dönekliğimle gurur duyuyorum

Gazeteci – yazar, Siyaset Bilimci Şahin Alpay, bir You Tube yayınında, gençlik yıllarından bugüne yaşamındaki değişimleri ve fikirsel dönüşümleri anlattı. Alpay, “Felsefi dönekliğimle gurur duyuyorum” ifadesini kullandı.

  • ü
  • 16 Nisan 2025
  • ü
  • Kültür

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan eski Zaman Gazetesi yazarlarından, siyaset bilimci Şahin Alpay, anılarını ve tanıklıklarını iki ciltlik kitapta topladı. ‘Bir Hikâyem Var’ ve ‘Hikâyemin Sonu – Silivri Güncesi’ adlı kitaplar, Lejand Yayınları’ndan piyasaya çıktı.

15 Temmuz 2016’daki başarısız darbe girişiminden sonra örgüt üyeliği suçlamasıyla 20 ay Silivri Cezaevi’nde tutulan Alpay, tahliyesinden 6 sonra çok sevdiği eşi, yarım asırlık hayat arkadaşı Fatma Alpay’ı kaybetti. Devamında anılarını kaleme aldı.

Gazeteci – Yazar Zafer Özcan’ın You Tube kanalına konuk olan Şahin Alpay, hikâyesini bir de sözlü olarak paylaştı.

‘İKİ ATEŞİN ARASINDA KALDIM’

Şahin Alpay, söze cezaevinden çıktıktan kısa süre sonra kaybettiği rahmetli eşi Fatma Hanım’la başladı:

“Bir dönem geldi, hayatımda iki tane aşkla bağlı olduğum obje oldu. Biri eşim ve doğan ilk çocuğumuz, kızımız. Onlara büyük bir kalbi bağlılığım vardı. O kalpten kaynaklanan bir bağlılıktı. Fakat bir de ben o dönemde komünist devrimci olmuştum. Ona da beyinle çok temelli bir şekilde bağlanmıştım. Bu iki ateşin arasında kaldım ben. Ve bu iki ateşin arasında olduğum bir dönemde güvenlik kuvvetleri tarafından aranmaya başlayınca maalesef evi terk etmek ve beş yıl sürecek bir ayrılığın peşinde gitmek durumunda kaldım maalesef.”

‘KEŞKE ROMAN YAZARI OLSAYDIM’

Alpay, “Geriye dönüp baktığınızda hiç keşke siyaset değil de edebiyat yazsaydım, romancı olsaydım” dediğiniz oldu mu?” sorusuna bir anısıyla cevap verdi:

“Bu çok güzel bir soru ve bana aşağı yukarı hiç sorulmamış bir soru ama benim cevap vermek istediğim bir soru. Şöyle ki, ben yıllar önce, Orhan Pamuk Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandığında, programı izlemek için İsveç’e gitmiştim. Orada Pamuk’a, ‘Orhan hayatta tek kıskandığım insan sensin” dedim. Çünkü eğer şartlar izin vermiş olsaydı ben de edebiyatla uğraşmak isterdim. Özellikle de romancı olmak isterdim. Ama şartlar elvermedi.”

‘FELSEFİ DÖNEKLİĞİMLE GURUR DUYUYORUM’

Şahin Alpay, gençliğinde yani 60 yıllarda Marksist – Komünist ideolojiye gönül vermiş, kendi deyimiyle aşkla bağlanmış, başkan Mao’yu çok seven ve sosyalist devrime inan bir çizgiden geliyor. Daha sonra bu fikirlerinden vazgeçmiş ve bir ülke için en iyi yönetim şeklinin liberal demokrasi olduğuna karar vermiş aydınlardan. Bu sebeple ‘dönek’ olarak anılan aydın grubuna dahil.

Alpay, dönekliğin iki çeşidi olduğunu düşünüyor; ahlaki ve felsefi döneklik. Ahlaki döneklik ne kadar kötüyse, Alpay’a göre felsefi döneklik o kadar iyi bir şey. Felsefi dönekliği, insanın yanlış fikirlerden arınması süreci olarak değerlendiriyor ve bununla gurur duyduğunu vurguluyor.

‘ALLAH’A ÇOK DUA EDER YALVARIRIM’

Gençliğinde din konusunda kendini ‘Ateist’ olarak tanımladığını belirten Alpay, şöyle devam ediyor:

“Fakat hayatta karşılaştığım pek çok zorluk karşısında Allah’ım bana yardım et, beni bu içine düştüğüm güç durumdan kurtar diye kendi ana dilimde, kendi bildiğim şekilde dua etme ihtiyacını duydum ve bu dua etme ihtiyacı bende hep devam etmiştir. Sıkıntıya düştüğüm zaman Allah’a yalvarma ihtiyacı duyarım. Bu sebeple inanç özgürlüğünü ne kadar savunuyorsam, dinin dindar olmayanlar üzerinde bir baskı aracı haline getirilmesine de o kadar karşı çıkıyorum.”

‘ALİ BULAÇ İLE SİLİVRİ DİYALOGLARI YARIM KALDI’

Şahin Alpay’ın Silivri’de ilk koğuş arkadaşı, yazar Ali Bulaç. Alpay, cezaevi arkadaşı Bulaç’ı şöyle anlatıyor:

“Ali Bulaç gayet dindar olmakla beraber aynı dini inançların her türlüsüne son derece saygılı bir arkadaşımızdır ve onun bence din anlayışı da örnek alınması gereken bir din anlayışıdır. Dolayısıyla ben onunla aynı yerde kaldığıma çok sevindim. Hapisliğin ilk aylarında Ali’yle sohbetlere giriştik ve çeşitli konulara benim felsefi daha laikliği ağır basan bakış açımla nasıl yaklaştığım, onun dini bakışla nasıl yaklaştığını ortaya koyduk. Adına da Silivri Diyalogları dedik, bunları ileride yayınlamayı düşündük ama maalesef o proje yarım kaldı, hapishane şartlarının sıkıntılarından dolayı bitiremedik.”


Bu haberler de ilginizi çekebilir:

 

Şahin Alpay, artık güncel yazı veya makale yazmayı düşünmüyor. Bundan sonra dinle ilişkisini anlatan bir kitapla, yaşamına giren insanları anlatacağı ‘Hayatımdan İnsan Manzaraları’ adını verdiği bir kitap projesi üzerinde çalışıyor.

‘SON BİR GÜNCEL YAZI YAZMAK İSTİYORUM’

Güncel köşe yazısı yazmayı bıraktığını belirten Şahin Alpay, sadece son bir makale yazmak istediğini vurguladı. Bu makalesinin konusu hakkında ise şu ifaleri kullandı:

“Bir köşe yazısı yazmak istiyorum aslında. O da şu: Şimdi ben diyelim ki otuzlu yaşların sonuna kadar tarihin gelişme kanunları vardır. Dolayısıyla bu kanunlar hepsine uygulanır ve sonunda herkes sosyalist olacaktır. Fakat bunun böyle olmadığını gördüğümüz gibi sosyalist olduğunu iddia eden toplumların da bundan vazgeçtiklerini gördük. Bunun ayrıntılarını girmeye lüzum yok. Çin’in ve Rusya’nın haline bakmak yeterli. Sonra liberal demokrat olduk,  birçok başka arkadaşımla beraber. Bu sefer eninde sonunda bütün ülkeler liberal demokrasi olacaktır gibi bir anlayışa sahip olduk. Yaşadıklarımız  bunun da bir boş hayal, bir büyük determinist yanılgı olduğunu düşündürmeye başladı. Bunlar tabii dünyamızın gerçekleri… Batı’nın en liberal toplumlarında bile son yıllarda bayağı otoriter eğilimleri olduğunu ve demokrasileri tehdit ettiğini görüyoruz. Dolayısıyla nereye gittiğimizi bilmiyoruz.”

Söyleşinin videosunu izlemek için tıklayınız.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com