Gazeteci Murat Sabuncu, CHP lideri Özgür Özel'in ‘hem sert muhalefet hem normalleşmeyi aynı çizgide sürdürme’ politikası giderek nüanslarını-ağırlığını kaybeden bir ana muhalefet diline dönüşmeye başladığına işaret etti. Sabuncu, Özgür Özel'i Yeşilçam’daki en önemli çocuk karakterlerinden Yumurcak’a benzeterek, "İyi kalpli, sevimli, afacan… Ancak siyaset hele Türkiye’de ‘çocuk oyuncağı’ değil…" dedi.
Gazeteci Murat Sabuncu, CHP lideri Özgür Özel’in son dönemde ortaya koyduğu muhalefet anlayışını değerlendirerek, “Özgür Özel’i Yeşilçam’daki en önemli çocuk karakterlerinden Yumurcak’a benzetiyorum” dedi.
Sabuncu, Özgür Özel’in daha yakından analiz edilmesi gereken bir figür haline geldiğine işaret ederek, “Genel başkan seçilmesinin üzerinden sadece aylar geçmişken 31 Mart’ta CHP’nin birinci parti olması onu daha kritik bir pozisyona taşıdı. 37 yıl sonra gelen birincilik, 22 yıllık iktidara karşı alınan zafer. Elbette CHP’nin bir önceki genel başkanının partiyi daha geniş kitlelere açması, CHP’li belediyelerin başarılı sınav vermesi, ekonomik krizin etkisini artırması önemli faktörlerdi ama Özel’in liderliğini yok saymak da mümkün değil elbette.” ifadesini kullandı.
Sabuncu, T24’te yer alan yazısında, Özgür Özel’in ‘normalleşme-yumuşama’ politikasının Erdoğan’ı ziyaretin ötesine taşınmadığını vurgulayarak, “Başta hukuki konular tam tersi bir sürecin; ‘iktidardan olmayanın-düşünmeyenin’ daha sert bir ‘cezalandırmayla’ karşı karşıya kaldığı durumun sürmesi-sertleşmesi…’ Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının tanınmaması. Anayasa fiilen askıya alınmışken ‘değiştirilemez’lik üzerinden ilk dört maddenin gündemde oluşu.” değerlendirmesinde bulundu.
Sabuncu, yazısında şu ifadelere yer verdi:
“Bu yazıyı yazmaya motive eden ise NY Belediye Başkanı Eric Adams hakkındaki usulsüzlük/yolsuzluk iddialarının Türkiye ile ilgisinin olduğu yönündeki ithamlar ve bu konuda söyledikleri.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
T24’ten Eray Özer’in iddianameyi okuyarak yazdığı yazıya göre ‘içinde Türk yetkiliden iş insanlarına uzanan bir usulsüzlük iddiası’ ortaya atılmışken ana muhalefet liderinin hiçbir araştırma yapmadan ayaküstü ‘Türkiye ABD’ye rüşvet vermeye ihtiyaç duyacak bir ülke değildir’ demesi ne kadar gerçekçidir? Ya da genel başkan bu tanımı yapınca hangi CHP’li isim bu davayı hakkıyla takip eder?
Diyeceksiniz ki ‘görüşmeleri Türkevi’nde yapması, burayı muhalefetin de kullanmasının doğallığı üzerine de birkaç şey söylenebilir.’ Ben bunun daha uzun bir tartışma konusu olduğunu düşünüyorum. Üzerinde daha çok durulması gerekenin Özel’in sık sık yenilediği ‘Türkiye’de ana muhalefet yurtdışında Türkiye’nin partisiyiz’ cümlesi. İktidarın en sorunlu alanlarından biri olan dış politikada bu denli açık çekin sorunlu olduğunu fikrindeyim.
Özel’in ‘hem sert muhalefet hem normalleşmeyi aynı çizgide sürdürme’ politikası giderek nüanslarını-ağırlığını kaybeden bir ana muhalefet diline dönüşmeye başladı. Özel, aranan normalleşmeye ulaşamazken giderek lider ağırlığını kaybetmeye başladı. Bir gün partinin önemli isimlerinden birinin omzuna başını yaslayan, başka bir gün KKTC’de Erdoğan ile başını uzatıp gülerek konuşan, son olarak okumadığı bir yolsuzluk dosyası üzerinden sözde memleketi özde iktidarın zihniyetini savunan isim.
Özgür Özel CHP’nin 8. Genel Başkanı olarak saygıyı hak ediyor. Saygısızlık yapmadan bir benzetme yapmak istiyorum. Kendisini Yeşilçam’daki en önemli çocuk karakterlerinden Yumurcak’a benzetiyorum. İyi kalpli, sevimli, afacan… Ancak siyaset hele Türkiye’de ‘çocuk oyuncağı’ değil…