Eski Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy’un tutuklandığı soruşturma dosyasındaki iddialar ve tanık ifadeleri, pek çoğu “suç” bile olmayan özel hayata ilişkin ifşalar ve karşılıklı açıklamalar olayın özellikle siyasi yönüne ilişkin birçok soru işaretini de beraberinde getirdi. Olayın magazin boyutu öne çıktıkça, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verileri hukuka aykırı yayma, şantaj, cinsel taciz ve fuhuşa teşvik veya aracılık etmek gibi “suç” olan kısımlar ise göz ardı ediliyor veya halı altına gizleniyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında Akif’in yanı sıra sunucu Ela Rumeysa Cebeci ile Ersoy’un arkadaşları Mustafa M., Ufuk T. ve Ebru G. tutuklandı. “Ünlülerin torbacısı” olduğu iddia edilen sosyal medya fenomeni Sercan Yaşar ise etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandıktan sonra cezaevinden tahliye edildi.
İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği, Ersoy’un arasında bulduğu dört şüpheliyi, “uyuşturucu madde kullanımını kolaylaştırmak” ve “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” iddiasıyla tutukladı. Tutuklanan isimlerin uyuşturucu testleri de pozitif çıktı. Ersoy’un kokain, Ela Rumeysa Cebeci’nin ise esrar, sentetik uyuşturucu ve kokain kullandığı belirlendi.
Savcılığın elindeki delillerin ana dayanağını, “dosya içerisinde bulunan gizli tanık ifadeleri ve bilgi sahibi beyanları” oldu. Ortaya çıkan bilgiler, soruşturmanın genişleyeceğine ilişkin ipuçları veriyor. Bu kapsamda şüphelilere suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verileri hukuka aykırı yayma, şantaj, cinsel taciz ve fuhuşa teşvik veya aracılık etmek suçlamaları da yöneltilebilir.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Ancak henüz dosyada bazı soruların yanıtları verilebilmiş değil. DW Türkçe’de Alican Uludağ, soruşturmanın suç kapsamına girebilecek asıl yönlerine dikkat çeken bir habere imza attı.
Bu sorulardan ilki, Mehmet Akif Ersoy ve diğer şüphelilerin uyuşturucu maddeleri kimden aldığı. Soruşturmada “ünlülerin torbacısı” olduğu iddia edilen Sercan Yaşar tutuklanmıştı. Ancak Yaşar’ın uyuşturucuları şüphelilere temin edip etmediği bilinmiyor. Ancak hem Ersoy’un hem de Yaşar’ın kokain, esrar ve sentetik uyuşturucu maddelerini kimlerden aldığı soruşturma kapsamında henüz tespit edilemedi. Yani uyuşturucuyu satanlar tespit edilse dahi bu uyuşturucu ağını yöneten kişiye ilişkin soru işaretleri yanıtını bulabilmiş değil. Soruşturmada ifade veren tanıklar, Ersoy’un uyuşturucu maddeyi temin ederken kendisi yerine arkadaşlarının telefonunu kullandığını söylemişti. Savcılık şimdi bütün şüphelilerin telefonlarının HTS kayıtlarını inceliyor.
Mehmet Akif Ersoy ile uyuşturucu madde kullanıp cinsel ilişki partilerine katıldığını itiraf eden bir tanık, polislere yakalanmamak için Ersoy’un kullandığı çakarlı araçla kontroller yaptığını iddia etti: “Akif’in arabası çakarlıydı. O önden gidip polis var mı diye baktı biz de onu takip ettik. Daha sonra eve geçtik. Herkes çok alkollüydü.”
Karayolları Trafik Kanununun 71’inci maddesi kapsamında hakkında koruma kararı verilmiş kişilerin aracın tepe bölgesinde ışıklı uyarı sistemi bulundurabiliyor. Çakarlı araçların trafikte belirli şartlarda geçiş üstünlüğü sağlanıyor.
Ancak Ersoy’a çakarlı araç kullanma iznini kimin verdiği ve hakkında koruma kararı bulunup bulunmadığı da bilinmiyor.
Soruşturma kapsamında ifade veren gizli tanık ve tanıklar, Mehmet Akif Ersoy’un “kokain ve seks partilerine” MHP’li avukat Serkan Toper ve görevinden istifa eden Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi Koordinatörü Furkan Torlak’ın da katıldığını iddia ediyor. Adı açıklanmayan tanık, Ersoy’un kendisini Toper’in Etiler’deki evine götürdüğünü anlatarak, “Biz içeri girdiğimizde Serkan Toper esrar içiyordu. Bana ‘sen de içer misin’ diye teklif etti. Sinirlendim, reddettim” dedi. Tanık, bir gün Toper ve Akif’in uyuşturucu hap içmesi sonucunda bayıldıklarını ve 8-9 saat boyunca kendilerine gelemediğini anlattı. Ayrıca tanık, bu kişilerin erkek arkadaşları ile olan Whatsapp grubuna kız arkadaşlarının kendilerine gönderdiği özel fotoğrafları da paylaştığını açıkladı. Bu durum, kişisel verilerin hukuka aykırı yayılması ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlamasına neden olabilir.
Toper aynı zamanda son yerel seçimde MHP’nin Beşiktaş Belediye Başkan adayı olmuştu. Ersoy’un Habertürk Genel Yayın Yönetmenliği döneminde sık sık Habertürk TV’deki tartışma programlarında konuk olarak çıkıyordu. Ancak savcılık, henüz iki isimle ilgili herhangi bir işlem yapmadı, bu isimlerin ifadesini almadı.
İtirafçı tanık, ifadesinde Ersoy’un maaşı dışında elde ettiği kaynağı belirsiz paraları Serkan Toper’e verdiğini, Toper’in de bu paraları değerlendirdiğini anlattı. Yine ifadelerde, Toper’in Habertürk üzerinden sevmediği kişilerin aleyhine haber yaptırdığı ya da yayınlarda bu isimleri hedef alarak haklarında dava açılmasını sağladığı, yargıdaki bağlantıları sayesinde de bu kişilerin yüksek meblağlar karşılığında tahliye edilmelerine aracılık ettiği öne sürdü. Ersoy ve Toper arasındaki bu maddi ilişkiye dair soru işaretleri çözülemedi. Bu ifade, şikâyet halinde iki isme suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama ve şantaj suçlamasına da neden olabilir.
Tanık ifadesinde, uzun yıllar Ciner Medya’yı yöneten ve son olarak Can Yayın Holding Yönetim Kurulu Başkanı olan Kenan Tekdağ ile ilgili iddialarda bulundu. Tanık, “Ela Rumeysa Cebeci ile konuşurken bir noktada gözleri doldu. Bana Kenan Tekdağ ile ilgili bir şeyler anlattı. Kenan Tekdağ, yüksek mevkii sahibi bürokratlar ile üst düzey yargı mensuplarıyla görüşmeye giderken kendisini de yanında götürdüğünü ve daha sonra bu kişiler ile kendisinin cinsel ilişkiye girdiğini ve bu ilişkiler vasıtasıyla Tekdağ’a fayda sağladığını, karşılığında Tekdağ’ın kendisinin arkasında durduğunu, kanalda pozisyonunu yükselttiğini anlattı” dedi. Soruşturmada şimdiye kadar Tekdağ’ın ifadesinin alınıp alınmadığı ve görüştüğü kişilerin kim olduğu bilinmiyor. İddiaların doğru olması halinde Tekdağ’a “fuhuşa aracılık etme” suçlaması yöneltilebilir.
Tanık ifadesinde, Ersoy’un Habertürk TV spikeri K.N.U’nun kısa sürede sunuculuğa yükselttiğini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uçağına binmesini sağladığını önü sürdü. Gazeteci İsmail Saymaz ise Perşembe günü ünlülere uyuşturucu operasyonunda gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan Senna Yıldız’ın, Haziran 2024’te İletişim Başkanlığı özel kaleminde göreve başladığını, işe gelmediği ve kendisine ulaşılamadığı gerekçesiyle Ağustos ayı sonunda iş akdine son verildiğini yazdı. Bu olaylar, gözleri Ersoy’un İletişim Başkanlığı ile olan ilişkisine de çevirdi.
Kısa sürede muhabirlikten genel yayın yönetmenliğine yükselen Mehmet Akif Ersoy’un arkasında hangi siyasilerin olduğu sorusu da tartışılıyor. Tanık ifadesinde bazı siyasilerin isimlerini de verdi. İfadede AKP sözcüsü Ömer Çelik’in Ersoy’un nikah şahidi olduğunu söyledi. Aynı tanık, “Mehmet Akif kızlara şekil yapmak için gecenin bir yarısında Süleyman Soylu’yu görüntülü arayıp konuştuğu çok oldu” dedi. Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise X hesabından bu aramaya ilişkin “22 Kasım’da gittiği Trabzon Kitap Fuarı’nda, hemşerilerimle birlikteyken bahsim geçince saat 12.22’de beni telefonla görüntülü olarak arayan Mehmet Akif Ersoy’un bu aramasının, ne idüğü belirsiz birinin ‘etrafına şekil yapmak için görüntülü arardı’ ifadesiyle sunulması; ismim üzerinden bir kez daha maruz bırakıldığım bir lekeleme gayreti ve istismardır” dedi. Ancak soruşturma dosyasında bu isimlere yönelik bir suç iddiasında bulunulmadı.
Benzer şekilde MHP’li avukat Serkan Toper de soruşturmayı “siyasi” olarak niteleyen bir açıklama yaptı.
İfadelerde adı geçen Furkan Torlak aynı zamanda TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve Ömer Çelik’in bir dönem basın danışmanlığını da yaptı.
Türk medyasında da olayın siyasi yönüne dikkati çeken yorum ve değerlendirmeler yer aldı. Eski AKP milletvekili ve gazeteci-yazar Şamil Tayyar da olayın siyasi yönüne dikkat çekti. X hesabından açıklama yapan Tayyar, yaşananları “Devlet, siyaset, ticaret ve yargı dünyasını etkileyerek haksız kazanç temin ettikleri, yargı, bürokrasi ve medyada kadrolaştıkları anlaşılıyor” diyerek özetledi.
Öte yandan soruşturma kapsamında ifade veren tanıklar, Mehmet Akif Ersoy’un Habertürk Genel Yayın Yönetmeni olmasının verdiği gücü kullanarak kadın spikerleri cinsel birlikteliğe ve bu tür partilere katılmaya zorladığını iddia etti. Bu nedenle Habertürk’ten ayrılmak zorunda kaldığını açıklayan sunucu Nur Köşker, iddiaları doğruladı. Savcılığın, bu nedenle cinsel taciz soruşturması yürütüp yürütmediği yanıtı aranan soruların başında geliyor.
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
