Özgür Özel, Lütfü Savaş'ın Hatay'da AKP ve seçmeninden ciddi oranda oy aldığını belirterek, muhalif seçmenin gönülünü alması durumunda kesin kazanacağını söyledi.
CHP lideri Özgür Özel, Lütfü Savaş’ın yeniden aday gösterilmesini “Çünkü Savaş AKP ve MHP seçmeninden çok ciddi oy alıyor, bu tüm anketlerde böyle. Lütfü Savaşsız da olmayacak, bu şartlarda Savaş’la da olmayabilir. Risk var, bir formül bulalım dedik. Şimdi biz bu formül üzerinde çalıştık ve gece bir kez daha oturduk. Bu sefer tam bir saat sürdü. Lütfü Bey’le devam kararı aldık”sözleriyle açıkladı.
Gazetecilerle bir araya gelen Özgür Özel, gündemdeki konularla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. HDP’nin AKP’ye kaybettirme stratejisinde bu seçimde vazgeçtiğini ifade eden Özel, “Bu seçimde gücünü AK Parti’ye değil biraz da muhalefete göstermek talebinde. DEM Parti’nin izlediği stratejide -kendi sözcüleri, milletvekillerinden okuduğumuz- AK Parti ile de 1 Nisan sonrasına yönelik, kayyım atama meselesi başta olmak üzere çeşitli görüşmeler yapılıyor. İYİ Parti ve diğer ittifak ortaklarımızla iş birliği yapma gayretleri çok sınırlı kaldı. O yüzden şartlar çok lehimize değil gibi gözüküyor. Ama diğer yandan seçmende, seçmenin reflekslerinde bir değişiklik yok. 2019 başarısını bize yaşatan seçmenin Saray’a, Bahçeli’ye itirazı devam ediyor. Kent suçlarına, israfa itirazı devam ediyor.” dedi.
2019’dan farklı olarak bir takım olumsuz iddiaların ortadan kalktığı bir süreç yaşandığını anlatan Özel, “İstanbul CHP’ye geçerse İSPARK PKK’nın olacak, Ankara’da su faturalarını teröristler açacak” diyorlardı. Vatandaş bunun kara propaganda olduğunu gördü. “CHP gelirse sosyal yardımlar kesilir” kaygısı vardı. Ne İstanbul ne Ankara’da ne de diğer yönettiğimiz büyükşehirlerde bir hayal kırıklığı yaratmadığımız ortada. Seçildikleri noktanın gerisinde olan belediyemiz neredeyse yok. Bazı yönetimsel hatalar oldu, problemler yaşandı ama şimdi bence çok önemli bir başarı elde ettik ve seçmen değişmedi. İlave seçmen var. Üçte iki seçmenin muhalif olduğu, bizden yana olduğu görülüyor.” diye konuştu.
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığı sürecinde yaşadıklarını anlatan Özel, şöyle devam etti:
“Hatay’da bir Hatay ittifakına ihtiyaç var. Adalet ve Kalkınma Partisi ile aramızda bazen önde, bazen geride 3-4 puan fark var. Bunun sebebi Hatay’da duyguların çok yüksek olması. Ama bir gerçek var Hatay’da, AK Parti ile CHP arasındaki yarışa TİP, DEM, diğer irili ufaklı sol partiler müdahil olur ve taraf seçerlerse biz seçimi kazanıyoruz. Başkanımızı çağırdım, anketlerimizi koydum. Basına 45 dakika diye yansıdı ama 80 dakika enine boyuna konuştuk. Sonra dağılıp serbestçe düşünelim, bir formül bulalım, dedik. Ben pek çok siyasi partiyle temas ettim. Başkan görüşmeler yaptı. Ben Lütfü Savaş’a “Sizi dışarıda bırakmayacak bir formüle ihtiyacımız var” dedim. Çünkü Savaş AKP ve MHP seçmeninden çok ciddi oy alıyor, bu tüm anketlerde böyle. Lütfü Savaşsız da olmayacak, bu şartlarda Savaş’la da olmayabilir. Risk var, bir formül bulalım dedik. Şimdi biz bu formül üzerinde çalıştık ve gece bir kez daha oturduk. Bu sefer tam bir saat sürdü. Lütfü Bey’le devam kararı aldık. Bugün dile getirdiğim gibi bir öz eleştiri veriyoruz. AK Parti’nin karşısında en güçlü seçenek olarak bir başka alternatif yok orada. Ama önümüzdeki günlerde Hatay’da “kent uzlaşısı” sağlayacak temasları da yaptık. Önümüzdeki günlerde bunun semerelerini alacağız. Benim gördüğüm kadarıyla seçimde kafa kafayayız. Hatay’ın AK Parti’ye muhalif yüzde 16-17 kararsız, yüzde 10-12’de diğer partilerde olan (TİP, DEM ve diğer partiler) oylarının sandığa giderken seçimi bize kazandıracağını düşünüyorum.”
Anketler ‘Kazanacaksan Lütfü Savaş’la kazanacaksın’ı gösteriyor. CHP’nin oyunun çok düşük olduğu ova bölgesinde çok ciddi desteği var. Ayrıca Savaş’a tepki gösteren muhalif seçmenin gönlünü alırsa da banko kazanacağını gösteriyor. İkincisi Hatay’da ‘kanaat önderleri’ de Lütfü Savaş ile ya da Savaş’ın destek vereceği bir adayla bunun olabileceğini söylüyor. Üçüncüsü de onunla çalışacak örgüt. MYK salonunda ilçe başkanları, il örgütü ile toplandık. Lütfü Savaş dışında bir seçenek dile getirmediler, “Biz alırsak Lütfü Bey’le alırız, bu seçim alınır” dediler. Biz de “alın o zaman” dedik ve müzakereleri bitirdik.
Lütfü Bey ayrılırken “Çok zor bir süreci birlikte geçirdik ama siz bana hiç haksızlık yapmadınız. Bu süreçte beni herkes çok üzdü, ama benim kadar üzülen ikinci bir kişi sizi gördüm. Teşekkür ederim. Ben 1 Nisan’da buraya bizzat gelip teşekkür edeceğim. Borcumu ödeyeceğim” dedi. Ben işin esas sorumluluğunun hükümet olduğunu görerek Lütfi Bey’in günah keçisi ilan edilmemesine, bütün sorumluluğu ona yıkmamaya dikkat ettim. Ben kazandığımız takdirde herhangi bir risk görmüyorum. Lütfü Bey bu seçimi kazanırsa çok ciddi bir siyasi başarı elde etmiş olacak. Kaybederse anlaşılır bir sonuçtu, ama şu anda kazanmaya yakın bir noktaya geldik diye düşünüyorum. 1 Nisan’dan sonrasına bir sürpriz olmaz. Bir de, 1 Nisan günü Hatay’ı AK Parti’ye emanet edeceğime Lütfü Bey’e emanet etmeyi tercih ederim.”
Erdoğan’ın seçmeni tehdit etmesiyle ilgili olarak ise Özel, şunları söyledi: ”
Seçmen, tehdit, şantaj kabul etmez. 2019’da İstanbul seçimlerini iptal ettiklerinde, “Erdoğan gibi önemli bir siyasi deneyim ve akıl bu hatayı nasıl yaptı, 1 milyon fark yerler” dedim. Bizim seçmene her şeyi de ama böyle şeyler yapma. Kenan Evren yapamamış, Recep Tayyip Erdoğan 2019’da yapamamış. Şimdi 2024’te nasıl böyle bir şeyin işleyeceğini düşünüyorlar. Ben anlamıyorum. İkincisi yalan tarafı var onu da deşifre ediyoruz. Acaba Çankaya’ya Recep Tayyip Erdoğan doğalgazı ne zaman getirmiş. Doğalgaz şirketiyle yerel yönetim anlaşır getirir. Ben yoksam, doğalgaz yok ne demek? Yanlış, gerçek dışı bir şey söylüyor. İşin tehdit boyutu sökmez, hem de bu koca yalana kimse inanmaz.
DEM Partisi ve TİP ile uzlaşma olup olmadığı yönündeki bir soruya ise Özel, “Çok sayıda görüşme yaptık. Lütfü Savaş’ın ilanı TİP’le varılmış bir uzlaşı değil. Hiçbir parti adına açıklama yapmam doğru olmaz ama çok uzak olmayan bir süreçte bu işi bir Hatay uzlaşısına dönüştüreceğimizi de görüyorum.
Kent uzlaşısı DEM ile CHP anlaştı gibi kullanılıyor. Biz “Kent Uzlaşısı”nı “Bizim de oy verebileceğimiz aday varsa destekleriz” olarak okuyoruz. DEM “kent uzlaşısı sağlandı” dediğinde protokol yapılmış gibi anlaşılıyor. DEM bir yerde adayı kent uzlaşısına müsait görüyorsa aday çıkarmıyor. Bunu da bizimle bir protokole falan bağlamıyor. Kendi stratejisine uygun görmüyorsa da kendi adayını çıkarıyor. Düne kadar Mersin’de anlaştık! Nerede anlaştık! Adana’da, Mersin’de aday çıkarıyor. Onlar bakıyor, kent uzlaşısı var mı, yok mu? Şimdi DEM’li çayları içme zamanı Erdoğan’la Bahçeli’de. Biz Türkiye İttifakı olarak Erdoğan ve Bahçeli’nin Türkiye’yi bu kadar çok meşgul eden ifadelerinden sonra bakalım bu süreci nasıl savunacaklarını merak ediyoruz.”