Devlet Bahçeli'ye iki konuda katıldığını söyleyen DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan, "Çözüm konusundaki muhatap konusunda doğru adres Öcalan'dır. İkincisi olarak da tecrit meselesinde ortaya koyduğu da doğrudur. Katılıyorum" dedi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Meclis’teki tokalaşmasının ardından gelen ‘Öcalan açılımı’ ve sonrasında yaşanan süreci değerlendirdi.
Bakırhan, KARAR TV’nin YouTube’daki yayınına katılarak Yıldıray Oğur ve Elif Çakır’ın sorularını yanıtladı.
Bakırhan, DEM Parti’nin İmralı’da Abdullah Öcalan ile yapmak isteği görüşmeye ilişkin “Dört yıl sonra ilk defa Ömer Öcalan gitti. Sesini duymadık dört yıl boyunca. Sayın Öcalan’ın nasıl baktığını anlamaya çalıştık. Bizim için de sürpriz oldu. Olması gereken bir şeydi” dedi.
Tuncer Bakırhan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
“Türkiye siyasetini siz de biliyorsunuz, eleştiri adı altında hakaret. Bahçeli’yi karşımda görünce şaşırdım (tokalaşma). Bahçeli’nin söyledikleri çok kıymetliydi. Cumhurbaşkanı uzun süre bu topa girmedi.
En sonunda anladık: Suriye’deki gelişmeler iktidar tarafından önceden bilinen ve tahmin edilen bir şeydi. Denenmeyen yol ve yöntem kalmadı. Binlerce siyasimiz tutsak, yasaklı. Hem tokalaşma hem de sonraki söylemler önemliydi. Ama toplum bir yol haritası bekliyor.
Biz her açıklamamızda, ‘Terörsüz Türkiye dedikleri nedir?’ diye sorduk. DEM Parti’ye çok büyük roller atfediyorlar. Bizim öyle bir kudretimiz yok, silah bıraktırma gibi. Adalet Bakanlığı’nın cevabını bir an önce bekliyoruz.”
(DEM Partili siyasetçilerden kaç kişi cezaevinde) Üç bin sekiz yüz civarında bizim yönetim kadememizde görev almış kişi var. Çeperimizi de katarsak sekiz ila on bin arasında kişi tutsak. Başka bir partiden 100 kişi çekerseniz parti çöker. Bizim eş genel başkanlarımız da dahil olmak üzere birçok partilimiz cezaevinde.
(Kürt sorununun çözümü) Zemin eskiden böyle değildi Bugüne kadar CHP bu meselenin çözülmesinin tam karşısındaydı. MHP en sert muhalefeti yapıyordu. Türkiye’de zemin böyle değildi. Çağrıyı yapan MHP ve olumlu mesajlar veren parti Türkiye’nin birinci partisi CHP var. Ve en önemlisi, sınırımızda, Suriye’de bir kavga var.
Demirtaş biziz. Biz de Demirtaş’ız. Biz birlikteyiz. Kamuoyunda yapılan tartışmaları bazen biz de anlamakta güçlük çekiyoruz. Demirtaş, “Dem Parti’nin son süreçte ortaya koyduğu çerçeve doğru. Katılıyorum, destekliyorum” diyor.
Öcalan’ın gücüne gelince, ne kadar gücü var diye bunu teraziye tartıya koyabilecek bir şeyimiz yok. Ama ben 34 yıldır aktif siyasetin içerisinde bulunan birisi olarak söylüyorum: Öcalan’ın gücü çok üst safhadadır. Öcalan bu meselenin çözümünde bence en doğru adreslerden biridir.
Devlet Bahçeli’ye iki konuda katılıyorum. Çözüm konusundaki muhatap konusunda doğru adres Öcalan’dır. İkincisi olarak da tecrit meselesinde ortaya koyduğu da doğrudur. Katılıyorum.
Kayyım meselesini olağanlaştırmamak gerekiyor. Biz, halkımızın oyuyla o yerel yönetimleri aldık. Diyorlar ya, ‘Adaylar Kandil’den belirlendi.’ Oysa yüz bin delege katıldı, başvuru yaptı. Açık oy sayımı yapıldı. Bizim adaylarımızı yüz bin delege belirledi.
Önce halk kendi adaylarını belirledi. Ardından bu adaylar arasından kentin oylamasıyla nihai adaylarımız seçildi. Buna rağmen hâlâ ‘Kandil belirledi’ diyorlarsa, onlara artık ne anlatabiliriz, bilemiyorum.”
Bu stratejik konum yanında, ülkedeki yönetim biçimi demokratik ve kapsayıcı değilse, dışarıdan müdahaleye açık bir zemin yaratıyor. Ortadoğu’daki birçok ülke bu iki durumu beraber yaşadı. Suriye’de gerçekten Esad rejimini anlatmaya gerek yok. En çok Arap-Sünni kesiminin yaşadıklarını biz çok iyi biliyoruz. Esad aslında toplumun tamamını ortak bir zeminde buluşturmaya başaramadı. Şimdi yeni yönetim için henüz olumlu bir şey demek için çok erken. Olumsuzlamak için de çok erken olur.
Bir rejim değişti, biraz pratiklerine bakmak gerekiyor. Şunu da yapmak doğru değil: İnsanı geçmiş kimliği ve giydiği elbiseyle değerlendirmek. Yaşam, diyalektik öyle bir şeydir ki bir gün önce kararlıca savunduğunuz şeyler, gerekçeleri bir gün bir zaman sonra ortadan kalkınca başka demek durumunda kalabiliyorsunuz. Dolayısıyla görmek gerekiyor. Bence kapsayıcı olmalı.”