Cafer Penahi’nin ‘It Was Just an Accident’ filmi VOD’da yayımlandı

2025 Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülünü kazanan İranlı yönetmen Cafer Penahi'nin son filmi "It Was Just an Accident", şimdi VOD platformlarında izleyiciyle buluşuyor. Film, travma, adalet ve merhamet temalarını trajikomik bir dille işlerken eleştirmenlerden olumlu tepkiler aldı.

  • ü
  • 22 Aralık 2025
  • ü
  • Kültür

Cafer Penahi, 'Yek tasadef sadeh' (It Was Just an Accident, 2025)

İranlı sinemacı Cafer Penahi’nin yönettiği It Was Just an Accident (Yek tasadef sadeh) adlı film, çevrimiçi VOD (Video on Demand) platformlarında gösterime girdi. Penahi’nin Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye (Palme d’Or) ödülü kazanan bu dramatik gerilim filmi, baskıcı siyasal ortamlarda sanat üretmenin zorluklarını ve insanın iç dünyasındaki ikilemleri yansıtıyor.

Decider‘de yer alan habere göre; film, eski siyasi bir mahkûmun gece yolculuğu sırasında karşılaştığı adamın, geçmişte kendisine işkence yapan gardiyan olduğunu düşündüğü hikâyesini konu alıyor. Yönetmen Penahi, filmde travma, adalet arayışı ve merhametin sınırlarını sorgulayan bir anlatı sunarken, dramatik tonlara zaman zaman karanlık mizah dokunuşları da ekliyor.

Fransa’nın Oscar adayı da olan film It Was Just an Accident, aynı zamanda Penahi’nin sansür ve yasaklara rağmen çektiği eserler dizisinin son halkası olarak değerlendiriliyor. Yönetmen, uzun süre İran’da film yapma yasağına rağmen çalışmalarını sürdürmüş ve Cannes’da en üst ödülü alarak uluslararası arenada büyük dikkat çekmişti.


Bu haberler de ilginizi çekebilir:

 

Eleştirmenler filmi “sarsıcı bir dramatik deneyim” ve “moral belirsizlikle yüzleşen cesur bir sinema eseri” olarak tanımlıyor. Ayrıca filmin Cannes’da gösterildikten sonra Oscarların Uluslararası Film kategorisinde adaylık için güçlü bir aday olabileceği konuşuluyor.

İran’ın Muhalif Yönetmenleri

İran sineması, sadece ülke içindeki politik ve sosyal gerçeklikleri değil, bu gerçekliklere karşı duruşlarıyla da dünya sinemasında önemli bir yer tutuyor. Özellikle 1990’lardan itibaren İran sineması uluslararası festivallerde güçlü bir ses haline gelirken, bazı yönetmenler sansürle ve devlet baskısıyla mücadele etmek zorunda kaldı.

Muhalif yönetmenler, baskıcı rejimlerin yarattığı kısıtlamalara rağmen yaratıcı anlatım biçimleri geliştirerek hem yerel izleyiciyle hem de küresel sinema dünyasıyla bağ kurdu. Bu sinemacılar genellikle iktidar politikalarını, toplumsal tabuları ve bireysel özgürlük mücadelelerini filmlerine yansıttı.

Cafer Penahi, İran’da film yapma yasağına rağmen uluslararası arenada tanınan en önemli muhalif yönetmenlerden biri oldu. Sansüre rağmen çektiği eserlerle otoriter yapının sınırlarını sorgulayan Penahi, Cannes, Berlin gibi festivallerde ödüller kazanarak adını dünya sinema tarihine yazdırdı.

Benzer şekilde Mohsen Makhmalbaf ve Abbas Kiarostami gibi isimler de İran sinemasının evrensel düzeyde sesini duyurmasında etkili oldu. Bu yönetmenler, iktidar baskısı altında üretim yaparken estetik cesaretleriyle sinema dilini yeniden tanımladılar ve İran’ı yalnızca siyasi bir coğrafya olarak değil, güçlü hikâyelerin kaynağı olarak dünya sinemasına tanıttılar.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER