Her yeni sahiden iyi midir?

Dünyanın parasını yığsanız önlerine, koleksiyon yapanlar üretim maliyeti belki de beş lirayı bulmayan kaseti vermezler size… Çünkü onun için kaset, yalnızca kaset değildir. Evet, ne demiştim: Her yeni iyi midir? Sanırım bu kaset için söz konusu değil!

Her yeni sahiden iyi midir?

Pek çok şeyde iyidir belki, ama bazı şeylerde değil.

Biraz açayım: Bir araba almışsınız; yeni bir model… Her şeyi gıcır gıcır… Fena halde teknolojik… Lakin gaz yemiyor. Performans günden günde düşüyor. İlk gittiği ustaya da âşık olduğundan iki ayda, üç ayda bir bahane yaratıp bozuluyor.

Var mı böyle bir araba, dediğinizi duyar gibiyim. Var efendim, var! Ben tecrübe ettim. Marka ve model vermiyorum, malum nedenlerle, ama var. Hatta sonrasında bu model geliştirildi. Onda da umulan gerçekleşmeyince üretimi durduruldu. Olan yeni heveslisi bizlere oldu.

Lakin biz kendi ovamızda oyalanıp, sözü müziğe getirelim: Son yıllarda analog kaydın değeri arttı; farkında mısınız?

Gerçi ülkemizde plak basan fabrika kalmadığından, telif hakkını ödünç (!) alan yahut hâlâ ayakta kalmayı başarmış cengâver yapımcı, master’ları gönderiyor İspanya’ya. Giriyor sıraya. O firmanın logosuyla çıkıyor arzu edilen adette plak…

Aynı süreçten geçen plak Almanya’da 20 Euro iken, oluyor bizde 120 Euro. Üstelik limitli baskı olduğu için bulmak zor. Bulunca, aldınız aldınız; alamadıysanız bugün 120 olan 6 ay sonra 150 oluyor, yıl sonunda 200…

Böylesi bir durumda eleştiri kılıçları çekiliyor: YouTube var, Spotify var, Fizy var, Deezer var; istediğin şarkıyı, istediğin şarkıcıdan, istediğin yerde dinle.

Kulağa hoş geliyor. Ama bazılarımızı ikna etmesi zor bu eleştirinin…

Çünkü en başta sahiplik hissi atlanmış oluyor. İkincisi; bir parçayı plaktan dinlemek ile böylesi platformlardaki dijital kayıtları dinlemek aynı ‘şey’ değil.

Plakla ilgili düşüncelerimi bir başka yazıya havale edip, biraz kaset hakkında yenilir yutulur birkaç laf etmek istiyorum.

Kasetin mucidi: Lou Ottens

Bildiğimiz anlamda teyp ve kaseti icat eden firma, merkezi Hollanda’da bulunan, 60’tan fazla ülkede faaliyet gösteren, dünyadaki en büyük elektronik şirketlerinden biri: Philips.

İlk kompakt kaset bir Philips çalışanı olan Lou Ottens tarafından geliştiriliyor. Boyutları ortalama olmasına karşın daha iyi ses kalitesi ve anında kayıt gibi özellikleri nedeniyle zaman zaman “kompakt kaset” olarak anılıyor, sonra yalnız “kaset” deniyor.

Lou Ottens, icadını 1962 yılında yapıyor, Elindeki ilk kaseti, “Sigara paketinden daha küçük!” sloganıyla bir elektronik fuarda görücüye çıkarıyor. 1963 yılında Avrupa’ya, 1964 yılında da Amerika’ya sunuyor. Philips şirketinin bu teknolojiyi ücretsiz olarak diğer şirketlere de lisanslaması sonucu kaset, standart bir format haline geliyor.

İlk ev tipi teypler, ses kaydediciler ilk kez burada piyasaya sürülüyor. 1970’li yıllarda otomobiller için teypler üretilince, yükselişi başlıyor.

Ottens, Philips ücretsiz patentini kullanarak standart bir kaset boyutunu küresel çapta dağıtmak için Sony ile bir anlaşma yapıyor. Sony’nin 1979 yılında çıkardığı WalkMan ile kaset zirveye ulaşıyor.

 Kaset teknolojiye meydan okuyor!

Hayat, hızla akıp giderken, ona eşlik edemeyen her şey “çöp”e gidiyor ne yazık ki… Kasette de yaşandığı gibi… Kaseti zirveden indiren CD oluyor. CD ise MTV, Dream, Kral gibi müzik kanallarıyla YouTube ve Mp3’e yeniliyor. Video klip furyasıyla altın dönemini yaşayan müzik kanalları da bir süre sonra bir bir kapanıyor. Ve kriz yeni albümleri frenliyor. Müzik pazarını yüzde 25 daraltıyor. En can alıcı düşüş 13-17 yaş arasındaki gençlerin CD alımında yaşanıyor. Turkcell, Türk Telekom, Vodafone ve Power Club’la yapılan uygulamalar sektöre taze kan getirse de, dinleyici, Spotify, Deezer, Fizy ve Muud gibi platformlarda karar kılıyor bir süredir. Yılda ortalama 40-50 milyon bandrol alınan sektörde işler pek yolunda değil gibi…

İşte tam da bu esnada kaset küllerinden doğuyor. Üretimi yapılmadığı halde, dolaşımda yahut arşiv dolaplarındaki kasetler günden güne önem ve değer kazanıyor. Beş on yıl öncesinde eski nesil için salt bir anı, yeni nesil için ise tarihin tozlu sayfalarında kalmış eski bir teknolojiyken, kıymete biniyor.

Kâğıt baskı, cam baskı… Nedir farkı?

Peki, kaset kaset diyoruz da her kaset bir mi? Bunun “cam baskı” olanı, “kâğıt baskı” olanı var. Almanya baskısı var. 60’lığı, 90’lığı var. Vidalısı vidasızı var. “Dolum” olanı var. İyi de, aralarındaki fark ne?

Özetle söyleyeyim: İlk kasetler, kemik kasa denilen plastikten üretiliyor, şarkıcının ve albümün adı, firma logosu kâğıt etikete yazılıyor ve bu etiket kasete yapıştırıyordu. Böylesi kasetlere “kağıt baskı” deniyor. Uzun süre bu kasetler piyasada egemen oluyor. Sonra onları şeffaf mika üzerine serigraf baskılı kasetler takip ediyor. Şeffaf olmalarından dolayı bu kasetlere de “cam baskı” deniyor.

Lisansını GEMA’dan alan yahut Almanya başta olmak üzere Avrupa’da pazarlanmak üzere üretilen kasetlere de “Alman baskı” adı veriliyor. Bu kasetleri üreten öncü firmalar ise şunlar: Minareci, Türküola, Uzelli, Alparslan ve Destan…

60 ve 90, kasetin çalma uzunluğudur. Başlarda 60 dakikalık kasetler kullanılırdı albümlerde… Her yüzünde yaklaşık 6 ile 8 arasında şarkı yer alırdı. Sonra bu 45 dakikalık kasetlere indirgendi. Yani toplamda 8 ile 10 şarkının sığdığı kasetlere…

90 dakikalık kasetler, genelde “dolum”da kullanılırdı. Kişi, elinde bir listeyle, bir kasetçiye gider, istediği şarkıyı istediği sırayla kaydettirirdi. Böylelikle en sevdiği şarkılar tek bir kasette toplanırdı. Cebinden fazla para çıkmazdı.

Telif Hakları ve Bandrol Yasası

Günümüz trendlerinden biri artık kaset… Ve ciddi, hayli fazla koleksiyonerleri var. Büyük çoğunluğu belli bir sanatçının kasetlerini biriktiriyor. Zira hayrandır ona… Bu kitle, o sanatçıya dair ne varsa (LP, 45’lik, CD, DVD, VCD, VHS, Beta, kartpostal, afiş, lobi kartı vs.) topluyor. İkinci kitle, sanatçıların CD yahut plak formatında çıkmayan, ulaşılmayan albümlerin peşine düşüyor. Üçüncü bir kitle de, kâh kapağını beğendiği, kâh taşıdığı nostaljik değeri, bazen de o dönemin müziklerini, ses kalitesini beğendiği için arşiv yapıyor.

Şunu söylemek gerek: Kasetlerin basıldığı tarihlere göre ses, görüntü ve korunma bağlamında bazı farklılıklar görülür. Analog kayıt ile dijital kayıt arasındaki fark gibi… Kemik (sert plastik) kasetin mika (orta sertlikteki plastik) kaset arasındaki fark gibi… Vidalı ve vidasız kaset arasındaki fark gibi…

Cam baskı kasetler kâğıt baskı kasetlere nazaran daha ucuzdur. Daha kolay bulunurlar. Basıldıkları yıla göre ses kalitesinde farklılık görülür.

Şunu da ekleyelim: Bazı kâğıt baskı kasetler, bazı kâğıt baskılı kasetlerden daha çok tercih edilir. Burada belirleyici öğelerden biri bandrol… Telif haklarını düzenlemek amacıyla 1985 yılında çıkan bir yasayla, basılan her kasetin üzerinde bir bandrol olması şart k99oşuluyor. Ve 1986 yılında ilk beyaz bandrollü kasetler piyasaya çıkıyor. Onu sarı bandrollüler takip ediyor.

Yedek şarkılara rağbet

Elbette her kâğıt baskı kaset, cam baskıdan daha değerlidir demek doğru değil. Öte yandan bazı cam baskı kasetler sınırlı sayıda basıldıkları için kâğıt baskı kasetlerden kat be kat değerli olabiliyor.

Kasetlerde rağbet genellikle Alman baskı denilen türe yöneliktir. Yurtdışında basılan ve farklı yollarla Türkiye’ye getirilen kasetlere yani… Bu kasetlerin fiyatları çok yüksektir. Kur belirleyici bir faktörse de, asıl sebep, ses kalitesi ve uzun ömrüdür. Bir de bu kasetlerde, Türkiye’deki albümlerde olmayan, “yedek” şarkılar da bulunur.

Nedir “yedek” şarkı, hemen söyleyeyim: Bir sanatçı, bir albüm için kayda girdiğinde, albüme alınan parça kadar kayıt yapılır. Yani 12 şarkılık bir albüm için bazen 20-24 parça kaydedilir. İşte albümde kullanılmayan bu parçalara “yedek” denir. O yedekler, Alman baskılarda, ya “karma” kasetlerde ya da yanına eskilerden birkaç parça eklenerek “yeni” oluşturulan kasetlerde kullanılır.

Bazı sanatçılar, bazı özelliklerinden ötürü, herkesten öne çıkar. Burada sesi, yorum gücü, karizması ve adını koymakta zorlandığımız nice şey rol oynayabilir. Bu kişiler, sektörün lokomotifi gibidir. Kimler mi onlar? Tahmin edebileceğiniz gibi Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay, Erkin Koray, Barış Manço, Ahmet Kaya, Neşet Ertaş ve İbrahim Tatlıses… Muhakkak fark etmişsinizdir, en çok arabesk sanatçıları iltifat görür. Arşivciler arasında Müslüm Gürses’in yeri başkadır. O “baba”dır çünkü…

 Günümüzde detoneler bile sanatçı

Şunu kabul etmek gerek ki, Çekirdek Sanatevi’nden çıkan kasetlerin özel bir yeri var. Bu kasetlerin kapaklarında basit, çocuksu çizimler bulunur. Albüm adı, sanatçı adı el yazısıyladır. Onları değerli kılan bu “tasarım” değildir hiç kuşkusuz. O stüdyonun ürettiği kasetlerde müziği bugün bulmak zordur. Nadir oluşları da değerlerini artırıyor doğal olarak…

Bu arada belli bir sanatçıyla hiçbir ilgisi olmayan ve sırf kasetler piyasada zor bulunduğu için toplayanları da unutmayalım. Bu gibi arşivciler, kasetin parasal değeriyle ilgilenirler sadece…

Her ne sebepten olursa olsun, görünen o ki, bugünün sanatçıları bir dönemin sanatçıları kadar iltifat görmüyor. Sebeplerden biri şu olabilir: O dönem, birinin albüm yapabilmesi için sahiden benzersiz bir yoruma ve güçlü bir sese sahip olması gerekiyordu. Oysa bugün parasını veren albümünü çıkarıyor. Sebeplerden bir diğeri de şu olabilir: O dönemin güfteleri de, besteleri de, kıyas kabul edilmeyecek kadar etkileyici… Daha lirik, daha derin anlamlı… Hem kulağa hem yüreğe sesleniyor. Bugün ise her yazılana güfte, her yan yana gelen notaya da beste deniyor adeta… Yüksek teknoloji sayesinde detoneler, bet sesliler bile sanatçı…

Belki de bu nedenlerden dolayı son zamanlarda çıkan eserlerin koleksiyonunu yapan pek bulunmuyor. İlgilenenler de farklı dijital platformlardan dinleyip albüm alma zahmetine girmiyor.

Son olarak şunu belirtmekte fayda var: Müzik çok özel bir sanat dalı… Kaset koleksiyonu yapanlar için ise anlamı sanılandan da fazla… Dünyanın parasını yığsanız önlerine, üretim maliyeti belki de beş lirayı bulmayan kaseti vermezler size… Çünkü onun için kaset, yalnızca kaset değildir.

Ne demiştim: Her yeni iyi midir?

Sanırım bu kaset için söz konusu değil!

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com