Türkiye Belediyeler Birliği, Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer'in tutuklanmasına ilişkin yaptığı açıklamada "Tam anlamıyla millet iradesinin yargı ve merkezi idare eliyle yok sayılmasıdır. Artık ülkemizde olağana dönüşen uygulama, bu ve benzeri pek çok olayda olduğu gibi, siyasi amaçlar doğrultusunda kullanılmıştır/kullanılmaktadır" dedi.
CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, ‘PKK/KCK silahlı terör örgütü üyesi olmak’ iddiasıyla tutuklandı.
TBB encümenin açıklamasında; Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in “hukukun temel ilkelerine aykırı şekilde” gözaltına alınarak tutuklanması kararı eleştirildi ve bu kararın ülke demokrasisinde derin yaralar açtığına vurgu yapıldı.
Açıklamada, seçilmiş belediye başkanının İçişleri Bakanlığınca geçici tedbirle görevden uzaklaştırılması ve yerine kayyım atanmasıyla ‘milletin iradesinin yok sayıldığının’ altı çizildi.
Başkanlığını TBB ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yaptığı TBB Encümeni açıklamasında, “Türkiye demokrasisi artık bu tür karar ve uygulamaları geride bırakacak bir olgunluğa ulaşmalıdır” denildi.
Seçimle işbaşına gelmiş yerel temsilcilerin, haklarında kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmaksızın, masumiyet karinesine aykırı şekilde görevden uzaklaştırılması halinin, “yetkinin kötüye kullanılması ve millet iradesinin yok sayılması” olduğu belirtilen açıklamanın tamamı şöyle:
“Türkiye’nin en büyük ilçelerinden Esenyurt’un seçilmiş Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, aynı zamanda Türkiye Belediyeler Birliği Meclis ve Yerel Yönetim Reformu İhtisas Komisyonu üyesidir. Sayın Başkanın, ülkemizde son zamanlarda sık sık işletildiği gibi; yine hukukun temel ilkelerine aykırı şekilde, bir sabah operasyonuyla gözaltına alınması, ardından tutuklanması hukuk devleti ve ülkemiz demokrasisi açısından yeni bir derin yara açmıştır.
Seçilmiş bir belediye başkanının, delillerin somutluğu ve hukuki değeri dikkate alınmaksızın, tutuksuz yargılanabilecekken tutuklanması kararı kadar, İçişleri Bakanlığınca Anayasa’nın 127’nci, Belediye Kanunu’nun ise 47’nci maddesi gerekçe gösterilerek, geçici tedbirle görevden uzaklaştırılması ve yerine atanmış bir kişinin getirilmesi tam anlamıyla millet iradesinin yargı ve merkezi idare eliyle yok sayılmasıdır.
Görevden uzaklaştırma ve seçilmiş belediye başkanının yerine merkezi idarenin unsuru bir vali yardımcısının atanması işlemine dayanak gösterilen hüküm; her bakımdan tartışmalıdır, artık ülkemizde olağana dönüşen uygulama, bu ve benzeri pek çok olayda olduğu gibi, siyasi amaçlar doğrultusunda kullanılmıştır/kullanılmaktadır.
Anayasa’ya göre görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan mahalli idare organları veya bu organların üyelerini, İçişleri Bakanı, geçici bir tedbir olarak, kesin hükme kadar uzaklaştırabilmektedir.
Ancak mevzuatımızda, belediye başkanının ve meclis üyeliğinin sona erdirilmesi halleri ayrıca belirlenmiş; belediye organlarının görevden uzaklaştırılması ve tutuklanması hallerinde meclis tarafından yapılacak seçimlere ve bunun usulüne de yer verilmiştir.
Anayasa’ya göre mahalli idarelerin seçilmiş organlarının, bu sıfatını kazanmaları, itirazların çözümü ve kaybetmeleri konusundaki denetimin ancak yargı yolu ile olacağı da hüküm altına alınmıştır. Yapılan işlemle görevden uzaklaştırılan belediye başkanı yerine, meclisin seçim yapması kuralına aykırı hareket edilmiştir. Seçimle işbaşına gelmiş yerel temsilcilerin, haklarında kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmaksızın, masumiyet karinesine aykırı şekilde görevden uzaklaştırılması hali, yetkinin kötüye kullanılması ve millet iradesinin yok sayılmasıdır.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Bu ve benzeri karar ve uygulamalar, ülkemizde vesayet makamlarını neredeyse hiyerarşik amir konumuna getirmiştir. Bu durum demokrasiyi derinden zedeleyen bir uygulamaya dönüşmüştür. Türkiye demokrasisi artık bu karar ve uygulamaları geride bırakacak bir olgunluğa ulaşmalıdır. Unutulmamalıdır ki, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.”