İki yıl önce meydana gelen depremlerde yaşamını yitirenler unutulmadı.(Fotoğraf: Kazım Kızıl - X)
Türkiye, 6 Şubat 2023’te meydana gelen ve 11 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerde yaşamını yitirenler unutulmadı. Başta Kahramanmaraş, Adıyaman, Hatay’ın Antakya ve İskenderun ilçeleri olmak üzere bir araya gelen vatandaşlar, depremde yaşamını yitiren yakınlarını, komşularını andı ve depremin ardından yaşadıkları zorluklara dikkat çekti.
Vefat edenlerin fotoğraflarının sergilendiği etkinlikte, depremi simgeleyen görüntüler gösterildi. Ebrar Sitesi’nde 12 bloğun yıkılması sonucu meydana gelen felaketin ardından, yeni inşa edilen konutların önüne gelen aileler ateşin etrafında nöbet tutarak anma gerçekleştirdi.
Depremde hayatını kaybedenlerin yakınları, Kapıçam Şehir Mezarlığı’na giderek kabirleri ziyaret etti.
Hatay’da, 6 Şubat 2023’teki depremlerde hayatını kaybedenler için anma etkinliği düzenlendi. Etkinlik, Vali Ürgen Parkı’nda toplandıktan sonra “Sessiz Yürüyüş” adı altında, Atatürk Caddesi’nden Cumhuriyet Meydanı’na kadar devam etti.
İlk depremin olduğu saat 04:17’de, yaşamını yitirenler için 65 saniye saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. Bu sırada birçok vatandaşın gözyaşlarını tutamadığı görüldü. Hatay’da hayatını kaybedenler için yapılan yürüyüşe kentin değişik noktalarından katılmak isteyen bazı Hataylıların polis barikatlarıyla engellendiği de görüldü.
Gaziantep’te, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 tarihli depremlerde hayatını kaybedenler için anma etkinliği düzenlendi. Gaziantep Valiliği tarafından, Şehitkamil ilçesindeki Ayşe Mehmet Polat Sitesi’nde, 6 Şubat 2023’teki depremde 6 bloktan 4’ü yıkılmış ve 134 kişi hayatını kaybetmişti.
Bu alanda yapılan anma programında, taziye evinde toplanan Gaziantep Valisi Kemal Çeber, CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, milletvekilleri ve depremde yakınlarını kaybeden vatandaşlar enkaz bölgesine yürüdü.
“Sesiz yürüyüş” olarak yapılan yürüyüşün ardından, katılımcılar ve protokol üyeleri saygı duruşunda bulundu. Program, duaların okunmasıyla tamamlandı. Bazı vatandaşlar enkaz alanına geldiğinde gözyaşlarını tutamadı.
6 Şubat depremlerinin ikinci yılında, Adıyamanlılar kaybettikleri yakınlarını anmak için Adıyaman’ın simge meydanlarından biri olan Saat Kulesi’nin önünde toplandı.
Depremde oğlu Taylan’ı kaybeden bir kadın Türkçe ve Kürtçe ağıt yakarak gözyaşları içinde “Oğlumu kaybettim, o kara günler bir daha gelmesin” ifadesini kullandı.
Hatay’da, 6 Şubat 2023’te meydana gelen depremin ikinci yılında hayatını kaybedenler için düzenlenen yürüyüş ve anma programına katılım için toplanma noktası olan Atatürk Caddesi’ne polis barikatlarının yerleştirerek, buradan alana girişin engellenmesi Hataylıların tepkisiyle karşılaştı. Burada bekleyen vatandaşlar, “Kapıları açın”, “Sesimizi duyan var mı?”, “Biz neden acımızı yaşayamıyoruz” tepkisini gösterdi. Bir süre sonra buradaki barikatlar açılarak yürüyüşe bir süre izin verildi. Ancak buradan yürüyüşe geçen yurttaşlar bir süre sonra bu kez Cumhuriyet ikinci bir barikatla karşılaştı ve anma yapılacak alana giremedi.
6 Şubat Platformu’nun çağrısıyla Rana Apartmanı önünde toplanan binlerce kişinin ise Köprübaşı’ndaki anmaya katılmak için yürüyüşüne izin verilmedi. Bu duruma vatandaşlar tepki gösterdi. Bir Hataylı, “Biz acımızı niye istediğimiz gibi yaşayamıyoruz, bu emir neden? Kimi kimden koruyorsunuz, anlamıyoruz. Kişi başına polis getirmişler buraya. Sabahtan beri ağlıyoruz” tepkisini gösterdi. Bir vatandaş ise “Depremde sesimizi duymadılar şimdi mi duyacaklar?” dedi.
Depremin yaşandığı saat 04.17 itibariyle Hataylıların yürüyüşüne izin çıkmadı.
Meydana gelen depremlerden; Kahramanmaraş, Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illeri etkilenirken birçok il büyük bir yıkıma uğradı. Deprem bölgesinde yaşayan 2 milyon insan göç etmek zorunda kaldı. Yaşanan deprem felaketinin ardından bölgede ekonomik faaliyetler durma noktasına gelirken 2023 yılı içerisinde depremin Türkiye ekonomisine maliyetinin 100 milyar doları aştığı değerlendiriliyor.
Felaketin ardından depremzedeler günlerce enkaz altında yardım bekledi. Yardımlar, depremzedelere zamanında ulaşmazken birçok yurttaş enkaz altındayken soğuktan hayatını kaybetti. Enkaz altından yakınlarının kurtarılmasını bekleyen yurttaşları iktidar medyası görmedi.
14 milyondan fazla yurttaşı etkileyen Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde 518 bin bina yerle bir oldu. Aradan iki yıl geçmesine rağmen depremzedelerin büyük çoğunluğu hala konteyner kentlerde yaşam mücadelesi veriyor. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2023 yılında yaptığı açıklamada, “Amacımız, 319 bini bir yıl içinde olmak üzere toplam 650 bin yeni konut yaparak depremzede vatandaşlarımıza teslim etmektir” ifadelerini kaydetmişti. Erdoğan, 12 Mart 2023 tarihinde, Hatay’ın Samandağ ilçesine yaptığı ziyarette 650 bin konuta ihtiyaç olduğunu ileterek “Acil ihtiyaç olan 244 bin konutun ve 75 bin köy evinin inşasını bir yıl içinde bitirecek bir planlamayla yolumuza devam ediyoruz” sözlerini sarf etmişti.
Yaşanan felaketin üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen depremzedelere vaat edilen konut sayısına ulaşılamadı. Erdoğan, geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “6 Şubat 2025 Perşembe günü 53 binden fazla canımızı toprağa verdiğimiz asrın felaketinin ikinci yıl dönümünü geride bırakacağız. Depremin üzerinden iki yıl bile geçmeden 201 bin 431 bağımsız birimi hak sahiplerine teslim etmenin bahtiyarlığını yaşadık” ifadelerini kullandı.
Felaketin ardından geçen iki yıla rağmen yaralar sarılmadı ve deprem bölgesinde başta barınma olmak üzerine birçok soruna çözüm bulunamadı. Depremzedeler, iki yıldır 21 metrekarelik konteynerlerde yaşam savaşı verirken kış aylarının da gelişiyle birlikte vatandaşların konteynerleri yağışların ardından sular altında kalıyor.
Bölgede altyapı sorunları da çözünmezken yurttaşlar kanalizasyonların taşması, sel suları ve hastalıklar gibi sorunlarla mücadele ediyor. Konteynerlerde ısınamadığı için ateş yakan yurttaşların konteynerleri küle dönerken depremzedeler 2 yıldır evsizlikle ve soğukla başa çıkmaya çalışıyor.
Deprem felaketinin ardından yaşanan ölümlerin göz göre göre yaşandığı ortaya çıkarken birçok binanın usule uygun yapılmadığı ve denetlenmediği açığa çıktı. Malzemeden çalan müteahhitler, binaların kolonlarını kesen işyeri sahipleri ve yapıları olması gerektiği gibi denetlemeyen sorumlular bir bir açığa çıkarken Türkiye’nin tarifsiz acılarının sebebinin “ihmal” olduğu bir kez daha anlaşıldı.
6 Şubat depremlerinin sonrasında 2 bin 31 adet soruşturma dosyası oluşturuldu. Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, dosyaların bin 397’si hakkında iddianame hazırlanarak mahkemelere gönderilirken bin 346 dosya kabul edildi ve kamu davası açıldı. 51 dıosyanın ise iddianame değerlendirme süreçleri devam ediyor. Deprem davalarının 75’i hakkında karar verilirken müteahhitler 8 yıl ile 21 yıl 9 ay arasında değişen hapis cezaları aldı ancak yalnızca 1 müteahhite olası kasttan ceza verildi.
Depremde yakınlarını kaybeden yurttaşlar, sanıkların “olası kast” suçlamasıyla yargılanmasını talep ederken şimdiye dek sadece Adana Alpargün Apartmanı’nın müteahhidi Hasan Alpargün’e “Olası kastla birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 62 kez müebbet ve 865 yıl hapis cezası verildi. Diğer deprem davalarında müteahhitler, 8 yıl ile 21 yıl 9 ay arasında değişen hapis cezaları aldı ve birçok davada sanıklara “İyi hal indirimi” uygulandı. Bazı sanıklar ise beraat etti.
Naci Görür iktidarın görmediği gerçeği açıkladı: İstanbul depreme kaç yılda hazırlanacak?Naci Görür iktidarın görmediği gerçeği açıkladı: İstanbul depreme kaç yılda hazırlanacak?
Depremzedeler konteynerlerde yaşarken protokol için yol yapıldıDepremzedeler konteynerlerde yaşarken protokol için yol yapıldı
6 Şubat Platformu adına Seda Yüce’nin okuduğu açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“6 Şubat 2023’te 11 ili etkileyen depremlerle yaşamlarımızı, sevdiklerimizi, işlerimizi, evlerimizi, memleketimizi kaybettik. Ardından günlerce gelmeyen arama kurtarma ekipleri, çöken sağlık sistemi,hastanelerin büyük hasar alması ve ambulansa dahi ulaşamayışımızla binlerce canımız enkaz altında kaldı. Kenti sağır eden ve yardım bekleyen acı çığlıklarımıza kulak tıkayarak bizleri yalnız ve çaresiz bıraktıkları o günler hafızalarımızda ilk günkü diriliğinde.
Memleketimiz depremden en çok etkilenen yıkım ve ölümün en çok yaşandığı kent olmuştur. Devletin bir afet planının olmamasını,seçim dönemleri yapılan imar afları ile ruhsatsız kaçak binalara göz yummasını ve ilgili bilim insanlarının,meslek odalarının raporları ile uyarılarına rağmen depremlere dair hiçbir önlem almamış olmasını unutmadık,unutturmayacağız!
Bugün itibarıyla depremlerin üzerinden tam iki yıl geçmiş oluyor. Hatay halkı olarak bizler,ilk günden bugüne taşından toprağına,havasından suyuna terk edilmiş memleketimizde yaşamaya çalışıyoruz. İki yıldır eğitimden sağlığa, hukuki haklarımızdan temel ihtiyaçlarımıza, barınmadan ulaşıma, altyapı ve üst yapı sorunlarına kadar her alanda büyük sorunlarla mücadele ediyoruz.
Kalıcı konutlarımızın bir yıl içinde teslim edileceği söylenmişken bizler hâlâ 21 metrekarelik teneke kutularına mahkum ediliyoruz. Toplu yaşamın getirdiği hijyen sorunları, elektrik ve su kesintileri yaşamlarımızı dayanılmaz hale getiriyor. Birçok konteyner çürümüş durumda. Nitelikli geçici barınma talebimizi sağır sultan duymuş, merkezi ve yerel iktidar duymamıştır. İnsanca yaşam koşullarından çok uzak konteynerlerde yaşamak istemiyoruz!
Günlerce süren elektrik ve su kesintileri, internete erişememe, yolların durumu, beton mikserleri ve hafriyat kamyonlarının sebep olduğu trafik kazaları, kaldırımların onarılmaması yalnızca konteyner kentlerde yaşayanların değil bütün Hatay halkının terk edildiği manzaranın can alıcı noktaları.
Deprem sonrası Hatay’da sağlık hizmetleri ciddi yapısal sorunlarla karşı karşıyadır. Yıkılan Aile Sağlığı Merkezlerinin yerine yeterli sayıda yeni bina inşa edilmemesi nedeniyle, birinci basamak sağlık hizmetleri yetersiz altyapıya sahip konteyner ASM’lerde sunulmaya devam etmektedir. Sağlık personeli eksikliği, ulaşım ve barınma gibi temel sorunlarla birleşerek hizmet sunumundaki aksaklıkları derinleştirmektedir.
İkinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerinde ise yatak kapasitesinin yetersizliği, uzman hekim eksikliği ve tıbbi malzeme temininde yaşanan aksaklıklar devam etmektedir. Artan hava kirliliği ve kötüleşen çevresel koşullar halk sağlığı açısından ciddi riskler oluştururken, bebek ölümleri ve beslenme yetersizliğine bağlı büyüme gerilikleri önemli bir sağlık sorunu haline gelmiştir.
Tüm bu veriler ışığında, Hatay’da temel sağlık hizmetlerine erişim ciddi ölçüde kısıtlı olup, bölgedeki sağlık sisteminin güçlendirilmesine yönelik acil ve kapsamlı önlemler alınması gerekmektedir.
Depremin üzerinden iki yıl geçmişken eğitimde ciddi aksaklıklar devam etmektedir. Okul ve derslik ihtiyacı sorunu hâlâ çözülememiştir. Okullarda temizlik personeli istihdamı ve hijyen problemlemleri devam etmektedir. Öğrenci ve öğretmenlerin barındığı konteyner kentlerde yaşam koşulları iyileştirilmemiştir. Bütün çabalara rağmen deprem bölgesindeki öğrencilere ücretsiz okul yemeği ve temiz içme suyu sağlanmamıştır. Psikososyal destek çalışmaları yetersiz kalmıştır. Eğitimde ulaşım sorunu da devam etmektedir. Sorunların derinleşmesi deprem bölgesinde okul terkini de arttırmıştır. Hatay halkı olarak eğitim hakkımızdan vazgeçmiyoruz!
Demografik yapıyı bozacak ve göç hareketlerini hızlandıracak, şehrin kültürel yapısına zarar verecek “meskun mahallede rezerv alan ilanını” düzenleyen yasa belirsizlikler ve sahadaki uygulamasıyla bizleri tedirgin etmeye devam ediyor. Kentin bir yanında binalar yükselirken diğer yanında rezerv alan tartışmaları sürmekte. Altyapı ve üstyapı sorunları dahi çözülmemiş bu evlerde ne zaman yaşayabileceğimizi,kendileri için ne kadar borçlandırılacağımızı bilmiyoruz. Rezerv alan tartışmalarının sürdüğü mahallerimizde ise barınma sorunumuzu nasıl çözeceğimize dair soru işaretlerimiz giderilmiş değil. Verilen hibe ve kredinin barınma sorunumuza çözüm olmayacağı aşikar. Yaşanan depremlerin sorumlusu bizler değiliz depremlerin felakete dönüştürülmesinin de! Fazlasıyla bedel ödeyenler olarak kalıcı konutlarımızı bedelsiz istiyoruz!
Deprem doğal bir tehdit olsa da, felakete ve afete dönüşmesinin temel sebepleri ranta dayalı kentleşme politikaları ve kapitalist sistemdir. Kartalkaya’da da gördüğümüz ve yeni katliamlara neden olan bu kâr hırsını ve sistemin destekçisi iktidarı tanıyoruz. Kontrolsüz yıkımlar ve denetimsiz enkaz kaldırma çalışmalarının sebep olduğu hava kirliliği,devam eden ekolojik tahribat ve çevresel etkiler gözetilmeden yapılan projeler, bölgedeki ekosistemi ve sosyal yapıyı tehdit etmektedir. Bu durum, Antakya gibi çok katmanlı ve çok kültürlü bir tarihi şehirde “kes-kopyala-yapıştır” mantığıyla yapılan inşaat projeleriyle kentsel dokunun geri dönüşü olmayacak şekilde zarar görmesine yol açmıştır. TOKİ eliyle yürütülen ve bölgenin tarihi-kültürel yapısına aykırı bir mimari anlayışla hayata geçirilen projeler, kent kimliğini silikleştiren en büyük tehditlerden biridir. Ayrıca, deprem sonrasında zeytinlik alanların tahrip edilmesi, yerel tarımın ve ekolojik dengenin zarar görmesine sebep olmuştur. Hatay’da yüzlerce yıllık zeytin ağaçlarının kesilmesi ve yerlerine rant odaklı yapı projelerinin inşa edilmesi,yerleşim yerlerine kurulan beton santralleri ve taş ocakları da ekolojik kıyımın en çarpıcı örneklerindendir. Bizler afet kapitalizmine karşı kolektif bilinci güçlendirmek ve ekolojik adalet temelinde bir yeniden yapılanma sürecinin yürütülmesi için mücadeleye devam edeceğiz.
Toplumda hali hazırda dezavantajlı olan gruplarımız depremlerle birlikte daha da dezavantajlı hâle gelmiştir. Kadınlarımız, çocuklarımız, genç ve yaşlılarımız, sayıları artan engelli ve ampüte bireylerimizin temel ihtiyaçları dahi görmezden gelinmiştir. Dezavantajlı gruplarımız depremin üzerinden iki yıl geçmiş olmasına rağmen eğitim,sağlık barınma gibi temel haklarına erişimde büyük zorluklar yaşamaktadır.
Bizler tam iki yıldır sevdiklerimizi arıyoruz. Kayıplarımız bulunsun,diye haykırıyoruz. Depremin üzerinden iki yıl geçmiş olmasına rağmen 142 vatandaşımıza dair hiçbir bilgimiz yok. Hayattalar mı hayattalarsa neredeler, hayatta değillerse mezarları var mı varsa nerede?
Depremde toplu ölümlerin yaşandığı apartmanların ve sitelerin davaları da sürüyor. Bu kadar yıkımın ve can kaybının yaşandığı bir memlekette hiçbir sorumlu istifa etmemi,yargılanmamıştır. Kaybettiğimiz canlara ve kentimize sözümüz baki. Sorumlular yargılanana,yetkililer hesap verene kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.
2023 depremleri sonrası, Hatay’da temel haklara erişimde ciddi ihlaller yaşanmıştır.Bu durum bizleri büyük bir insani krizle karşı karşıya bırakmıştır. Eğitim hakkımız, sağlık hakkımız, barınma hakkımız, güvenlik hakkımız, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkımız, bilgi edinme hakkımız ve daha sayamadığımız nice hakkımız tam iki yıldır gasp edilmektedir.
Bugün,buradan, molozların arasından, kentimizin kalbi Saray Caddesi’nden Hatay halkı olarak bir kez daha sesimizi yükseltiyoruz;
Kaybettiklerimize verdiğimiz sözü unutmuyoruz,unutmayacağız! Bizi enkaz altında bırakanları da bugün konteynerlara mahkum edenleri de tanıyoruz.Sorumlulardan hesap soracak,Hatay’ı yeniden kuracağız!
Bedelsiz kalıcı konutlarımıza,nitelikli eğitim ve sağlık hizmetlerine,güvenli ulaşıma,kayıplarımıza,adil yargılanmalara ve insanca yaşam koşullarına erişene dek mücadele etmeye devam edeceğiz.
Unutmak yok, affetmek yok, helalleşmek yok!”