AKP'nin iki numarası Hayati Yazıcı'dan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'a, eski bakanlardan AKP'li vekillere kadar birçok isme verdiği 'ayarlarla' bilinen Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, bu kez Erdoğan'ın "iç cephe" açıklamasını "düzeltti."
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “iç cephe” vurgusuna ilişkin açıklama yaptı. Uçum, “Siyaseti militarize edebileceği eleştirileri haklı” diyerek “iç cepheyi” tanımlayıp düzeltme yaptı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen ay “İç cephe hedeflerimiz, bizim Kızıl Elmamızdır” sözleriyle siyasette ‘iç cephe’ tartışması başlatmıştı. Özellikle İsrail’e dikkat çekip “sırada hedef Türkiye” diyen Erdoğan, muhalefet partilerinin de iktidarla “birlik içinde olmaları” gerektiğini savunmuştu.
Erdoğan iki gün önce de (18 Ekim 2024) Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) 51. Olağan Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada “iç cephe” vurgusu yaptı. Erdoğan şunları söyledi:
“İsrail’in koçbaşı olarak kullanıldığı kirli planın hedefine ulaşamaması her şeyden önce Türkiye’nin 85 milyon olarak kenetlenmesine bağlıdır. İç kalemizde bir gedik açılırsa, Allah korusun dışarıda verdiğimiz mücadelenin bir anlamı kalmaz. Tüm siyasi partilerin, tüm sendikaların, hangi görüşe mensup olursa olsun tüm sivil toplum kuruluşlarımızın kardeşlik seferberliğimize samimi destek vermesini bekliyoruz.”
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, bugün sosyal medya hesabından “Bir Pazar Notu: İç Cephe Türkiye Cephesidir!” başlıklı yazı yayınlayarak “iç cephe” düzeltmesi yaptı.
Uçum, “Siyaseti militarize edebileceği eleştirileri haklı” diyerek “iç cepheyi” tanımlayıp düzeltme yapmış oldu.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Mehmet Uçum, şunları yazdı:
“Atatürk’ün Nutuk’ta yer verdiği İç Cephe kavramı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yeniden gündeme getirildi. Sayın Bahçeli de zaman zaman Atatürk’e de atıf yaparak İç Cephe vurgusunu etraflıca yapıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bölgemizde soykırımcı ve faşist İsrail yönetiminin yarattığı ateş çemberine ve küresel emperyalizmin yıkıcı projelerine karşı Türkiye’nin iç cephesini sağlam tutması gerektiğine işaret etti. Bu açıklama iç cephenin ne olduğuna ilişkin bir tartışma da başlattı.
İç cepheden somut olarak ve içerik açısından ne anlaşılması gerektiğine ilişkin tarihsel ve güncel boyutları üzerinden farklı değerlendirmeler olabilir. Ancak genel bir çerçevede mutabakat sağlanması mümkündür.
Buna göre iç cephenin Türkiye’nin Ulusal (Milli) Demokratik Cephe perspektifi olduğu yaklaşımıyla şu tanım yapılabilir:
En büyük sosyal güçlerinden birincisinin Cumhur İttifakının olduğu,
tam bağımsızlıktan,
coğrafi bütünlükten,
siyasi birlikten yana ve
anti-emperyalist tüm güçlerin birleştiği,
Türkiye’yi koruma, güçlendirme ve geliştirme hedefleriyle hareket eden
CHP ve diğer muhalif mecraların yurtsever, ulusal, vatansever, milliyetçi güçleri de içinde tüm ulusal/milli güçlerin Milli Devletle birlikte oluşturduğu kuvvet, iç cephedir.
Cephe nitelemesinin askeri bir terim olması sebebiyle iç siyasette “iç cephe” şeklinde kullanılması halinde demokratik siyaseti militarize edebileceği eleştirileri yapılabilir. İç cephe iç siyasetteki rekabet açısından kullanılırsa bu eleştiri haklı da olabilir.
Fakat burada sözü edilen “iç cephe” ifadesi, ülke içi demokratik siyasi yarışma açısından değil, Atatürk’ün perspektifinde de yer aldığı üzere ülkeye yönelik çeşitli risklere karşı Milli Devlet ile Ulusal(Milli) Güç Unsurlarının bütünlüğüne işaret ettiği ve bu amaçla kullanıldığı için farklı değerlendirilmelidir.
Sonuç olarak İç Cephenin tüm dış tehdit ve risklere karşı Milli Güç Unsurlarıyla Milli Devletin bireşimi olan “Türkiye Cephesi” olarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır.”