Paul Auster – Cahil bir adam

Paul Auster da gitti. Hem de incinmesin diye binmeden terkisine o güzel atların. Yalınayak ve çırılçıplak gitti. Yalnızlığın Keşfi, Kehanet Gecesi, New York Üçlemesi, Kış Günlüğü, Son Şeyler Ülkesinde ve Brooklyn Çılgınlıkları efendilerini (!) kaybetti.

Paul Auster (Fotoğraf: Rafa RIVAS / AFP)

Çok az Amerikalı yazar Paul Auster kadar sevildi ülkemizde. Hatta Kış Günlüğü, henüz yeni dünyada okurla buluşmadan bir hafta önce basıldı da, o hafta en çok okunanlar listesinde zirveye oturuverdi.

Bir yazar okunmaktan başka ne ister!

Ancak Auster, böylesi kaygılarla yazan biri değil. Nitekim, gelsin paralar / açılmasın aralar tekerlemesini mırıldanmak şöyle dursun, zehir zemberek bir yazı döşendi Erdoğan’a…

Şöyle düzelteyim: Çok okunmayı bir fırsata dönüştürdü ve Türkiye’deki insan hakları ihlallerine dikkat çekmek için kullandı. Kendisiyle alay edip “cahil bir adam” diyen Erdoğan’la söz savaşını başlattı. Ortalık karıştı.

Olay, Auster’ın Hürriyet gazetesine verdiği röportajla başladı (2012). “Tutuklu gazeteciler ve yazarlar yüzünden” Türkiye’yi ziyaret etmeyeceğini söyledi.

Bu tedirgin edici, endişe verici şeyleri kim söyler ki devletluya! Dünya 5’ten büyük, Türkiye hepsinden büyük… Ancak bir işgüzar (bence işini iyi yapan) biri kulağına fısıldayınca röportajı, Erdoğan’ın tepkisi kinayeli oldu:

“Gelsen ne olur, gelmesen ne olur! Türkiye prestij mi kaybeder.”

Yalnız bu sözlerle sınırlı kalmadı hiddeti; Auster’ı daha önce İsrail’i ziyaret ettiği için eleştirmeyi ihmal etmedi: “Güya İsrail demokratik, laik bir ülke, ifade özgürlüğünün ve bireysel hakların olduğu bir ülke. Sen ne cahil bir adamsın. Gazze’ye bomba yağdıranlar bunlar değil mi? Fosfor bombası atanlar ve kimyasal silah kullananlar. Bunu nasıl görmezsin?”

Auster’ın yanıtı şöyle oldu:

“Başbakan İsrail devleti hakkında ne düşünürse düşünsün, gerçek şu ki, orada ifade özgürlüğü var ve hiçbir yazar ya da gazeteci hapiste değil. Uluslararası PEN’in derlediği son rakamlara göre, Türkiye’de hapiste yüze yakın yazar var, davası dünyanın dört bir yanındaki PEN Merkezleri tarafından yakından izlenen Ragıp Zarakolu gibi bağımsız yayıncılardan bahsetmiyorum bile. Tüm ülkeler Sayın Başbakan, benim Amerika Birleşik Devletlerim de dahil olmak üzere, sizin Türkiye’niz de dahil olmak üzere, kusurlu ve sayısız sorunlarla kuşatılmış ve kesin olarak inanıyorum ki, ülkelerimizdeki, her ülkedeki koşulların iyileştirilmesi için, Sansür veya hapis tehdidi olmaksızın konuşma ve yayınlama özgürlüğü tüm erkekler ve kadınlar için kutsal bir haktır.”

“Cahil Adam” Hikâyesi

Gündüz Vassaf’ın Paul Auster’a ilişkin eleştirilerinden habersiz değilim. Hak verdiğim, itiraz ettiğim yanlar var bu eleştiride…

Ayrıca Paul Auster, kendini “Demokrat Parti’nin çok solunda” olarak gören, ancak sosyalist bir adayın kazanabileceğinden şüphe duyduğu için Demokratlar’a oy veren biri.

Sonra Eylül 2009’da, 1977’de 13 yaşındaki bir kıza uyuşturucu vermek ve tecavüz etmekle ilgili olarak İsviçre’de tutuklandıktan sonra serbest bırakılması çağrısında bulunan Roman Polanski’yi destekleyen bir dilekçe imzaladı.

Ama… Evet, ama…

Bir yazarı, eserlerinden uzaklaşarak, orada burada verdiği pozlar, şuna buna verdiği röportajlar, yedikleri ve içtikleriyle değerlendirmek pek doğru olmaz. Yerden göğe hak versek de söylediklerine… Çünkü eserlerinden ötürü hak etmiştir yazarlık unvanını. Başka bir yere bakmamak gerek.

Lakin tutamadım kendimi ve Paul Auster denince aklıma bu “cahil adam” hikâyesi geldi; özür dilerim.

Ve meramıma geçeyim: Paul Auster, çok çeşitli türlerde yazdı. Şiir, çeviri, roman, deneme, eleştiri, otobiyografi, senaryo, hakkında konuşmayı reddettiği tek perdelik oyun vs. Takma adla (mesela Paul Benjamin mahlasıyla) yazdıklarını ise saymıyoruz bile…

Yazmaya 12 yaşında başlayan; Columbia Üniversitesi’nde Fransız, İngiliz ve İtalyan edebiyatı okuyan; 1971-75 arasında Fransa’da oturan; 1979’da babasının ölümünden sonra, onu konu aldığı yaşamöyküsel romanı Yalnızlığın Keşfi’ni yazan birinden söz ediyoruz. Adeta yazmak için yaratılmış birinden…

Amerikalı yazar Paul Auster (FOTOĞRAF: JEFF PACHOUD / AFP)

Joseph Mallia, BOMB Magazine için yaptığı söyleşide, yazarın The Art of Hunger adlı deneme kitabındaki Samuel Beckett ile ilgili bir bölümden alıntı yaparak, bu çokluğu soruyor:

“70’lerden itibaren tüm erken dönem çalışmalarınız şiir. Türlerdeki değişime ne sebep oldu, sizi düzyazı yazmaya iten neydi?”

Paul Auster samimice karşılık veriyor:

“Çok küçük yaşlardan itibaren roman yazmak tutkumdu. Üniversitede öğrenciyken, aslında şiirden çok düzyazı yazmak için çok daha fazla zaman harcadım. Ama üstlendiğim projeler ve fikirler benim için çok büyüktü, çok hırslıydı ve onları asla kavrayamadım. Daha küçük bir forma odaklanarak daha fazla ilerleme kaydedebileceğimi hissettim. Yıllar geçti ve şiir yazmak öyle bir saplantı haline geldi ki, başka bir şey düşünmeyi bıraktım. Tamamlamam genellikle aylarımı alan çok kısa, kompakt lirik şiirler yazdım. Özellikle başlangıçta çok yoğunlardı – yumruk gibi kendi üzerlerine sarıldılar – ama yıllar geçtikçe yavaş yavaş açılmaya başladılar, ta ki sonunda anlatı yönünde ilerlediklerini hissedene kadar. Kendimi şiire ara vermiş biri olarak görmüyorum. Tüm çalışmalarım bir parçadan oluşuyor ve düzyazıya geçiş, yavaş ve doğal bir evrimin son adımıydı.”

Okuru Edebiyatın Henüz Ölmediğine İnandıran…

Bizde de öyledir ya; birinin tek başına var olabileceği pek akla yatkın gelmez. Birinden el almalı, birilerinden beslenmeli (!) falan…

Bir de iyimserler vardır; sevdikleri kişinin kimleri sevdiğini bilmek isterler.

Joseph Mallia, bu hissiyattan hareketle belki de soruyor:

“Daha genç bir yazar olarak, ilgilendiğiniz modern yazarlar kimlerdi?”

Paul Auster da tüm merakı giderecek bir yanıt veriyor:

“Düzyazı yazarlarından, tartışmasız Kafka ve Beckett. İkisinin de üzerimde muazzam bir etkisi var. Hele Beckett’in etkisi o kadar güçlüydü ki, onun ötesine geçemeyeceğimi göremiyordum. Şairler arasında çağdaş Fransız şiiri ve Amerikan Objektivistleri, özellikle de yakın arkadaşım olan George Oppen beni çok cezbetti. Ve Alman şair Paul Celan, bence herhangi bir dilde en iyi savaş sonrası şairdir. Eski yazarlar arasında Hölderlin ve Leopardi, Montaigne’in denemeleri ve benim için büyük bir kaynak olarak kalan Cervantes’in Don Kişot’u var.”

Paul Auster kızı Sophie (Ortada) and İsviçreli oyuncu Irene Jacob ile (Fotoğraf: RAFA RIVAS / AFP)

Bu, kişileri nereye götürür, inanın kestirmek güç… Oysa ne kültürel ne de tarihsel miras yazma melekesi kazandırır yazma heveslilerine. Üzerinden gönlünüzce sıçrayabileceğiniz bir tramplen yoksa, ne yaparsanız yapınız beyhude… Kaldı ki, doğuştan bu donanımla gelseniz de dünyaya, uygun işletim sistemi olmadan bir yere varmak hayal…

Sanırım üniversitedeydim – iki yahut üç… New York Üçlemesi‘nin Almanca baskısını edinmiştim. Münih’te, Berg am Laim Kütüphanesi’nde…

Üçleme, bir harmandı: Kara film heyecanı, varoluşçuluk,  hem sert hem de derin…

Ama itiraf edeyim ki, yalnızca güzeldi.

Ta ki Son Şeyler Ülkesinde’yi okuyana kadar Auster, iyi bir yazar olarak kaldı. Lakin bu kitabın kurgusu, üslubun olgunluğu beni büyüledi. Edebiyatın hâlâ yazılmakta olduğuna inandım sayesinde.

Şimdi ve Burada

Bunca sevilen ve bunca eleştirilen kaç yazar vardır dünyada?

Yaşadığı ve dilini kullandığı ülke dışında en çok Fransa ve Türkiye’de okunmasının kaale alınır bir yanı var mı?

Peki, yazmanın ne menem şey olduğunu bilen yazarların yüklenmesine ne demeli?

Hatırlayalım lütfen; James Wood, Auster’ın 2009 tarihli romanı Görünmez‘i alaycı bir tonda eleştirir. “Bu bir Auster romanı olduğu için, kazalar gökten düşen otomobiller gibi anlatıyı ziyaret ediyor.”

Yetmiyor, devam ediyor: “Auster’ın kurgusunda hayran olunacak şeyler olsa da, düzyazı asla onlardan biri değil.”

Tam da burada belki de J.M. Coetzee’ye değinmek gerek. 2013 yılında Auster ile Coetzee, yazışmalarının bir koleksiyonu yayınlandı: Şimdi ve Burada – Mektuplar 2008–2011.

Auster, Coetzee’ye şöyle yazıyor:

“İşime, hayatıma ve onun için temsil ettiğim her şeye yönelik Woodvari saldırı hakkında Siri’ye e-posta ile gönderdiğiniz nazik sözler için teşekkür ederim. Okumadım. İyi ya da kötü olsun, kitaplarımla ilgili tüm eleştirileri okumayı bıraktım, ancak bir yabancı tarafından soyulmuş gibi hissetmeme neden olacak kadar başkalarından yazdıklarını duydum.”

Biraz ben var burada. Belki birazdan da fazla… Varlar arasına, haddim olmadan ‘Nobel’ kokusu taşıyan hırsı da eklemek isterim müsaadenizle. Ama ayıplamam… Yazarların ‘normal’ olduğunu düşünmem zira.

Kaldı ki Paul Auster, kendi itiraz etse de, romantik ve bohem bir figür…

İlk karısı Lydia Davis ile bir Fransız villasında el ele yaşıyor mesela… Öyle ya da böyle edebi çeviriden geçimini sağlıyor.

Coğrafya kaderdir, çok yalanmış bir şeker. Buna sığınmak istemem. Ancak çeviriyle geçimini sağlayan kaç çevirmen tanıyorsunuz, söyler misiniz?

Paul Auster (Fotoğraf: Michal CIZEK / AFP)

Hayatı akılalmaz tesadüfler ve çatallanan entrikalarla geçiyor.

Bir küçük örnek: Paul Auster’ın ilk karsından olma 44 yaşındaki oğlu Daniel, 10 aylık kız bebeği Ruby’nin ölümüne sebep olduğu gerekçesiyle tutuklanıyor. Ruby’nin otopsisinde yüksek dozda uyuşturucu bulunuyor.

Bunun adı ne? Trajedi mi? Kara yazı mı? Dekadans mı?

Acele etmeyin yanıt için…

Etmeyin, çünkü bir adım ötesi sizi daha da zora sokacak: 10 aylık kızının ölümüne neden olan Daniel, yüksek dozda uyuşturucudan öldü.

Bir başka örnek: Paul Auster, 14 yaşında bir yaz kampında yürüyüş yaparken, birkaç santim ötesindeki çocuğa yıldırım çarptığını ve anında öldüğünü gördü. Bu olay onu çok etkiledi ve bir söyleşide “her gün” o günü düşündüğünü söyledi.

Paul Auster’ın eserleri, felsefi ve varoluşsal kaygıları nedeniyle eleştirmenleri meşgul eder. Karakterleri sürekli olarak kimliklerini, yaşamdaki anlamlarını ve bu mekânsal gerçeklikte bir yer ararlar. Bazen, çabalarında sefil bir şekilde başarısız olurlar ve umutsuzluğa o kadar kapılırlar ki, yok olma noktasına gelirler. Ancak hayatta kalma dürtüsünü asla kaybetmezler.

Ama işte, bazen siz pes etmeseniz de hayat oyunbozanlık yapabiliyor.

Başarısızlık ve hiçlik duygusu mola istiyor şimdilik.

Sen gittin ve hayat artık sözlere kilitlendi.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com