CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İBB operasyonlarını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e İstanbul Boğazı manzaralı villa tahsis edildiğini, villanın sadece tadilat masrafları için 40 milyon 504 bin TL harcandığını söyledi. “Bu para, bugünkü kurla 56 milyon TL” diyen Özel, “Ben emekli öğretmen çocuğuyum. 30 yıllık emekli öğretmen, 30 yıl çalışınca 1 milyon 8 bin TL 30 yıllık emeğine karşılık emekli ikramiyesi alıyor. Birisi oturacak diye, satın alma değil sırf tadilatına 56 tane emekli öğretmenin 30’ar yıllık emeğini İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın keyfine ödeyenlere; burnunuzdan fitil fitil çıksın inşallah” ifadelerini kullandı.
Özgür Özel, partisinin grup toplantısında Akın Gürlek için tahsis edilen villa için 40 milyon TL harcanmasının belgesini gösterdi. Özel, AKP’li bürokratları gayet lüks içinde yaşadığını belirterek, “Daha 35 yaşındayken İstanbul’da şımarttıkları bir seyyar giyotin, kendinden kıdemli hâkimler mütevazı makam araçlarına biniyorken, ona İBB’den en lüks makam aracı tahsis edilmiş. Ve hiçbir savcının bugüne kadar oturmadığı, birçoğu normal lojmanlarda oturuyor. Bu, göreve gitmeden tadilatı başlamış. Öyle diyorlar. Öyle tabi. Gidince başlasa oturamaz hemen. Öyle bir tadilat yapmışlar ki, bunu bakan yardımcılığı görevinden, yani siyasi bir görevden anayasaya aykırı bir şekilde İstanbul’a başsavcı atayacaklar. Normalde bu görevin, bu atamanın kabul edilmemesi lazım. Gidince ‘yap’ dedikleri işleri kimse yapamaz. O zaman demek ki bazı şartları var. O şartlar yerine gelmiş. Boğaziçi ön görünümünde, vatandaşın çivi bile çakamayacağı yere, inanılmaz tadilatlarla boğaz manzaralı bir villa hazırlanmış beyefendiye. Normal devletin ödediğinin çok zerinde, bir lojman tadilatının çok üzerinde olmayacak paralar harcanmış. Haydi tehlikeli işler yapıyor, güvenlikli siteler var savcıların oturduğu. Git orada otur. Bütün savcıları devlet nasıl koruyor, seni de korusun. Kalın, kurşun geçirmez camlar, projede olmayan yüzme havuzları, müştemilatlar, imara aykırı ‘onu da yapalım, bunu da yapalım’. Orada çalışan işçilere aileden birinin kendilerine nasıl zulmettiği, neler istediği, neler neler yaptığı, ne kadar lüks olduğunu bizzat dinledim. Günü gelince bu millete de dinleteceğim.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Kanıt bulamam sanıyorlardı. ‘Kanıtını bulursam göstereceğim’ dedim. (Elindeki kartı gösteriyor) Hani terörle mücadele eden kamu görevlisinin adresini açık etme gibi bir suç işleyecek halim yok, adresi kapattım. İşin adına savcılık binası restorasyonu demişler. Restorasyona kendisi gelmeden önce başlamışlar, bitirmişler, teslim etmişler. Sonradan çok farklı ödemeler de var ama bedeli 40 milyon 504 bin TL. Tadilat bedeli. Bu para, bugünkü kurla 56 milyon TL. Ben emekli öğretmen çocuğuyum. 30 yıllık emekli öğretmen, 30 yıl çalışınca 1 milyon 8 bin TL 30 yıllık emeğine karşılık emekli ikramiyesi alıyor. Birisi oturacak diye, satın alma değil sırf tadilatına 56 tane emekli öğretmenin 30’ar yıl, sabah kalk, yüzünü yıka, tıraş ol, kahvaltını yap okula git, 8 saat ders anlat, tebeşir tozunu yut, dön eve gel, file yarım dolu, çocukların durumu ortada; 30 sene. Böyle 56 öğretmenin emeğini İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın keyfine ödeyenlere; burnunuzdan fitil fitil çıksın inşallah.”
Bu lüksü sevenlere soruyorum… Aileden birinin kredi kartını Vanlı bir iş adamı borçlarınızı azad ediyor mu? Vanlı bir iş insanı, bir bankanın gişesinden hesabınıza, kredi kartınıza nakit yatırıyor mu? O hesapları o Vanlı iş adamı kapadı mı? Kapadı. Biliyor muyum? Biliyorum. İspatlar mıyım? Onu da çok yakında görürsün. Ne demiştik? ‘Zulmetme; sırça evde oturuyorsan, dönüp de suçsuz komşuna taş atma’. Ne demiştim? ‘Oğlum sert kayaya çarptın’ demiştim. Sert kayaya çarptın, sert kayaya.
Bundan sonraki her hukuksuz adımda, Üsküdar’daki lüks yapıdan alınan evi, Tuzla taraflarındaki o yazlık evi, her birini tane tane konuşmayan, gündeme getirmeyen, hesabını sormayan namerttir. Devam et bakalım.”
“