Gözaltında ve cezaevlerinde işkence ile kötü muamele vakalarının arttığına dikkat çeken Sezgin Tanrıkulu; mağdurlara 'çökertip öksürtme' yöntemi uygulandığını, başörtülü kadınların başörtülerinin kesilmeye zorlandığını ve çıplak arama gibi onur kırıcı uygulamalar olduğunu anlattı.
CHP Diyarbakır Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Sezgin Tanrıkulu, Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’de insan hakları alanında yaşanan ağır ihlallere karşı sert eleştirilerde bulundu.
Tanrıkulu, özellikle gözaltı ve cezaevi koşullarında yaşanan kötü muamele, işkence iddiaları ile yaşam hakkı ihlallerine ilişkin çarpıcı örnekler verdi.
Konuşmasında demokrasiden ve hukuk devletinden uzaklaşıldıkça insan hakları ihlallerinin arttığını belirten Tanrıkulu, 2022 yılında 2 bin 319 yaşam hakkı ihlali yaşandığını, bunlardan 118’inin çocuk olduğunu belirtti. Aynı dönemde 2 bin 873 kişinin işkence gördüğünü, bu mağdurlar arasında 37 çocuğun da yer aldığını ifade etti.
Tanrıkulu, gözaltında ve cezaevlerinde yaşanan işkence ve kötü muamele vakalarını aktarırken, mağdurlara “çökertip öksürtme” yöntemi uygulandığını, başörtülü kadınların başörtülerinin kesilmeye zorlandığını ve çıplak arama gibi onur kırıcı uygulamalara maruz bırakıldıklarını bildirdi.
Tarıkulu, söz konusu ihlallerin AKP iktidarı döneminde gerçekleştiğini vurgulayarak “Vallahi sizin yerinizde olsam kimsenin yüzüne bakamazdım” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin uluslararası sıralamalarda da gerilediğini hatırlatan Tanrıkulu, hukukun üstünlüğünde 173 ülke arasında 148., basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 158. sırada yer alındığını ve Freedom House tarafından “özgür olmayan ülkeler” kategorisinde değerlendirildiğini aktardı.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Dış politikaya değinen Tanrıkulu, bölgedeki savaşlar ve çatışmalar karşısında Türkiye’nin insani ve vicdani bir pozisyon almak yerine, ekonomik endekslerin yükselişini tartıştığını söyledi. Özellikle Kürt halkının yaşadığı coğrafyada süregelen yıkımın görmezden gelindiğini belirterek, soruna sadece “terör” çerçevesinden bakılmaması gerektiğinin altını çizdi.