Eski çözüm sürecinde döneminde 'akil insanlar heyeti'nde sürecin faydalarını halka anlatmakla görevlendirilen Mehmet Uçum, sürecin PKK, Abdullah Öcalan ve Kürt siyasi hareketinin 'ihaneti' sonucu bittiği öne sürdü. Uçum, Selahattin Demirtaş'ın 'Seni başkan yaptırmayacağız' çıkışını da 'ihanet' olarak niteledi.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yaptığı ‘Öcalan açılımı’nın ardından başlayan ‘Yeni çözüm süreci mi başlıyor’ tartışmasını değerlendirdi.
T24’ten Cansu Çamlıbel’e konuşan Uçum, “Devlet, ‘terörsüz Türkiye’ hedefine yönelik mücadelesinde farklı inisiyatifler alıyor. Etkili olabilecek çeşitli seçenekleri değerlendiriyor. Yeni bir paradigma oluşturuyor” dedi.
Çözüm süreci döneminde akil insanlar heyeti üyesi olarak yer alan Uçum, “Aslında çözüm süreci başarıya ulaşabilirdi. Fakat süreçte yer alan ve etkili olduğunu ileri süren aktörler, Türkiye’ye yönelik terörün bitirilmesi yaklaşımına ihanet ettiler” ifadesini kullandı.
Mehmet Uçum “Abdullah Öcalan mı ihanet edenlerden biri?” sorusuna şöyle yanıt verdi: “Öcalan da dahil, diğerleri de. Hepsi Kobani olayından sonra o süreçte pozitif sonuçlanabilecek tutum almadılar. Kobani üzerinden 6- 8 Ekim olayları yaşandı. Bunlar dışında bir de ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ çıkışları gündeme geldi. O süreçte o ihanetin parçalarından birisi de budur; ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ siyasi çıkışıdır.
Başdanışman Uçum ‘Çözüm Süreci’ için de şunları söyledi: “O, buzdolabında çürümüş gitmiş. Bugün devletin inisiyatifini, buzdolabından çıkarılan bir proje olarak düşünmemek lazım. Geçmişte ‘çözüm süreci’ olarak ifade edilen süreç tamamlanmış bir süreçtir, askıya alınmış bir süreç değildir. Dolayısıyla bu da ne onun devamıdır ne askıdan indirilmesidir ne de yeni tarzda bir çözüm sürecidir. Çünkü burada müzakere yoktur. Eski çözüm sürecinin bir müzakere havası vardı, karşılıklı görüşmeler vardı.”
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Uçum’un röportajından öne çıkan bazı bölümler şöyle:
“Cumhur İttifakı’na bakarsanız bu sürenin, Cumhurbaşkanlığı’nın bu ikinci dönem süresinin azami şekilde kullanması gibi bir yaklaşım var. Zaman yönetiminde farklı görüşler var ama ikisinde bir ortaklık var. Bakın Özgür Özel diyor ki; ‘Cumhurbaşkanına adaylık imkânı vermeden cumhurbaşkanı olmaktansa Cumhurbaşkanıyla yarışarak bizim bir adayımızın cumhurbaşkanı seçilmesi çok daha doğru bir yaklaşımdır.’ Onlar açısından bence de doğru bir yaklaşım. Dolayısıyla Cumhur İttifakı’nda dile getirilen görüşlerle, Sayın Özel’in yaklaşımı prensipte uyuşuyor.”