15 Temmuz'dan sonra hakkında müebbet hapis cezası verilen kapatılan Zaman Gazetesi yöneticilerinden Yakup Şimşek'in yargılaması 8 yıl sonra beraatle sonuçlandı.
15 Temmuz 2016 yaşanan başarısız darbe girişiminden sonra gözaltına alınan ve tutuklanan, daha sonra hakkında müebbet hapis cezası verilen kapatılan Zaman Gazetesi’nin marka ve pazarlama müdürü Yakup Şimşek 8 yıl sonra beraat etti.
Şimşek’in kızı Av. Büşra Şimşek Ünal sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda haberi, “8 yıllık yargılama nihayet buldu. 6 yıl 7 ayını Silivri hapishanesinde tutuklu geçiren babam Yakup Şimşek 2018’de ağırlaştırılmış müebbet hapis, 2020’de 11 yıl 3 ay hapis cezası ve 2024’de BERAAT aldı. Sevinsek mi ağlasak mı cinsinden bir duygu durumu. “Ah” ki geçen yıllar…” ifadeleriyle duyurdu.
Önce el konulan ve kayyım atanan, ardından Olağanüstü Hal (OHAL) Döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Zaman Gazetesi çalışanı Yakup Şimşek’e, Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan ve Fevzi Yazıcı ile birlikte müebbet hapis cezası verilmişti.
Yazıcı ve Şimşek, haklarında hiç bir somut delil bulunmaksızın 2016 yılından bu yana tutukluydu.
Ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilip Yargıtay’ın ‘örgüt üyeliği’nden yargılanmalarını Fevzi Yazıcı ve Yakup Şimşek yeniden yapılan yargılamada ‘terör örgüt üyeliği’ gerekçesiyle 11 yıl 3’er ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
2022’nin Temmuz ayında cezaevinde kalp krizi sonucu cezaevinde hayatını kaybeden Polis Akademisi Öğretim Üyesi Şükrü Tuğrul Özşengül de Yakup Şimşek ve Fevzi Yazıcı ile aynı dosyada yargılanmıştı. Cezaevinde ölmemiş olsa; o da Yazıcı ve Şimşek’le birlikte tahliye olacaktı.
Müebbet hapis cezası o dönemde Yargıtay tarafından bozulan Zaman Gazetesi’nin pazarlama müdürü Yakup Şimşek’in babası Temel Şimşek, 2019 yılının Eylül ayında vefat etmişti.
Yakup Şimşek’in kızı Av. Büşra Şimşek o haberi de, “Bugün görüşte babam “babamın ölüsüne sarılmak istiyorum öpmek istiyorum, ona dokunmadıktan sonra cenazeye niye geleyim” demiş. Bunu telefonda bana kardeşim anlatırken dedem vefat etti. Dedeciğimi ruhunun ufkuna uğurladık. Babacığıma sabır için dua edelim…” diyerek şu bilgileri paylaşmıştı:
“Dedem, on sene önce kanseri yenmişti. Babam tutuklandıktan 2 sene sonra kanseri nüksetti. Ve bir senede her yerine yayıldı. Doktorlar “gördüklerinde şok oldular ve dediler ki bu kanserin en az 3-4 senede yayılması lazım bu adam ne yaşadı bir senede bu kadar ilerlemesi imkansız” dediler. Dedeme kanser olduğunu hiçbir zaman söylemedik. Ağrısız acısız vefat etti dedem. Babam cenazeye katılamayacak çünkü çok uzun prosedürler gerekiyor izin için. Taziye evine yetişebilir ama babam, “taziye falan istemiyorum ben babamı öpmek mezara indirmek istiyorum” demişti. Dedem sayıklayarak ruhunu teslim etti. Ne söylediğini anlamadık “ya” diye ses çıkıyordu bazen dilinden… Babamı mı söylüyordu bilmiyoruz. Ama dayanamadı dedeciğim
Babam nası dayanacak bilmiyoruz…”
Yakup Şimşek’in kızı Av. Büşra Şimşek, babasına yazdığı mektubu paylaştığı gün vefat gerçekleşmişti.
Dedesinin hasta olduğunu belirten Av. Büşra Şimşek mektubunda, “Babam 37 aydır bir kere bile görmedi babasını. Onu Sağ olarak görmekti tek isteği. Ve artık dedem ölüm döşeğinde. Babamı gözyaşları içinde bıraktım geldim.Dedem gözü açık gidecek ama bu hesap burada bitmeyecek. Babamın son sözü. #ZalimlerİçinYaşasınCehennem.” dedi.
Büşra Şimşek’in babası Yakup Şişmek’e yazdığı mektup:
Babam, gözümün nuru, çilesi çok olan babam
Yakup Peygamberin ismiyle aynı ismi paylaşmandan belki de bunca çilen..
Babalar hep güçlü değil midir?
Babalar hiç ağlamazdı hani?
Babalar kızlarının dağı..
En güçlü dayanağım..
Dünyada gördüğüm en sabırlı en mütevekkil insanı babam; gözünden yaş akıtan zalimleri Allah kahretsin.
Ben senin için ağlıyorum sen baban için..
Herkes babası için ağlarmış demek..
Dedem de senin dağındı değil mi?
Dedem benim.
Güçlü sabırlı Allah’a teslim olmuş Karadenizin en delikanlı adamı dedem.
Bir gün şafak vakti evine geldiklerinde nereden bilebilirdin oğlunu son görüşünün olduğunu, nereden bilebilirdin zulmün arşa değeceğini,
Ayrılığın bu kadar uzun süreceğini..
3,5 sene oldu neredeyse..
Sana hep güç vermeye çalıştım.
Dedem, babam gelecek sabret dedim.
Kendini bırakma dedim.
Allaha inanıyoruz biz Onun adaletine güveniyoruz dedim.
Bi gün gözünden yaş akmadı dedem ta ki bu dert, keder senin içini yiyip bitirene kadar
Mide kanseri olduğun midenin alınacağı söylendi
86 yaşındasın evet ama o kadar güçlüsün ki yattın bıçak altına.
Doktorlar filmlerde hiçbir şekilde görünmeyen kanserin karnındaki her yere yayıldığını gördüler.
Ve ömrüne 6 ay biçtiler dedem.
Biz sana diyemedik..
babamı bekleyebil diye..
amcamlar yengemler tüm ailemiz sana bebek gibi baktılar
Herkesin gözü yolda babamı bekledik.
Yakup Şimşek’in babası Temel Şimşek, ağır hasta. Tek dileği evladını görmek…
Babam..
seni bekledik babam..
dedemin gözü açık gitmesin diye bekledik dua dua yalvardık..
Dedeme söylemedik kanserinin yayıldığını, hatta kanser olduğunu bile.
Midesi alınınca iyileşeceğini sanıyordu. Her yanına gittiğimizde “sanki bu ameliyattan sonra toplayamadım” diyordu. Ameliyat olduğunu sanıyordu dedem. Ama hiçbir müdahalenin anlamı kalmamış her şey bitmişti. Allaha teslim olmaktan başka çaremiz kalmamıştı. Dedemi moralli tutmaktan başka, duadan başka.
Ah dedem..
Gözünden yaş akmadı hep dik durdun ama bu ayrılık seni bu hale getirdi biliyoruz. Sizi ayıranları Allah kahretsin dedem, adaletiyle muamele etsin dedem. Doktorlar bile bu hızlı ilerleyişe şaşırdılar çünkü en son kontrollerini yaptıralı çok olmamıştı. Ah dedem içine ata ata tükenen dedem. Ölmeden inşallah görürüm Yakupumu derken ağladın ilk kez.
Babamla ilgili her bir şey anlatışımda yaşların süzülmeye durdu yanaklarından.
Acın artık içine sığmıyordu.
İçini bitirmiş, tüketmişti.
Sert, haşin, kızmasından korktuğumuz Karadeniz dedesi benim Temel dedem ağlıyordu.
Babam çocukken dedem gurbetteymiş.
Almanyada geçim derdinde
Senede bir iki kere gelirmiş
Babam babasına hasret büyümüş
Dedem oğluna, çocuklarına hasret.
Dedem ben ölünce babanız Yakup diyormuş diğer çocuklarına.
Evin büyüğü, dünyanın en kucaklayıcı en merhametli insanı çünkü babam
Kalbi yumuşacık
Niyeti tertemiz
Kötülük asla düşünmeyen
Kendi hakkındaki müebbetlik fermanlar veren hakimlere bile bedduada değil duada bulunan babam
Kalbinden öpülesi, başını sadece secdede eğen babam.
Çok acı çekiyorsun biliyorum babam çok acı çekiyoruz hepimiz…
Benim dimdik, dayanıklı, Allaha tam teslim olmuş babam seni ağlarken görünce çok acı çekiyorum
Çok şeyler yaşadık 3 senede
İlk ağladığın zamanı da unutmuyorum
Avukat yemini ettikten 3 gün sonra senin duruşmanda mahkemenin bana söz hakkı verdiği o an.
Kürsümden sana başımı çevirdim
Gözlerim doluydu
Gözlerin doluydu
Savcı beş dakika önce senin için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını talep ettiğini açıklamıştı.
Ben yumurtadan çıkmış bir civciv gibi hissediyordum.
Kendimi ne o ilk kez giydiğim cübbeyle bütünleştirebilmiştim ne o kürsüyle.
Sanık müdafi kürsüsü..
babasının müdafisi…
masum babasının avukatı.. ah..
beni bu vatana hizmet için büyüten yetiştiren babam
Vatan haini nasıl dediler babam sana ah babam..
Biz baba kız senle o mahkeme salonunda duruşumuzla konuşmamızla sana vatan haini diyenlere en güzel cevabı vermiştik..
Daha çok var “acı” hatıramız..
Yaz yaz bitmez babam..
Gözlerindeki yaşlara kurban olduğum, kızım hayırlı olsun avukatlığın dedin ve gittin askerler seni kelepçeleyip mahkeme salonundan çıkarırken..
Ben sana hiç bahsetmedim neler yaşadığımdan o an.
Nasıl konuşabildiğimden,
Senin yaşlı gözlerine bakarken nasıl ayakta kalabildiğimden hiç bahsedemedim babam..
Belki hala daha da hazır değilim, üstünden 2 sene geçmesine rağmen..
bu mektubu neden bugün yazıyorum
Çünkü acılar artık sığmıyor üstünü kapatmış gibi yapamıyorum babam, yapamıyoruz. Sabrımız tükenmek üzere…
Dayanamıyorum senin ağlamana, dayanamıyorum ailemin perişanlığına..
Dedem ölüm döşeğinde artık
İki gündür çok kötü
Dün akşam yanına geldim ve sana çaresizce dedemin artık sona geldiğini her an gidebiliriz köye dedim
Avukatın olduğum için en zor şeyleri söylemek de her zaman bana düştü babam
Evin Büyük çocukları hep daha çok acı çeker demek..
Sen de evin büyük çocuğusun en acı çekeni.
Yüreğim parça parça oldu sen karşımda ağlarken
56 yaşında koca adam ağlar mıymış ağlarmış..
İnsan babası için her yaşta ağlarmış..
Gözyaşlarını silmek istedim ama elim erişmedi babam..
Sana ne desem de ağlamasan ne desem de iyi yapsam seni diye düşündüm durdum, kilitlendim.
Senin karşında çaresiz kaldım..
Senin ağlamaman için hiçbir şey yapamadım babam ben de seninle ağladım.
Soğuk görüş odasında ağladık, ağlaştık…
Tek bir şey söyleyebildik birbirimize “kader”
Ahirete kaldı belki de tutuklandığından beri hiç görmediğin dedemi görmek..
Allaha inanıyoruz dedin sadece..
Çaresizce, dudaklarını sıka sıka ağladın..
Bize yapılan zulümden yorulduk,
Allah hepsini ama hepsini kahretsin.
Gözünün yaşında boğulsunlar
Pamuk ellerini öpeyim babam
Güzel kokularını öpeyim babam
Yüzündeki o çaresizliği hiçbir zaman unutmayacağım
Bugün de telefon görüşünde dedem sana bir veda konuşması yapmış “ölüyorum ben oğlum” demiş, şimdi gene ağlıyorsundur telefonda da ağlamışsın ama yanında olamıyoruz ya en çok o mahvediyor kahrolası ayrılık.
Bize bunu reva görenleri asla affetmeyeceğim
Senin gönlün yücedir bilirim sen gene affedersin
Ben asla affetmeyeceğim
Hayatımda gördüğüm en dayanıklı en mert iki adamın gözyaşlarıyla, acılarıyla, bu ayrılıkla bizi tükettiler babam
Hepimizi, tüm ailemizi
Dedem seni sayıklaya sayıklaya gözlerini yumuyor şimdi..
4 halam 2 amcam başında duruyor sürekli
Tek arzusu bir kere görmekti seni.
Gidiyorum babam, senin yerine ona sarılmaya gidiyorum.
Gözlerini açarsa dedeme selamını söyleyeceğim
Babam neyseki dünya fani
Dünya sonlu
Dünya geçici
Geldik ve gitmekteyiz
Elhamdülillah İlahi Divan var babam
Sana Rabbim sabırlar versin
Babanla seni , bizi tüm ailemizi firdevs cennetlerinde kavuştursun
Sonsuz hayatta Allah beraber eylesin babam
Ağlama benim babam
Ağlama canım babam
Sana görüşten çıkarken dediğimi hiç unutma
Sen bizim kocaman ailemizin amcamların halamların annemin kardeşlerimin kuzenlerimin hepimizin babasısın
Bize senin sağlığın lazım babam
Seni seviyoruz
He dün gece dedin ya mahkemeye dilekçe yaz gene dedem artık son günlerinde müvekkilimi tahliye edin diye. Belki bırakırlar belli olmaz dedin ya ümidini sevdiğim koca adam. Yazdım dilekçeyi, sırf sen istedin diye yazdım zalim mahkemeye, zalim hakimlerine, bu zalim düzene, bir dilekçe daha havale ettim babam.
Güçleri garibana yeter onların babam. Ama biz daha güçlüyüz. Çünkü biz haklıyız. Davamızda, olduğumuz yerde, duruşumuzla, yaşantımızla biz her şeyimizle haklıyız dimdik ayaktayız ve hiçbir acı belimizi bükmeyecek babam. Allah yolundan şaşırtmasın, rızasına nail eylesin, tek derdimiz endişemiz budur. Seni Rabbime emanet ediyorum, 37 aydır yaşam sürdüğün betonarme hücrende….”