Yazar Stephen King (Fotoğraf: DepoPhotos)
PEN America’nın 2024-2025 öğretim yılına dair hazırladığı “Banned in the USA” raporu, Amerikan kamu okullarında 6 bin 870 kitap yasaklanması vakasının kayda geçtiğini ortaya koyuyor.
Bu yasaklar, 23 eyalet ve 87 okul bölgesinde uygulanmış durumda.
Rapora göre Florida 2 304, Teksas 1 781 ve Tennessee 1 622 örnekle en çok kitap yasağı uygulayan ilk üç eyalet oldu.
Hedef alınan kitapların çoğunluğunu, renkli insanları konu alan, LGBTQ+ teması içeren veya cinsellik/haklar bağlamına dokunan eserler oluşturuyor.
PEN America direktörü Kasey Meehan “Bu sadece raflardan kitapların kalkması değil; okul kütüphanelerinde anlatıların silinmesiyle karşı karşıyayız” diyerek durumu ifade özgürlüğü açısından kritik bir eşik olarak tanımlıyor.
Uzmanlara göre bu süreç, şeffaf denetimlerin azalması ve siyasal baskının yükselmesiyle birlikte “gündelik sansür” ortamını normalleştiriyor. Okurlar ve öğretmenler bu durumun, gençlerin farklı bakış açılarına erişimini kısıtladığına dair endişelerini sıkça dile getiriyor.
Kitap yasağı, bir okul, kütüphane ya da eğitim sistemi tarafından belirli bir kitabın öğrencilerin erişimine sunulmasını engellemesi ya da sınırlandırmasıdır. Bu kararlar genellikle ebeveyn şikâyetleri, toplumsal baskılar ya da siyasi talep üzerine alınır. Bu yılki veriler, kitap yasağının yalnızca bireysel seçimi değil, sistematik bir sınırlandırmayı işaret ettiğini gösteriyor.
2024-2025 eğitim-öğretim yılına dair PEN America’nın “Banned in the USA” adlı raporu, 87 farklı eseri olmak üzere Stephen King’in kitaplarının okul kütüphanelerinde 206 kez yasaklandığını ortaya koyuyor.
Aktüel verilere göre yasak vakalarının üçte ikisinden fazlası yalnızca üç eyalette—Florya, Teksas ve Tennessee—yoğunlaşıyor.
Yasaklama gerekçeleri arasında ön planda LGBTQ+ temaları, ırk ve şiddet içerikleri gelirken, pek çok yasak “henüz tartışılmadan” önleyici bir refleksle uygulanmış durumda.
King’in “Korku edebiyatının kralı” olarak görülen yazarlık kimliği, fikir özgürlüğü bakımından önemli bir sınav hâline gelmişti. Bu durum, kitap yasaklarının yalnızca gençleri koruma gerekçesiyle değil, kültürel ve politik kaygılarla da şekillendiğine işaret ediyor.
Sansür, yalnızca sayfaları değil, belleği de siler. Günümüzde kitap yasakları artık tek bir ülkenin değil, küresel bir gölgenin parçası. ABD’deki “kitap yasaklama dalgası” kamuoyunda yoğun biçimde tartışılırken, benzer eğilimler başka coğrafyalarda da yankı buluyor.
Çin’de “ulusal istikrarı tehdit eden” gerekçesiyle her yıl yüzlerce kitap piyasadan çekiliyor; özellikle çeviri kuramı, Tibet ve demokrasi temalı eserler hedefte. Rusya’da Ukrayna Savaşı sonrası “yabancı ajan” yasaları, bağımsız yayınevlerinin faaliyetlerini neredeyse imkânsız kıldı. İran’da yayımlanmak istenen edebî eserler, Kültür Bakanlığı’nın ideolojik sansür süzgecinden geçmek zorunda. Türkiye’de ise geçmişten bugüne, Sabahattin Ali’den Latife Tekin’e Aziz Nesin’den Nâzim Hikmet’e kadar birçok yazarın eserleri mahkeme kararlarıyla sınırlanmış, bazen okullardan, bazen raflardan kaldırılmıştır.
Uluslararası Yayıncılar Birliği’nin 2025 verilerine göre, son beş yılda 43 ülkede kitap toplatma veya erişim engeli vakası yaşandı. Ancak uzmanlara göre sansür artık yalnızca devlet eliyle değil, “piyasa otosansürü” biçiminde de ilerliyor: yayınevleri, politik tepkiden çekindikleri için bazı metinleri hiç basmamayı tercih ediyor.
Kültürel sonuç açıktır: susturulan her yazar, yalnızca kendi hikâyesini değil, toplumun iç sesini de kaybettirir.
Velev Notu: Sessizliğin hüküm sürdüğü yerde, bir kitabın kapağını açmak bile politik bir eylemdir.
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
