Mümtaz’er Türköne: Erdoğan çözüm sürecini tırpanlayacak, Bahçeli de ülkeyi erken seçime götürecek

Bahçeli'nin Öcalan çağrısıyla başlayan yeni süreci değerlendiren Mümtaz'er Türköne, "Şu ana kadar çözüm sürecinde gelinen aşamaların her biri Bahçeli’nin zorlaması, Erdoğan’ın planı ipe un sermek" dedi. Erdoğan'ın çözüm sürecini 'tırpanlayacağını' savunan Türköne, "Bahçeli de bunun üzerine erken seçime götürecek" dedi.

  • ü
  • 21 Nisan 2025
  • ü
  • Gündem

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Abdullah Öcalan’ın TBMM’de konuşması”, “Öcalan’a umut hakkının tanınması” çağrılarıyla başlayan ve ismi konuşmayan ancak kamuoyunda “yeni çözüm süreci” olarak adlandırılan süreçte en çok öne çıkan isimlerden biri de siyaset bilimci, yazar Mümtaz’er Türköne olmuştu. MHP lideri Devlet Bahçeli ile yakınlığı bilinen Türköne, çözüm sürecinin başlayacağını Bahçeli’in konuşmasından önce ima eden yazılarıyla dikkat çekmişti. Erdoğan’ın çözüm süreci istemediğini, Bahçeli’nin bu yeni sürecin yürütücüsü olduğunu ısrarla vurgulayan Türköne, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla sonuçlanan süreçten beri ise bu kez “erken seçim olacağı” öngörüsünde bulunuyor.

T24’ten Cansu Çamlıbel’e konuşan Türköne’ye göre MHP lideri Devlet Bahçeli, Cumhurbaşaknı Erdoğan’ın çözüm sürecini tırpanlama hamlesi sonrası ülkeyi erken seçime götürecek.

“Bahçeli ve Öcalan yeni bir ulus devlet inşa ediyor, çözüm süreci budur” diyen Türköne, “Şu ana kadar çözüm sürecinde gelinen aşamaların her biri Bahçeli’nin zorlaması, Erdoğan’ın planı ipe un sermek. Seçim olur, CHP iktidara gelirse hukuk kendiliğinden gelir. Çözüm sürecini başarılı kılmak için başka alternatifi kalmazsa Bahçeli bunun önünü açar” diyor.

‘100 YILLIK ULUS DEVLET YENİDEN İNŞA EDİLİYOR’

Mümtaz’er Türköne’nin söylediklerinden öne çıkan bölümler şöyle:

“Devlet Bahçeli için bugün işin ana damarı çözüm süreci. Bahçeli çözüm sürecinde ısrarlı, tavizsiz bir şekilde ısrar ediyor ve bu süreci aksatacak her şeye karşı tavır alıyor. Buradan yola çıkarsak diğer detayların bu tablonun içinde nereye yerleşeceği belli. Bahçeli şu anda Türklerle Kürtlerin tek millet olduğu bir projeyi yürütüyor. Bakın bunu ilk defa ifade ediyorum ama inandığım bir şey. Çözüm süreci dediğimiz şey Türklerin ve Kürtlerin tek millet olduğu bir projedir.

Evet. Bir ulus devletin tek ulusunun olduğu bir projeyi yürütüyor. Yani aslında 100 yıllık ulus devleti biz yeniden inşa ediyoruz bugün. Kürtlerin Kürt olarak var olabilecekleri, Türklerin de Kürtlerin Kürt olarak var olduklarını kabul ettikleri bir ulus devlet.”

“Şu an bu yeni cumhuriyetin temel insan haklarına ne kadar saygılı olacağı daha önemli. Kürtler etnik olarak değil ama sayısal olarak az oldukları için tek başına iktidara gelme şansları yok. Ancak bu koalisyonun ortağı olabilirler. Ve bu şartlar altında, Kürtlerin büyük çoğunluk karşısında yegâne güvenceleri, anayasaya, hukuka ve temel insan haklarına saygılı bir devlettir. İşte bunun inşa edilmesi lazım. Yani hukuk temelli bir ortaklığın Türklerle ve Kürtlerle kuvvetlendirildiği, adeta yeni bir ulus tanımı gibi mezcedildiği bir süreç bu. İki kimliğin tam anlamıyla imtizaç edildiği bir ulus tanımı ve buna dayalı bir cumhuriyet inşası sürecinden geçiyoruz şu anda. Ve Bahçeli bu konuda tavizsiz.”

‘BU BAHÇELİ’NİN TEK BAŞINA KOTARDIĞI BİR PROJE DEĞİL; BİR AKIL DEVREDE’

“Bunun mimarı olarak öne çıkan isim Bahçeli ama şüphesiz bu, Bahçeli’nin tek başına kotardığı bir proje değil. Türkiye’nin bölgenin içinde bulunduğu nesnel şartlardan bu sonucu çıkartmış olan bir akıl devrede, bir inisiyatif devrede. Ve Bahçeli de buna bütün varlığıyla destek veriyor. Bu projenin karşı tarafında da aynı amaca hizmet eden bir Abdullah Öcalan faktörü var. Yani proje tek taraflı bir proje değil. Öcalan’ın 27 tarihli açıklaması da bunu teyit ediyor. Türkiye, bütün dünyadaki modern ulus devletlerde olduğu gibi, tam anlamıyla anayasaya bağlı, kuvvetler ayrılığı prensibinin uygulandığı, yargının bağımsız olduğu, temel insan haklarının garanti altında olduğu, hukuk temelli bir iş birliğinin, uzlaşmanın ve ortaklaşmanın gerçekleştiği bir devlet düzenine geçiyor. Bu aynı zamanda Orta Doğu’da yakalanmış tarihi bir fırsat. Suriye’deki gelişmelerle olacağı söylenen şey de buydu.”

‘ERDOĞAN’IN ÖNÜNDE İKİ SEÇENEK VAR’

“Erdoğan’ın iki alternatifi var, önünde iki seçenek var. Birincisi egemenlik yetkilerini yargıyı da içine alacak şekilde bugünkü gibi kullanan, ülkeyi hegemonik güç olarak yöneten Erdoğan olarak kalmak. İkinci alternatifi de hukuka dönmek, anayasal düzeni evrensel hukuk çerçevesinde kuvvetlendirmek ve bu zemin üzerinde bu çözüm sürecini neticelendirmek. Zaten bu ikinci seçeneğe döndüğü takdirde ortada otokrasi kalmıyor, ‘diktatörlük’ diye eleştirilen şeylerden hiçbiri kalmıyor.

Öbür tarafta devam etmezse yok olur. Otokrasiden, insanların üzerinde oluşturduğu o baskı ve korku ortamından vazgeçerse, yok olur. Halk desteği zaten yok, ekonomi zaten kötü durumda. Şu ortamda baskıyı devam ettirmezse, bir sürü insanı tutuklayarak otokratik araçlarını daha etkili bir şekilde kullanmaya devam etmezse, yok olur. Ancak bugün tam tersini yapmaya devem ediyor oluşuna, dikta eğilimlerini daha da güçlendiriyor oluşuna da ekonomi dayanmıyor. Yani aslında bu dikta alternatifinde Bahçeli’nin onu desteklemesi mümkün değil. Bahçeli’nin destekleyebileceği tek alternatif çözüm sürecini taşıyacak bir zemin olarak Türkiye’nin hukuka dönmesidir. Erdoğan’ın çözemediği paradoks da bu.”

‘HUKUK SORUNU TÜRKİYE İÇİN ARTIK BEKA SORUNU’

“Bakın siz de ben de üzülüyoruz Sırrı Süreyya Önder’in rahatsızlığına. Allah şifa versin. Kendisi biliyorsunuz 2013- 2015 çözüm sürecinde elini taşın altına sokanlardan ve bunun cezasını gördü. Başına gelenleri hatırlıyoruz. Hukuk olmadığı zaman, hukuki güvenceler olmadığı zaman, bugün de bu işin altına elini koyanların hepsinin başı belaya girer.

Hepsi de bunu biliyor. Tek güvence hukuk. Hukuk düzeni bir beka sorunu Türkiye için artık. Yeni bir ulus bilinci inşa edilecek, devlet kanadının perspektifi bu, Devlet Bahçeli’nin temsil ettiği perspektif de bu. Yeni bir ulus bilinci inşa edilecek, yeni bir cumhuriyet inşa edilecek. 100 yıl sonra Kürtlerin de tam anlamıyla tatmin olduğu, razı olduğu, rıza gösterdiği bir ortaklık şeklinde yapılacak bu. Bunun detayları içinde aklınıza gelebilecek her şey olabilir. Öcalan gerçi kültüralist politikaları bile dışarıda bıraktı ama her şey olabilir. Ve bundan Kürtler de Türkler de Türkiye de bölgedeki bütün Kürtler de çok kârlı çıkacaklar.”

‘BAHÇELİ, İMAMOĞLU DAVASI SİYASİDİR BİR AN ÖNCE BİTİRİLSİN DİYOR’

“Bence Bahçeli tereddüde yer vermeyecek şekilde net bir şeyi söylüyor. Bahçeli’nin söylediği şu; “Bu dava siyasi bir davadır, siyasi olarak bitirilmelidir.” Söylediği şey bu kadar net.

Bu kadar net yorumluyorum ben. Çünkü Ekrem İmamoğlu’nun bırakılmadığı, bu siyasi yargılamalarla özgürlüğünden mahrum bırakıldığı süre zarfında çözüm süreci yürümez. Şunu hatırlatayım size. İmamoğlu ile ilgili iki dosya vardı. Biri kent uzlaşısından ‘terör’ suçlaması, öbürü buydu. Kent uzlaşısına dayanan ‘terör’ suçlamasını realize edemediler. O da olsaydı, malum İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atanacaktı.

Fakat bu, çözüm sürecini İmamoğlu’nu içeri atmaktan daha fazla zorlardı, hatta imha ederdi. ‘Kent uzlaşısı’ nedir? Siyasi Partiler Kanununa göre çalışan iki siyasi parti aralarında anlaşmışlar, seçime girmişler. Bunu siz terörün içine dahil ederseniz, çözüm sürecini nasıl başarıya ulaştıracaksınız?”

‘BAHÇELİ’NİN ERDOĞAN’LA İRTİBATI OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM’

“Ben Bahçeli’nin Erdoğan’la aracılar vasıtasıyla veya telefon görüşmeleriyle herhangi bir irtibatı olduğunu düşünmüyorum.

Hiçbir zaman. Yani bunların arasında doğrudan, direkt bir iletişim yok. Medya üzerinden konuşuyorlar. Çünkü kendi aralarında bir uzlaşmaya, kendi aralarında konuşulup mutabakata varıldığına dair en küçük bir işaret, en küçük bir örnek bulamazsınız Bahçeli’nin konuşmalarında. Bütün mesajlar medya üzerinden veriliyor. Ve Bahçeli hep medya üzerinden frene basıyor. Bahçeli ona grup konuşmasında veya yazılı beyanatlarıyla cevap veriyor.”

‘BAHÇELİ’NİN İMAMOĞLU’NUN TUTUKLANACAĞINDAN HABERİ YOKTU’

“İmamoğlu’nun tutuklanacağından haberi yok. Ama İmamoğlu gözaltına alındıktan sonra terör soruşturmasından tutuklanmamasında muhtemelen rolü vardır. Doğrudan veya dolaylı rolü vardır. Başka türlüsü mümkün değil. Öyle bir soruşturmayla gözaltına alınıyorsanız, terörden de tutuklamak üzere alınıyorsunuz demektir. Buna birinin engel olmuş olması lazım sonradan. Ve bunu yapacak tek kişi de Bahçeli. Asıl konuya dönersek, çözüm sürecinin Erdoğan’ın bu konuda perspektif geliştirmesinden önce kurulmuş olduğunu ve aslında Erdoğan’ın çözüm sürecine hiçbir şekilde sıcak bakmadığını düşünüyorum. Şu ana kadar gelinen aşamaların her biri Devlet Bahçeli’nin zorlamasının eseri.

Hâlâ da sıcak bakmıyor. Çünkü bu sürecin kendi sonunu getireceğini biliyor. Ben çok erken söyledim bunu. “Bu çözüm süreci Erdoğan’ın sonunu getiriyor. Demokratikleşme, böyle bir iktidarın yaşamasına izin vermez” dedim. Erdoğan’ın kafasında yönetebileceği, sündürebileceği ve ipe un serebileceği bir çözüm süreci projesi vardı. “İpe un sererek götürebilirim” diye düşündü. Ama Bahçeli, Erdoğan’ın kafasındakini çözdü. 22 Ekim’deki (Öcalan gelsin Meclis’ten kendi örgütüne çağrı yapsın) çıkışını aslında Erdoğan’a karşı yaptı. Erdoğan da zaten karşılığı başta Ahmet Türk olmak üzere kayyım atamalarıyla verdi. Şimdi herkes merak ediyor, retorikle asıl maksadın asıl ayrılabileceğini. Şöyle bir örnek vereyim; durup dururken, “Cumhur İttifakı çok güçlü bir şekilde yoluna devam ediyor” diye bir laf söyleniyorsa, sorun vardır devlet içinde.”

‘ERDOĞAN ÇÖZÜM SÜRECİNİ BALTALAYACAK, BAHÇELİ DE ERKEN SEÇİME GÖTÜRECEK’

“Benim öngörüm şöyle… Erdoğan çözüm sürecini baltalayacak, yani çözüm sürecinin gelişmesini engelleyecek. Bahçeli de bunun üzerine Türkiye’yi erken seçime götürecek. Erdoğan çözüm sürecini baltalayacak çünkü daha önce anlattığım gibi hukuka dönüşün kendi hegemonik gücünü tırpanlayacağını ve kendini enterne edeceğini düşünecek. Bu yüzden de süreci küçük küçük tırpanlayarak sona erdirmeye çalışacak. Yani aslında Erdoğan çözüm sürecinin kendisine değil bu sürecin kendisine hukuk dayatacak olmasına karşı. Söyledim, hukuka dönüş olmadan da çözüm sürecinin başarılı olma ihtimali yok. O zaman da Bahçeli Türkiye’yi erken seçime götürmek zorunda. Çünkü çözüm sürecinin önü ancak o zaman açılır.”

‘BAŞKA ALTRNATİF KALMAZSA…’

“Bahçeli’nin Türkiye’yi erken seçime götürmek ve parlamenter sisteme engel olmak teşebbüsleri bir şeyleri çözmek için değil, engellemek için atacağı adımlar olur. Yani hukukun önünü açmak için olur. Seçim olur da CHP iktidara gelirse hukuk kendiliğinden gelir, o da zaten çözüm sürecinin önünü açar. Bahçeli’nin vazgeçmeyeceği, adeta hayatın anlamı olarak gördüğü tek şey bu; çözüm süreci. Eğer bunu gerçekleştirmek için başka bir alternatifi kalmazsa yapar yani.

Çok geç uyandılar. Hâlâ da tam ikna değiller. Çözüm süreci konusunda Türkiye’de en az güvenilecek kesimin ulusalcılar olduğunu düşünüyorum. İYİ Parti mesela, hamasetlerini köpürtmeye çalışıyor, başaramıyor. Bugün çözüm süreci karşıtlığının gerçek bir karşılığı yok çünkü.”

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com