Elindeki son kurumları da satarak medyadan çekilen Turgay Ciner, arkasında Susurluk’taki ilişkilerinden rüşvet operasyonlarına, 17 Aralık sürecinde hakkında çıkan ses kayıtlarına kadar tartışmalı bir geçmiş bıraktı. Peki, Ciner medya sektörüne nasıl girdi, hangi olaylarla anıldı?
Turgay Ciner, Habertürk ve Show TV gibi büyük medya kuruluşlarını elinde bulundurmasına rağmen, son kalan medya varlıklarını da satarak sektörden tamamen çekildi. Basına demeç vermekten daima kaçınan Ciner, medyadan ayrılma nedenine dair herhangi bir açıklama yapmadı. Arkasında ise bir medya başarısından karanlık bir geçmiş ve ilişkiler ağına dair soru işaretleri bıraktı.
Özellikle 1990’lı yılların karanlık döneminde medyaya giren Turgay Ciner’in servetinin kaynağı bugüne kadar hep tartışılageldi. Turgay Ciner’in Susurluk’ta adı geçen kumarhaneler kralı Ömer Lütfü Topal’la bağlantısı olduğu iddia ediliyordu. Başbakanlık Teftiş Kurulu eski Başkanı Kutlu Savaş tarafından 1997 yılında yazılan Susurluk Raporu’nda Turgay Ciner’in adı geçiyordu. Ciner’in Ömer Lütfü Topal’la ilişkisi olduğu ve Topal’ın öldürülmesinde rolü olabileceği öne sürülüyordu.
Adı Susurluk’a karışan Ciner, hakkındaki iddialara yanıt vermek yerine 2023 yılında bir medya patronu olmasına rağmen bir sansüre imza attı. İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliği’nden aldırdığı 18 Aralık 2023 tarihli kararla, Vikipedi gibi Wikimedia Vakfı’nın projelerinden biri olan Vikikaynak’taki “Susurluk Raporu”na erişime engelletti. Aynı zamanda hakkındaki usulsüzlük iddiaları da dahil olmak üzere adının geçtiği 200 haber için erişim engeli kararı aldırdı.
Ciner’in adı 2001 yılında Beyaz Enerji soruşturmasında da geçiyordu. Enerji ihalelerinde yolsuzluk ve rüşvet iddiaları üzerine başlatılan “Beyaz Enerji Operasyonu” kapsamında, Turgay Ciner’e ait Park Holding’in Genel İdare Merkezi ile enerji alanında faaliyet gösteren bir şirketinde jandarmalar tarafından arama yapıldı.
Ve 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması… 2013 yılındaki soruşturma sürecinde aralarında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve bazı bakanlar dahil birçok hükümet yetkilisi, bürokrat ve iş insanına ait olduğu iddia edilen ses kayıtları internet ortamında yayınlandı. O ses kayıtları arasında Turgay Ciner’in de adı geçiyordu.
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Turgay Ciner’in sahip olduğu Habertürk TV Yönetim Kurulu Başkan Vekili Fatih Saraç aracılığıyla Habertürk’ün yayınlarına müdahale ettiği iddia edilen ses kayıtları sızdı. Tarihe “Alo Fatih vakası” olarak bu kayıtlarda, Erdoğan’ın bazı haberlerin kaldırılması veya değiştirilmesi talimatlarını verdiği duyuluyordu. Bu müdahaleler, Turgay Ciner’in sahibi olduğu medya kuruluşlarının yayın politikaları üzerinde baskı oluşturduğu şeklinde yorumlandı.
Erdoğan ile Fatih Saraç arasında geçtiği iddia edilen bir telefon görüşmesinde, Erdoğan’ın Turgay Ciner’e yönelik sert ifadeler kullandığı ve “Namussuz herif” şeklinde hakaret ettiği öne sürüldü. Bu durum, Ciner ile hükümet arasındaki ilişkilerin gerildiğine dair iddialara neden oldu.
Peki, devlet, siyaset, iş dünyası ve medya arasındaki derin ilişkilerin kesişiminde duran Turgay Ciner kimdir ve medya sektörüne nasıl girdi?
Turgay Ciner, 1956 yılında Laz kökenli bir ailenin çocuğu olarak Hopa’da dünyaya geldi. Lise öğrenciliğinde çay ocaklarında çıraklık yaptığı ve üniversite yıllarında oto yedek parçacılığına başlayarak ticari hayata atıldığı hakkında hep yazılageldi.
28 yaşında İstanbul Talimhane’de bulunan dükkânında kardeşi Tuncer Ciner ile Almanya’dan Mercedes otomobil ithal etmeye başlaması onun ticari hayatındaki ilk önemli girişimi oldu. 1988 yılında 32 yaşına geldiğinde Anadolu Endüstri Holding’in ortaklarından Osman Yazıcı ile birlikte ortak iş yapmaya başlamasıyla ticari hayatta büyümeye başladı.
Turgay Ciner, şimdilerde Türkiye’nin en zengin iş insanları arasında yer alıyor. Forbes Türkiye’nin 2023 yılında yayımladığı “Türkiye Milyarderler Listesi”ne göre, Ciner’in serveti 1 milyar dolar seviyesinde bulunuyor. Enerji, madencilik ve lojistik sektörlerinde gerçekleştirdiği yatırımlar, bu servetin büyük bir kısmını oluşturuyor.
Spor dünyasında da önemli bir figür olarak yer alan Ciner, Süper Lig ekiplerinden Kasımpaşa Spor Kulübü‘nün sahibi konumunda.
Peki, faaliyetlerini madencilik, enerji, tekstil ve gayrimenkul alanlarını kapsayacak şekilde çeşitlendiren Ciner, medya sektörüne nasıl girdi?
Turgay Ciner’in medya yolculuğu 1998 yılında Sabah Grubu’na ortak olması ile başladı. TMSF, 27 Ekim 2000 tarihinde Dinç Bilgin’in de ortağı olduğu Etibank’a el koydu. TMSF, Sabah gazetesi ve ATV’nin sahibi Dinç Bilgin için 880 milyon dolarlık borç çıkarttı. Turgay Ciner’in sahibi olduğu Merkez Yayıncılık, 17 Kasım 2003’te Dinç Bilgin ile 15 yıllık bir lisans sözleşmesi imzalayarak Sabah ve ATV’nin marka ve imtiyaz haklarını yıllık 10 milyon dolara kiraladı. 2005 yılının Mayıs ayında ise Merkez Yayıncılık, Dinç Bilgin’den Sabah ve ATV’yi 10 yıl vade ve toplam 433 milyon dolara satın aldı.
Ancak 2007 yılında Dinç Bilgin ve Turgay Ciner arasındaki gizli sözleşme ve protokollerin ortaya çıkması üzerine TMSF, Sabah ve ATV’nin de içinde bulunduğu 63 şirkete el koydu. ATV ve Sabah, düzenlenen ihale ile aynı yıl 1,1 milyar dolara Çalık Grubu’na satıldı. Çalık Grubu da açıklanmayan bir bedel karşılığında 2013 yılında Sabah ile ATV’yi Kalyoncu İnşaat’a sattı. Kalyoncu İnşaat’ın bu alımı hükümete yakın olduğu iddia edilen ve büyük projeleri hayata geçiren farklı iş insanlarının sağladığı finansmanı kullanarak gerçekleştirdiği öne sürüldü.
Ciner’in medya macerası ise bitmedi. Ciner, Kanaltürk’ü alma girişimi sonuç vermeyince Kanal 1 ve Habertürk kanallarını satın aldı. Habertürk TV’den sonra Habertürk gazetesi ve Habertürk Radyo’yu kuran Turgay Ciner, TMSF’den Show TV’yi satın alarak Türkiye’nin en önemli medya patronlarından biri haline geldi. 2015 yılında ise Spor Kanalı 7/24 TV’yi alan Ciner Grubu bu kanalın adını HTSpor 7/24 olarak değiştirdi.
Habertürk TV, gazete ve internet sitesi, kısa sürede Türkiye’nin en etkili medya organlarından biri haline geldi. Ancak Habertürk’ün yayın politikası, sık sık hükümetin müdahaleleriyle şekillendi. Yayın çizgisinin giderek daha kontrollü bir hale gelmesi, Ciner’in medyadaki varlığının bağımsız bir gazetecilik projesinden çok, hükümetle uyumlu bir güç aracı olarak algılanmasına yol açtı. Özellikle Habertürk gazetesi, döneminin en iddialı projelerinden biri olmasına rağmen, tiraj ve reklam gelirlerindeki düşüş nedeniyle 2018 yılında yayın hayatına son verdi.
2024’ün sonuna doğru da Turgay Ciner radikal bir karar alarak, HaberTürk, Show TV, Bloomberg HT ve HT Spor dahil olmak üzere tüm medya kuruluşlarındaki hisselerini Bilgi Üniversitesi ve Doğa Koleji’nin sahibi Can Holding’e devretti. Ciner Yayın Holding’in Can Holding’e 800 milyon dolara yakın bir rakama satıldığı öne sürüldü. Bu işlemin ardından Turgay Ciner medyadan tamamen çekilmiş oldu.
Habertürk tarihinde öne çıkan gazeteci Fatih Altaylı, satış sonrası yönetimin Kenan Tekdağ tarafından sürdürüleceğine dikkat çekti ve Habertürk yayın politikasında bir değişiklik olmayacağını söyledi:
“Kenan Tekdağ’ın Can Holding’in sahipleri ile akraba olduğu zaten biliniyordu ve Kenan Bey Can Holding’in sahip olduğu Bilgi Üniversitesi’nin mütevelli heyetinde ve yönetiminde yer alıyordu zaten. Ve eski Ciner, yeni Can veya belki Bilgi Medya Grubu’nun başında Kenan Tekdağ olmaya devam edecek. Grubun yayın politikasını zaten Kenan Tekdağ belirledi yıllardır. Bundan böyle de öyle olacak. Yani anlayacağınız Habertürk’te bir değişiklik olmaz. Şimdiye kadar nasıldıysa, bundan sonra da hemen hemen öyle olur. Sadece Turgay Ciner’in artık kafası daha rahat olur.”
Peki Ciner için medya mı daha zordu, diğer sektörler mi?
Kendisi bu soruya 2006 yılında verdiği bir röportajda şöyle yanıt veriyor: “Ben pozitif olduğum için zor diye bir şey yok. Orta Asya’da zorun kelime karşılığı iyidir. Orta Asya’da maden mi daha zor, medya mı daha zor dediğin zaman medya mı daha iyi, madencilik mi daha iyi demiş oluyorsun. Ben hayata pozitif taraftan bakarım. Yaşadığım için tanrıya şükrederim. Ben pozitif bakarım hayata, insanlara olumlu bakarım. Bir olay olduğun zaman üzülmem; ‘olan olmuştur’ derim yenisine bakarım.”
Ciner, medya sektörüne girişi için de “Kamuoyu için yapmadım. Kamu vicdanı için yaptım” diyor. Ve hayatının özeti gibi olan şu ifadeyi kullanıyor: “Para kazandığım her işi severim.”
Turgay Ciner’in ATV ve Sabah’tan Habertürk’e uzanan medya macerası, hükümet müdahalelerinden finansal krizlere kadar birçok unsuru barındırıyor. Devletle kurduğu yakın ilişkiler ve geçmişteki karanlık bağlantıları medya sektöründen çekilse de tartışılmaya devam edecek.