Leonardo DiCaprio: Yeniden izlediğim tek filmim ‘The Aviator’

Oscar’lı oyucu Leonardo DiCaprio, kariyerindeki filmler arasında yalnızca bir tanesini tekrar izlemeye istekli olduğunu söyledi: ‘The Aviator’.

  • ü
  • 14 Ağustos 2025
  • ü
  • Kültür

Kimi oyuncular, başarılarının ardında kalan işlerini bir kenara bırakmayı tercih eder; Leonardo DiCaprio ise yalnızca bir istisnası olduğunu açıkça belirtiyor. Yıldız oyuncu, kariyerindeki üç düzine film arasında sadece bir tanesini defalarca izlediğini, o filmin de The Aviator olduğunu dile getirdi.

Entertainment Weekly tarafından aktarıldığına göre, DiCaprio, Paul Thomas Anderson’ın yönettiği One Battle After Another röportajında “Kendi filmlerimi nadiren izlerim. Ama dürüst olayım, en çok izlediğim film The Aviator” dedi. Bu tercihini, filmle olan duygusal bağlılığına ve Martin Scorsese ile çalışmasının ona kattığı derin sorumluluk hissine bağladı.

DiCaprio, The Aviator’ı “Büyümekte olan bir aktör olarak, prodüksiyonun bir parçası gibi hissettiğim ilk film” olarak tanımlıyor. Filmde Howard Hughes karakteriyle hem yaratıcı sürece olan katkısını hem de kişisel bir halkayla bağını hissediyor. 2004 yapımı film, hem eleştirel övgü topladı hem de oyuncunun performansıyla Oscar ve Altın Küre adaylıkları kazandı.

Martin Scorsese – Leonardo DiCaprio: Modern Sinemanın Yaratıcı Ortaklığı

Hollywood’un en verimli yönetmen–oyuncu birlikteliklerinden biri, 2000’lerin başında Gangs of New York ile başladı. Martin Scorsese, Robert De Niro ile 1970’ler ve 80’lerde kurduğu sinema dostluğunu, yeni nesilde DiCaprio ile yeniden inşa etti. O tarihten bu yana The Aviator (2004), The Departed (2006), Shutter Island (2010), The Wolf of Wall Street (2013) ve Killers of the Flower Moon (2023) gibi filmlerle hem gişe başarısı hem de ödül sezonlarında yankı uyandırdılar.

Oyucu Leonardo DiCaprio (solda )ve Amerikalı usta yönetmen Martin Scorsese 76. Cannes Film Festivalinde… (Fotoğraf: by CHRISTOPHE SIMON / AFP)

Bu ortaklık, yalnızca kamera önünde ve arkasında değil, yaratıcı vizyon düzeyinde de güçlü bir bağa dayanıyor. Scorsese, DiCaprio’yu “rolüne ruh katan, araştırmaya ve risk almaya istekli bir oyuncu” olarak tanımlarken; DiCaprio da Scorsese’yi “hikâye anlatımında çıtayı sürekli yükselten, oyuncuyu en iyisine zorlayan bir usta” olarak görüyor.


Bu haberler de ilginizi çekebilir:

 

Her iki isim de farklı dönemlerin ve türlerin hikâyelerine cesurca yaklaşmalarıyla tanınıyor. Biyografiden kara mizaha, psikolojik gerilimden destansı suç anlatılarına uzanan bu işbirliği, çağdaş sinemanın en etkileyici filmografilerinden birini oluşturdu. Scorsese–DiCaprio ortaklığı, sinema tarihine yalnızca filmlerle değil, “usta–çırak” ilişkisinden beslenen bir yaratıcı dostluk örneği olarak da geçti.

Scorsese – DiCaprio el ele – Rekorlar ve ödüller üst üste

İkili ilk kez Gangs of New York (2002) ile kamera arkasında buluştu. Film, dünya çapında yaklaşık $194 milyon hasılat elde ederken, 10 Oscar adaylığı kazandı ama ödül sahibi olamadı — bu da ortaklığın ta ilk projeden itibaren başarıyı hedeflediğini kanıtlar nitelikte.

Ardından gelen The Aviator (2004), bu sinerjinin zirve örneklerinden biri oldu. Film $110 milyon bütçeyle çekildi ve dünya genelinde $214 milyon gişe elde etti — neredeyse bütçesini iki katladı. Ayrıca 11 Oscar adaylığından 5’ini ödülle taçlandırarak, Scorsese–DiCaprio ortaklığının sanatsal başarısını da belgeledi.

Bu veriler, ortaklığın hem ticari hem de eleştirel denklemde güçlü bir denge kurduğunu gösteriyor. Scorsese, DiCaprio’yu yeteneğini en dorukta şekillendiren oyuncu olarak tanımlarken; DiCaprio, Scorsese’den “farklı hikâyeleri cesurca sahneye taşıma yükünü taşıyan bir sinema ustası” olarak söz ediyor. Aralarında şekillenen bu karşılıklı motivasyon ve güven, karşılığını hem sinemasal derinlikte hem de izleyiciye dokunan anlatımlarda buluyor.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER