İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen İstanbul Film Festivali ve Kariyo Ababay Vakfı (KAV) tarafından desteklenen Başka Sinema, Türk sinemasının uluslararası alandaki görünürlüğünü artırmak amacıyla ‘İstanbul Film Festival x Başka Sinema Goes to Cannes’ başlıklı yeni bir iş birliğine imza atıyor. Bu girişim, Cannes Film Festivali kapsamında gerçekleştirilen Marché du Film’de, Türkiye’den post-prodüksiyon aşamasındaki yılın en dikkat çeken projelerine uluslararası tanıtım ve iş birliği fırsatları sunacak.
Cannes Film Festivali, Marché du Film tarafından, dünyada bölgesel temsiliyeti olan beş film festivalinin davet edildiği ‘Goes to Cannes’ bölümünde, Türkiye’nin ana veya ortak yapımcı olduğu filmler, İstanbul Film Festivali ve Başka Sinema programıyla bu yıl ilk kez yer alacak. Programda, İstanbul Film Festivali’nin 20. yılını kutlayan endüstri platformu ‘Köprüde Buluşmalar’ ile bağımsız filmleri seyirciyle buluşturan Başka Sinema’nın seçtiği, daha önce hiçbir uluslararası platformda endüstri profesyonelleriyle buluşmamış beş proje yer alıyor. Bu iş birliği kapsamındaki projeler, filmlerinden seçilmiş kesitleri uluslararası sektör profesyonellerine sunma fırsatını yakalayacak; satış şirketleri, festival programcıları ve dağıtımcılarla birebir görüşmeler gerçekleştirecek ve uluslararası iş birlikleri geliştirme imkânı bulacak.
Ziya Demirel’in yönetmenliğini üstlendiği komedi türündeki yapımda, Saadet’in çok sayıda diploması olan bir doktorla internet üzerinden yaşadığı ve bir tişörte sarılı 20 bin avroyu kaybetmesiyle sonuçlanan ilişkisi, birbiriyle ilişkili karakterlerin mozaiğini ortaya çıkarıyor.
Bir yüzleşme hikâyesi olan ‘Lo-Fi’, otuzlu yaşlarının başındaki Emre’nin bir taşınma gününü eski sevgilisi Defne’nin anısıyla geçirmesini konu ediniyor. İlişkilerinin acı tatlı anılarının izlerini keşfederek evine veda eden Emre, sonunda kendisiyle ve ayrıldıklarından beri yüzleşmeye cesaret edemediği gerçek Defne’yle yüzleşiyor. Filmin yönetmenliğini Alican Durbaş üstleniyor.
Nuri Cihan Özdoğan’ın yönettiği yapımda, zayıf bir genç olan İsmet ve çocukluk arkadaşı Dogo, yasadışı atık ticareti yoluyla bir çöp imparatorluğu kurmayı hayal ediyor. Çöpleri gömmek için toprağın derinliklerine doğru kazarken, sadece atıkların değil, aynı zamanda ruhlarının ve dostluklarının da çürümesine tanık oluyorlar.
İstanbul’un hızla soylulaştırılmasını sağlayan bir emlak geliştiricisi olan Sevda, eski bir Osmanlı mezarlığının bekçisini evden çıkarmaya hazırlanır ancak bu durum geçmişi yeniden yüzeye çıkarır. Sevda’yı hikayesiyle ve şehriyle yeni bir bakış açısıyla yüzleşmeye zorlar. Yapımın yönetmen koltuğunda Ufuk Emiroğlu oturuyor.
Başka Sinema ile ‘Goes to Cannes’ da yer alacak yapımlardan biri de yönetmenliğini Ali Özel’in üstlendiği ‘Beklenti’ oldu. ‘Bozkır’ ile 2019’da 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne 10 ödülle damga vuran Ali Özel’in yeni filmi ‘Beklenti’ de film tanıtımında yer alan ifadelerle dikkat çekti: “Tek bir olay etrafında yayılan söylentiler ve önyargılar, gerçekleri gizleyen bir perdeye dönüşür. Beklentiler aslında gerçeği manipüle eden perdelerdir, yoksa gerçek daha yakın bir yerde, kimsenin bakmaya cesaret edemediği bir yerde mi saklanmaktadır?” Yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi Bozkır ise sadece taşra ile modernin ya da eski ile yeninin değil; aynı zamanda geçmişe bakanla geleceğe bakanın çatışmasını da anlatan bir baba-oğul öyküsünü anlatıyordu.