Sinan Ateş cinayeti davasının ilk duruşmasında tetikçi ile ‘azmettirci’nin ifadelerinin birbiriyle çeliştiği görüldü.
Ankara’da silahlı bir saldırı sonucu hayatını kaybeden eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayeti davasının ilk duruşması bugün Sincan Cezaevi’nde başladı.
Sinan Ateş cinayeti davasının ilk duruşmasında tetikçi ile ‘azmettirci’nin ifadelerinin birbiriyle çeliştiği görüldü.
Cinayetin tetikçisi Eray Özyağcılar, Sinan Ateş vurulunca yanındakilerin ‘Reisi vurduk’ diye duyduğunu öne sürerken; azmettirici olarak bilinen Doğukan Çep, ifadesinde “Biri bağırmış ‘Abiyi vurduk’ diye bağırmış” dedi.
Bir diğer çelişki de cinayette kullanılan mermilerin markaları hakkında oldu. Çep, cinayette önce ‘MKE’ marka mermi kullandıklarını söylerken; ifadesinin bir diğer bölümünde ise “Hatta biz verdiğimiz mermiyi bilmez miyiz, ‘Sterling’ kullandık” dedi.
Öte yandan, Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş cinayetinden 19 ay sonra görülen duruşmada sanık savunmalarının alınmasıyla devam ediliyor. Tetikçi Eray Özyağci ile motosikleti kullanan Vedat Balkaya’nın ardından keşifçi Suat Kurt ve azmettirici Doğukan Çep’in savunmalarına geçildi.
Mahkeme başkanı, Kurt’a “Sormadın mı alacak verecek davasında niye adres soruyorum, takip ediyorum” diye sordu. Kurt, “Rahmetli kaçta giriyor, kaçta gidiyor diye baktım” diye cevap verdi. Mahkeme başkanının sorusunu yinelemesi üzerine Kurt bu kez, “Bana ‘dövülecek, en fazla ayaklarından vurulacak’ denildi Doğukan Abi tarafından. Ben MHP ile Ülkü Ocakları’yla bağlantım yok. Vurulacak biriymiş, bilmem” dedi.
Mahkeme başkanının “Doğukan sana ‘vurulacak’ dedi yani” diye araya girmesi üzerine, Kurt savunmasına şöyle devam etti:
“Dövülecek, en fazla ayaklarından vurulacak dedi. Eray’ın vurulacağını telefonda konuştuklarında öğrendim. Ayın 26’sında Ankara’ya gittim. Kendi kimlik bilgilerimle otele yerleştim. Doğukan adres bilgilerini attı, girişini çıkışını ilettim. İfademdeki her şey doğrudur. 27’sinde cezaevine girdim, 28’inde çıktım. Ben cinayet işleneceğini bilsem kendi kimlik bilgilerimle otelde kalmam. Bu kadar aptallık etmem herhalde.
Avukatın, “Sorgunuz sırasında ‘Sinan Ateş’in konum bilgilerini Doğukan Cep’e ileten benim’ dediniz. Siz bu adresi nasıl buldunuz kardeşim, nereden tespit ettin?” diye sordu.
Kurt, “Doğukan bana verdi diyorum. Bana kardeşim demeyin” diye tepki gösterdi.
Savunma veren Çep ise azmettirici olduğunu kabul etti ve “Nasıl öldü bilmiyorum, Özyağçi’ya ayaklarına sık dedim. Şok oldum” dedi.
Çep ifadesinde “Evet ben azmettirdim.” dedi. Planın kendisi tarafından yapıldığını anlatan Çep “Ama amacım öldürmek değildi. Eğer ben bir suikast düzenletecek olsaydım motorla yanlarından geçerken ateş ettirirdim” dedi.
Çep, şunları söyledi:
– 2013 yılında Gezi olayları sıradan Gazi Gümüşsuyu’nda DHKPC’li teröristlerle vurma olaylarım olmuştu. Kırmızı fularlı kız Ayşe Deniz, Öykü Dilara Keskin… En son bunları vurduktan sonra ESP’nin derneğine giriyoruz, basıp içeride 10 kişiyi vuruyoruz.
En son Hasan Ferit Gedik ölüyor. Uyuşturucuya karşı yürüyormuş. Biz yakalandık, yargılanmaya başladık. Google Hasan Ferit Gedik yazın Allah için tabutun üstüne bakın. DHKPC bayrakları. Biz bunları vurmuşuz, yargılanmaya başlamışız. Ayşe Deniz, Gezi’ye gidiyor, Gezi de ağaç içinmiş ya. Ayşe Deniz Gezi’den sonra Kandil’e gidiyor. Karayılan’ın yanında fotoğrafları var, Karayılan kızları sever. Sonra Ayşe Deniz Rakka’ya gidiyor, orada ölüyor.
Mahkeme Başkanı “Sabahtan beri ne anlatıyorsun” diye araya girip Çep’e kızarak tepki gösterdi.
Çep, şöyle devam etti:
– Vurduğum Cebrail Günebakan da ‘Kobani’ye gideceğiz’ diyor. Halbuki bunlar MLKP’de silah eğitimi alıyor. Amara Kültür Merkezi’nde pankart açmışlar, ölüyorlar. Bu şekilde davalarım düştü. CHP’nin milletvekilleri gelir, davalarımı sever.
Çep, cinayetten önce Sinan Ateş’le aralarında geçtiğini iddia ettiği olayları şöyle anlattı:
– Aziz Mahmut Hüdai Camisi’nde namaz kılıyordum. Bir gün sabah namazı Sinan Ateş geldi. Yan yana namaz kıldık, zikir yaptım. 2013’te Hasan Ferit Gedik’ten ceza almışım, ‘Bana yardım eder misin?’ dedim, ‘Elimden geleni yaparım’ dedi. Bana ‘bizim yapamadıklarımızı, hayallerimizi yapmışsın’ dedi. Sonra ‘Dosyanı halledecekler’ dedi. Ben aradım, ‘bunu ayarladım’ dedim. Taksim’de bir otele çağırdı, otelde parayı verdim. 2021’de telefonum çaldı, ‘kardeşim’ dedi ‘bir 200 bin TL ödememiz lazım’ dedi. 4-5 günde ayarladım.
– 2022 yılının Kasım ayı, ‘kardeşim artık sona yaklaştık, eli kulağında’ dedi, ‘abi ben paranın tamamını ayarlayamadım’ dedim. Sağdan soldan borç istedim, bir hafta içinde 200 bin TL ayarladım, ‘kardeşim Ankara’ya gelir misin’ dedi. ‘Ankara’dayım’ dedim, ‘Çukurambar Liva Pastanesi’nin konumunu yaz, gel’ dedi. Ben gittim, geldi. Oturduk, parayı verdim, poşetti. Ama ‘bundan sonra seni aradığımda paranın tamamını ayarlaman lazım’ dedi.
– Çıktık dışarıya, ‘kardeşim burası benim ofisim’ dedi. Tam binanın önünde beyaz bir arabanın içini açtı, benim verdiğim parayı koydu. Bir tane Mercedes, ben oradan ayrıldım İstanbul’a gittim. Ben aramaya başladım, aralık ayı oldu. ‘Kardeşim sabret’ dedi. ‘Olmuyorsa paramızı geri alalım’ dedi. Arıyorum arıyorum açmıyor, açan adam açmamaya başladı. Ben de bir iki gün daha bekledim. ‘Ben bunu ayaklarından vuracağım, Ankara’ya gidiyorum’ dedim. Eray da yanımda. ‘Abi ben gider vururum’ dedi.”
Cep, “Ben öldürmeye gönderseydim, öldürmeye gönderdim derdim. Allah’tan başka kimseden korkum yok. Ölmesini de istemezdim, nasıl öldüğünü de bilmiyorum. Delikanlı gibi öldürdüm derdim. Sevip sevmemek önemli değil. Bunu öldür, öldürtme demem” dedi.
Çep, şöyle devam etti:
– ‘Ben bunu vururum’ deyince (Eray) voltayız biz… Suat abiyi aradım, ‘abi benim bir işim var halleder misin’ dedim. ‘Bana bir iki gün Ankara’dan ev lazım’ dedim. Cinayet desem bunlar benim telefonumu açmaz. ‘Suat abi, Liva Pastanesinde oturdum, ofisi şurada, sadece çıkınca haberi ver’. Ben arkadaşımı, dostumu bile isteye yakmam, hain biri değilim.
– Suikast yapmaya gelen insan arkadan vurur gider, yüzünü kapatır gider, karşıdan gelir göğsü gerer vurur. Suikast yapmaya gelen insan silahı böyle tutmaz. Nasıl öldü bilmiyorum, şok oldum, Suat abi şok oldu. Dünyam başıma yıkıldı, bütün film bitti. Dört gün sonra yakalandım. Halk TV, Sözcü Gazetesi ‘suikast’ dedi. Halk TV, Sözcü hiçbir şehit ailesinin haberini yapmadı. Suat abi Allah korkusu olan bir insan, ‘niye böyle oldu’ deyince ‘böyle olsun istemedim’ dedim.
Çep, ayrıca Ateş’i öldüren kurşunun Eray Özyağci’nin silahından, onun bulunduğu ve silahı tuttuğu açıdan çıkmasının mümkün olmadığını, öldüren kurşunun açısının Selman Bozkurt’un (Sinan Ateş’in yanında olan arkadaşı/müşteki) açısı olabileceğini söyledi ve araştırılmasını istedi.
Öte yandan Suat Kurt’un savunması devam ettiği sırada, sanık sandalyesinden geriye dönen sanık Doğukan Çep, gazetecilere gülerek başını salladı.