TikTok’ta ‘kahraman’, sokakta namlunun ucunda çocuklar: ‘Silaha ulaşmak bir telefona bakar’

Motosikletli Barış Boyun çetesi, Daltonlar, Casperlar… Son dönemde yaşı küçük çocukların karıştığı silahlı saldırılar ve diğer suç oranları İstanbul başta olmak üzere birçok ildeki semtleri yeniden gündeme getirdi. İstanbul'un birçok mahallesinde çocuklar TikTok'ta çektikleri videolardaki 'suçlarına' göre adeta kahraman muamelesi görüyor. Sokakta namlunun ucunda olan çocuklar 'silaha ulaşmanın' ise bir telefona baktığını anlatıyor...

  • ü
  • 01 Eylül 2025
  • ü
  • Gündem

İstanbul’un kenar mahallelerinde, dar sokakların gölgesinde büyüyen çocukların kaderi çoğu zaman kendi ellerinde yazılmıyor. Devlet raporları, akademik araştırmalar ve çocukların kendi ağızlarından anlattıkları hikâyeler aynı gerçeği fısıldıyor: Yoksulluk, şiddet ve geleceksizlik, çocukları suç örgütlerinin kucağına itiyor.

Çocukların oyun oynayacağı parklar çoktan çetelerin gövde gösterisi yaptığı sahnelere dönüşmüş durumda. Elinde tabanca ile poz veren gençler sosyal medyada kahraman gibi parlatılıyor. Silaha ulaşmak kolay, suça bulaşmak ise an meselesi.

Cumhuriyet’ten Hilal Tok, İstanbul’da suça sürüklenen çocuklarla ilgili dikkat çekici bir habere imza attı. Tok’un haberine göre bu tablo Küçükçekmece’de de görünür hale geliyor. İstanbul’un yoksul ve suç oranlarının yüksek olduğu ilçelerinden biri burası.

KÜÇÜKÇEKMECE’DE SON BİRKAÇ AYIN KARANLIK TABLOSU

Kısa bir medya taraması bile ilçedeki manzarayı özetlemeye yetiyor:

iki ay önce balıkçı barınaklarının bulunduğu yerde silahlar patladı. Maskeli kişiler barınağı kurşun yağmuruna tuttu, iki kişi yaralandı.
Bir ay önce Bitlisliler Derneği silahlı saldırıya uğradı.
İki ay önce Atakent Mahallesi’nde 40 kilo kokain yakalandı.
Bir ay önce bir marketin önüne gelen maskeli saldırgan, molotofkokteyli atarak kaçtı.
Yakın zamanda yaşları 14–16 arasında değişen dört çocuk, 5 litrelik şişe içinde hazırladıkları patlayıcıyı bir kahvehane önüne attı; bir kişi yüzünden yaralandı.
Fatih Mahallesi İstanbul Caddesi’nde iki grup arasında çıkan silahlı kavgada iki kişi yaralandı, dört şüpheli gözaltına alındı.

MAHALLELERİN SOSYAL MEDYA VİTRİNİ

Tiktok’ta “İkitelli”, “Kanarya”, “İnönü” mahallerinin etiketlerini yazdığınızda karşınıza çıkan manzara ürkütücü: eli silahlı, maskeli çocukların fotoğrafları, çete isimleriyle işaretlenmiş meydan okumalar… 24 Kardeşler, Daltonlar, Ayazlar Küçükçekmece’de cirit atıyor.

Aynı tablo sadece burada değil. Esenyurt, Bağcılar, Esenler, Bahçelievler gibi İstanbul’un diğer yoksul ilçelerinde de karşımıza çıkıyor: Bitmeyen kavgalar, sokak ortasında patlayan silahlar, sosyal medyada paylaşılan şiddet görüntüleri, cenazeleri kalkan gençler ve çocuklar…

Küçükçekmece’ye bağlı İkitelli semtinde büyüyen çocukların çoğu için hayat, oyun bahçelerinden çok karanlık sokakların sert kurallarında şekilleniyor. Aile içi şiddetten kaçan, yoksullukla boğuşan, okuldan kopan bu çocuklar, kendilerini “abi” rolünde tanıtan çetelerin yanında buluyor. Önce küçük işler, sonra motosiklet ve silah derken, çocuklukları kısa sürede suç örgütlerinin içinde eriyip gidiyor.

ŞİDDETİN PENÇESİNDEN SOKAĞA: “GELECEĞE DAİR UMUT YOK”

İkitelli’nin herhangi bir sokağına akşam saat 11’de giriyoruz. Karşımıza yaşları 16-17 yaşlarında bir grup çocuk çıkıyor. Daha ilk sokağın ilk görüşmesinde karşılaştığımız çocuklar eskiden Dalton çetesi üyesi olduklarını söylüyor.

C. 17 yaşında berberde çalışıyor. Yanındaki iki arkadaşı S. ve F. ise saya işçisi. Yaşları 15.

C. ve S. “Biz bu hayatta her şeyi yaşadık” diyerek anlatıyorlar hikayelerini. C., 5 kardeşin en büyüğü, yaşamı boyunca babasından türlü şiddet görmüş. “Zincirle, bıçakla, hortumla, kemerle, traş makinesiyle bile dayak yedim babamdan” diyor. 10 yaşında çalışmaya başlamış. Şiddetin içinde yaşamak onu sokağa itmiş. Bir süre yurtta, bir süre ise sokakta yaşamış. “Yüzümüz aksi görünse de yüreğimiz temiz abla. Kimisi serseri diyor kimisi şöyle böyle diyor. Ama bilmiyorlar ki bunların aile sorunları var o yüzden dışarıda böyle geziyorlar. İnan ki abla yerimde olsalar yaşayamazlar. Babayla anneyle çok sorunum oldu. Ben sigaraya bile 9 yaşımda başladım” diyor. Kardeşleri de babasından şiddet görmesin diye “güçlü olmak zorundaydım” diyen C., ilk suçunu kendisiyle dalga geçen birini yaralayarak işliyor. Yaşı küçük olduğu için yurda yerleştiriyor devlet, ancak orada da yapamayıp kaçıyor. “Sokakta kaldım bir süre, bir abiyle karşılaştım, bana iş verdi, ekmek verdi. Yanında çalışmaya başladım. Abilik yaptı, bizi korudu kolladı. Başımıza bir şey gelince onu aradık”.

“İspanya’da birkaç hafta önce ölüm haberi aldınız mı Caner Koçer diye? Abla o adam bizim dayımızdır. Abi dediğimiz insandır. Casperlar vurdu onu. İki üç ay önce bizi mahalleye dövmeye geldiler. Biz de sopaları satırları, emanetleri hazırladık. Şimdi Caner Koçer öldü ya, tekrardan büyüyecek işler” diyor. Tüm bunları, oldukça sıradan bir gündem gibi aktarıyor.

Sokaktaki pek çok çocuğun bir çeteye yakın olduğunu belirtiyor. Çeteler arası değişimlerin de çok olduğunu söyleyerek, “Kim güçlüyse, çocuklar onun tarafına geçiyor” diyor. Ayrıca “gücün” para ve silah miktarıyla belirlendiğini anlatıyor.

-Neden çocuklar bu çetelere yöneliyor, nasıl başlıyor bu ilişki?

-”Yalan yok, başta o ‘abi’ dedikleri insan, yalandan sevgi gösterir, sahip çıkar kendi tarafına çeker. Ama baktı yakalanacağı işler oluyor, kardeşi dediği insanı öne sürüyor ya, o ölüyor… Şimdi isim vermek istemiyorum bir çete var abla, ‘git aracın altına takip cihaz koy’ diyorlar, çocuk bin lira karşılığında yapıyor. Bu işin sonu ya cezaevi ya ölüm. Bunu o abiler niye yapamıyorlar? Çünkü ölümden korkuyorlar, para karşılığı bizim yaşımızdaki çocuklara yaptırıyorlar. Bu ortamlara girmek istekli de oluyor isteksiz de. Sokağı gören, sokakta kalan her şeyi yapar. Abla çocuk evde dayak yiyor ya bir tamam, iki tamam, artık üçüncüden sonra karşı durabilmek, güçlü olmak istiyor. Ben kardeşlerimi düşünüyorum.”

-Silaha nasıl ulaşıyorsunuz?

-Abla caddeye çık, köprünün oraya git, bıçağı geçtim, silah bile satıyorlar el altından. Bir de ‘abi’yi arıyorsun, ben senin işini yapmak istiyorum, bana emanet lazım diyorsun, silah cebinde oluyor. Sosyal medyadan yaz, herhangi bir çeteye size iş yapmak istiyorum diye, hemen irtibat kuruyorsun.”

15 yaşındaki S., 13 yaşından beri işçilik yapıyor. Sabah 8 akşam 9 arası sayada çalışıyor. Akşamları da arkadaşlarıyla buluşuyor. “Önceden biz çok pis ortamlara girdik. Hırsızlık yaptıranlar, birbirlerini vuranlar, uyuşturucu… Sadece o kişilerle bir kere oturmakla o ortama girmiş oluyorsunuz zaten. Ben bu saatten sonra yemin etmişim ne bundan sonra kimseye ‘abi’ derim ne de bir şey yaparım. Arkadaşlarımızın çoğu öldü, vuruldu, cezaevine girdi. Bu hayatın sonu bu”.

C. de başını sallayarak onaylıyor, “Yoksul çocuklar özeniyorlar abla. Diyorlar ki, bu abinin yanında takılırsak bu bizi korur, bize hiçbir şey olmaz, paramız olur. Bizi kimse dövemez falan.”

Bu mahalleden çıkıp hayatlarını kurtarmak istediklerini söyleyen çocuklar bunun kolay olmadığını bildiriyor; “Bana bir iyilik yaptılarsa karşılığını istiyorlar. Bu mahallede bir çocuk sokakta bir gün kalsın her şeye başlar, kaç yaşında olursa olsun. Biz uzaklaştık ama uzaklaşmamız çok zor oldu. Ya bıçaklanacaksın ya da ölümüne dayak yiyeceksin ya da araya büyük biri girecek. Burada o ortamdan çıkmak isteyen bir arkadaşımızın evini bastılar. Yaraladılar.”

Çok küçük yaşta çalışmaya başlayan ve hayatlarının belli zamanlarında çetelerle bağlantı kurup suç işleyen çocuklar, uzaklaşmak isteseler de yerlerinin yurtlarının bilinmesi nedeniyle korktuklarını söylüyorlar. Geleceğe dair ise hiç umutları yok.

CEZAEVİ ÇOCUKLAR İÇİN “OLAĞAN” BİR SON…

Mahallenin parkına gidiyoruz. Yine aynı saatlerde 15-17 yaşları arasında bir grup çocukla karşılaşıp sohbet ediyoruz.

Y. 17 yaşında, 13 yaşından beri pek çok farklı işte çalışmış. “Hiç cezaevine düştün mü” sorusuna “Yakında düşeceğiz herhalde, üç tane dosyam var. Yaralama, karışık ya. 13 yaşındaki çocuk da alınıyor artık, çocuklarda cahil cesareti olduğu için, hayatının nasıl kayabileceğini düşünmüyor. Ben ilk gözaltımı 14 yaşında yaşadım” diyor. Yakın zamanda mahalleden sadece 60 kişinin çetelere dönük operasyonlarda gözaltına alındığını, aralarında kendi yaşıtları olduğunu da söylüyor. “ Uyuşturucu çok bu mahallede, olay da çok. Daha siz gelmeden bir saat önce silahlar patladı burada” diyor.

Cezaevi sorusunu duyan 17 yaşındaki A., “Benim bir tane babam var, ben 10 yaşımda çalışmaya başladım. Babam hurdacılık yapıyordu. Beni okutmadılar. Beni zorla işe soktu babam. Kaçtım, öz babam bana ‘seni hırsızlık yaptın diye polise şikayet edeceğim’ dedi. Aile insana bunu yapıyorsa dışarıdakiler insana neler yapıyor siz düşünün…Annem 3 yaşımdayken bırakıp gitti. Ben ne yapayım şimdi? Ben çok sokakta kaldım. Bir kere karşı geldim diye babam kolumu kırdı benim. Öyle bir hayatta sonum Maltepe cezaevi oldu. 3 ay önce çıktım.”

“ADAM VURMANIN PİYASASI BİLE VAR”

Diğerlerinin hayatları da benzer… Mahalledeki çetelere geliyor mevzu. Çocuklar “adam vurmanın” belirli bir piyasası olduğunu söylüyor. “Bel altı 90 bin lira. Bel üstüne gidiyorsan on milyona kadar var. Hasmına bağlı.”

Neden çocukların suç işlediklerini ve çetelerin çocuklara nasıl ulaştığını sorduğumda, İçlerinden biri “Özenen çocuklar silahlarla, motorla fotoğraf paylaştığında, gençlere yazıyorlar, ‘Bunlar yapabilir’ diye bakıyorlar. Abla, bu hayatta başka bir hayat hayal edemiyorsun. Bu arkadaşlar okumamış mesela, okusa da en fazla market kasiyeri olacak, ne olacak ki? Türkiye’de bir seçenek yok. Gittiği yere kadar böyle gidecek. Ben kumarhanede de çalıştım, bir sürü yerde çalıştım. Bu mahallede kumarhane dolu. Sana şu anda 9 tane sayabilirim. Biz sadece haftada 4 kere baskın yiyorduk ama değişen bir şey olmuyordu. Şimdi çetelere baskın oluyor, ama değişen ne olacak? Hapisle, cezayla kökü kurumuyor ki, bu sokakta gördüğün top oynayan küçük çocukların da geleceği yok. Büyünce başka çeteler olacak, özenecekler.”

Yaralamadan 17 yaşında cezaevine giren K. alıyor sözü; “videolar çocukları çok etkiliyor. Özendiriyor gençleri. Tiktok ve Instagram’da. Kimsenin cebinde para olmuyor, yukarıdaki insanlar çocukların cebine para sıkıştırıp ‘yapın’ diyorlar. Parası olan abiler; çocukları hem özendiriyor hem pışpışlıyor. Çocukları maşa olarak kullanıyorlar. Diyor mesela, ‘dükkanı kurşunla sana 400 bin lira para vereceğim’. Çocuklara özellikle yaptırıyorlar ki az ceza yesinler, sonra da yanına alıyorlar. Cezaevinden sonra o çocukların hayatı öyle çok da değişmiyor yani. Hızlı para dikkat çekiyor, kim hızlı para kazanmak istemez ki?”

A. devam ediyor; “Anneme küfür etti mecburen bıçakladım bir çocuğu. Abla emin ol ki cezaevindeki hayat çok daha sıkıntı. Orada koğuşta kalan çocuklar arasında da ‘abicilik’ yapanlar oluyor. Ben bir çocuğun göğsünün başka bir çocuk tarafından tırnak makasıyla kesildiğine şahit oldum. Suç orada da, oradan sonra da devam ediyor. Dışarı çıkan yine bu yola giriyor”

SİLAH BULMAK TEK TELEFONA BAKIYOR…

-“Sizde de var mı emanet?”

“Tek telefonla istediğim kadar bulurum. Şöyle söyleyeyim abla uzun namlulu şu anda 15-16 bin lira. Silah kaçakçılarının da mahallede ağları var. Ona ulaşıyorsun lazım diyorsun parasını basıp alıyorsun. Karakolun karşısında seyyar bıçak satıyorlar. O zaten her yerde bulunuyor.

Şimdi herkes birbirini vuruyor. Ya onlar bizi vuracak ya biz onları, niye benim canım yansın? Kendimizi korumak için silah taşıyoruz.” diyorlar.

YURT DIŞI HAYALİ SATIYORLAR

Çocuklar arasında yurt dışına gitmek isteyenler var. “Biri gelse bana seni yurt dışına çıkaracağım derse ne iş olursa tamam derim” diyor. “Kuzenim gitti BMW aldı, 10-15 tane telefonu var, buradan ev aldı. Burada sefalet içindelerdi. Bize burada şans tanınmıyor” diyorlar.

Daltonlar iddianamesinde de dikkat çeken ifadelerden birini hatırlıyorum, Daltonlar üyesi bir genç, nasıl çeteyle ilişki kurduğunu şöyle anlatıyordu, “Sosyal medya üzerinden konuşmuşluğumuz vardır. İstanbul’a çağırdılar ve bize İstanbul’da bakacaklarını hatta yurtdışına çıkaracaklarını söylediler. Bu teklif benim geçim sıkıntım olması sebebi ile hoşuma gitti”. Görünen o ki, gençlerin, çocukların yurt dışına gitme hayalleri de çetenin aparatı haline geliyor.

Screenshot

“YA ÖLÜM, YA HAPİS, YA DA ZİRVEYE ÇIKACAĞIZ”

Yine mahallede görüştüğümüz çocuklardan 15 yaşında kaportacılık yapan Y., “Okula devam etmek için para lazım, suç işlememek için para lazım… Asgari ücret neye yetsin, faturalara mı kiraya mı? En kötü yerde kiraya bile çıkamazsın, nasıl geleceğimiz olsun? Anne baba da diyor ki işine gelmiyorsa kapı orada git! Çocuk sokakta kaldığı zaman ne yapacak? Devlet de sahip çıkmıyor, her türlü başı belaya girecek. Bu mahallede yolunu bulmak için gaspa çıkan da hırsızlık yapan da çocuk yaşta işçiliğe başlayan da var. Gelecek belirsiz, ya öleceğiz, ya hapse gireceğiz, ya zirveye çıkacağız. Bir umuttur yaşamak diyoruz. Ekonomi iyi olsun, gençler kurtulsun, ne yurt dışına gitmek isteyelim, ne de ev, araba almak için suç işlemek zorunda kalalım” diyorlar. Çocuklar bunun iktidarla ilişkisini olduğunu da düşünüyor, siyasi iktidarın politikalarının ve artan yoksulluğun, geleceksizliğin kendilerini tek başına ve hızlı para kazanma yollarına ittiği konusunda hemfikir görünüyorlar. Ancak çözüm olarak ortaya bir şey sunmadıkları gibi, durumun da değişmeyeceği görüşündeler.

DALTONLAR İDDİANAMESİ: TELEGRAM’DAN TİKTOK’A AĞ

Daltonlar iddianamesinde yer alan ifadelerde dikkat çeken detaylar, görüştüğümüz çocukların anlattıkları ile pekişiyor. İddianameye göre;

16 yaşındaki bir çocuk annesi kalp hastası olduğu ve durumları olmadığı gerekçesiyle kurşunlama işine karışıyor. Bir internet sitesinden çelik yelek satın alınabiliyor. Bir başkası Telegram üzerinde üye olduğu bir bahis sitesinde numarasına ulaşıldığını ve kendisine özelden mesaj atılarak, sadece motor kullanarak daha çok para kazanmak isteyip istemediği sorusu üzerine örgütle bağ kuruyor.

Suç örgütü, özellikle TikTok üzerinden sosyal medyada popülerlik kazanarak gençleri etkiliyor. Liderler ve yöneticiler, lüks yaşam tarzlarını, silahları ve pahalı eşyaları sergileyerek gençlerde hayranlık ve örgüte bağlılık oluşturuyor.

Genç sempatizanlar ile yurtdışı bağlantılı yöneticiler görüşüyor, ardından İstanbul’daki örgüt üyeleriyle buluşturuluyor. Bu kişiler, örgüt evlerine yerleştirilip silah, mühimmat, motosiklet gibi suç araçlarıyla eylemlere gönderiliyor.

Örgüt, maddi durumu kötü olan gençleri özellikle seçip lüks araçlarla etkileyerek, hem gençlerin bağlılıklarını arttırıyor hem de çevrelerinden yeni üyeler kazanıyor.

İddianamede, bu gençlerin adeta “kamikaze dron” gibi kullanıldığı, rastgele silahlı eylemler yaptıkları ve tribünlerde örgüt propagandası yürüttükleri belirtiliyor.

“Daltonlar” adlı örgüt, genellikle motosikletli saldırı ekipleri ile hareket ediyor. Ekipte; motosiklet sürücüsü “motorcu”, saldırıyı yapan “atıcı”, ilk ekibin başarısız olması halinde devreye giren “joker” olarak tanımlanıyor.

Liderliğini yurtdışında firari olan Beratcan Gökdemir yapıyor. Örgüt üyeleri, ona ithaf ettikleri şarkılar ve “İstanbul’un sefiri”, “Sokakların hâkimi” gibi ifadelerle sosyal medyada propaganda yapıyor.

Kısa bir Tiktok incelemesinde bu durumun sadece Daltonlara has bir özellik olmadığı da görülüyor. Küçükçekmece’de 24 Kardeşler, Ayazlar, Yenibosna merkezli Daltonlar, Şirinevler-Bahçelievler merkezli Casperlar, Redkitler, Çirkinler, Arap Emrah çetesi, Gündoğmuşlar gibi pek çok örgütün lideri tutuklu ya da yurt dışında olsa da özellikle Tiktok’ta çete mensubu ya da sempatizanlarının silahlı ve “intikam” içerikli paylaşımları sürüyor. Son birkaç ayda sadece Küçükçekmece’deki olaylar da çete savaşlarının sürdüğünü ilan ediyor. Daltonlar’ın yöneticilerinden Caner Koçer’in öldürülmesi sonrası da intikam paylaşımları çete savaşlarının devam edeceği sinyalini veriyor.

SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK ORANINDA HIRSIZLIK VE YARALAMA ORANI DİKKAT ÇEKİCİ

Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri Hastanesi Ergen Birimine Yatışı Yapılan Suça Sürüklenen Çocukların Adli Psikiyatrik Değerlendirmeleri ve Rapor Sonuçlarının son beş yıllık istatistikleri de çocuk yaşta suç işlemelerdeki ciddi boyutlarına işaret ediyor. 81 çocuğun kliniğe yattığı belirtilen raporda en sık görülen suç tipinin hırsızlık, yaralama, tehdit ve hakaret olduğu görülüyor.

Çocukların yüzde 22’sinde ise madde kullanım öyküsü bulunuyor. Bu çocukların ortak noktası ise, genellikle düşük eğitim düzeyi ve ailelerinin düşük gelir düzeyine sahip olmaları.

TÜRKİYE ORGANİZE SUÇTA AVRUPA BİRİNCİSİ

Küresel Organize Suç Endeksi’nin (Global Organized Crime Index / GOCI) son verilerine göre Türkiye, devletle bağlantılı organize suç aktörleri alanında Avrupa’nın birincisi haline gelmiş durumda.

Türkiye’nin devletle bağlantılı organize suç aktörleri alanında 193 ülke arasında 14’üncü, Avrupa’da ise ilk sırada yer aldığını ifade ediliyor. Raporda dikkat çeken bir önemli nokta da şu: “Türkiye’de, geleneksel mafya sistemini örnek alan önemli sayıda mafya tarzı grup faaliyet göstermektedir. Ülkede varlığını sürdürenlerin, hükümet ve diğer siyasetçilerle yakın ilişkiler geliştirdikleri ve bu sayede eylemleri nedeniyle gözden düşene kadar kolluk kuvvetleri veya yargı sistemi karşısında dokunulmaz hale geldikleri bildirilmektedir.”

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER