Sanatçı Zülfü Livaneli, DİSK konserinden para aldığı iddiasını gündeme getirip kendisini 'liboşluk'la suçlayanlara sert tepki gösterdi: "İtiraf edeyim ki canım yanıyor. Böyle bir hayattan sonra bu yaşımda 'liboş Zülfü' gibi bir hitaba maruz kalmak çok, çok ağır. İnsan, hayatım boşuna mı gitti duygusuna kapılıyor."
Dayanışma amacıyla sahneye çıkacağı DİSK konserinden para kazanacağına ilişkin iddialar hakkında Zülfü Livaneli’nin yanıtı sert oldu. Kimseye yansıtmadığı sağlık sorunlarıyla boğuştuğunu ifade eden Livaneli, “Derdim hiçbir zaman para olmadı. Böyle bir hayattan sonra bu yaşımda ‘liboş Zülfü’ gibi bir hitaba maruz kalmak çok, çok ağır. İnsan, hayatım boşuna mı gitti duygusuna kapılıyor” dedi.
Livaneli, sosyal medya hesabından hakkındaki iddialara ilişkin açıklamalarda bulundu. Kendisine yönelik ‘Liboş Zülfü’ sözlerine sert tepki gösteren Livaneli, “İtiraf edeyim ki canım yanıyor. Böyle bir hayattan sonra bu yaşımda ‘liboş Zülfü’ gibi bir hitaba maruz kalmak çok, çok ağır. İnsan, hayatım boşuna mı gitti duygusuna kapılıyor” ifadelerini kullandı.
“Dayanışma amacıyla ve heyecanla vereceğimiz DİSK konserinden para kazanacağımıza ihtimal verecek kadar şaşırmışlar” diyen Livaneli, “Ve solun eski hastalığı olan, kendi değerlerini yeme hastalığına kaptırmışlar. Özel jetlerle, koruma ordularıyla gidip milyon dolara konser veren pop ya da arabesk artistleri gündemlerinde değil. Varsa yoksa sol. Solu yıprat da ne olursa olsun” yorumunda bulundu.
Zülfü Livaneli’nin sosyal medya hesabındaki paylaşımı şöyle:
“80 yaşıma merdiven dayadım. Hiç kimseye yansıtmadığım sağlık sorunlarıyla boğuşuyorum. Buna rağmen çalışmak zorundayım. 20’den fazla kitap, 400 civarı beste, 55 yıllık bir uğraş ve sonuç bu.
Aklıma hep eski günler geliyor. Tek kuruş almadan yaptığımız Ankara Hipodrom, Taksim kitle konserleri, yine hiç para almadan yaptığım Sürü gibi birçok film… yani dayanışma ruhu.
Öldürülen arkadaşlarımızı anma geceleri, Aziz Nesin gibi birçok dostumuzun yaş günü konserleri, ÇYDD gibi kuruluşlara destek konserleri, tiyatrolarda kullanılan müziklerimizin telif teklifini reddetmemiz gibi sayamayacağım kadar çok dayanışma.
Pandemi döneminde çalışamayan müzisyenlere bağışlanan konser ücretleri, bunları aklınız akmıyor değil mi? Derdimiz hiçbir zaman para olmadı bizim. Ne teklifleri reddettik, duysanız inanamazsınız. Zengin olmadık ama onurlu kaldık.
Bazı terbiye dışı mesajlar, üsluptan daha önemli bazı sorunları düşünmeme yol açtı. Bizden sonraki kuşaklar “dayanışma” kavramını unutmuş. Her şeyi menfaat açısından görüyor. Bizi de kendileri gibi görüyorlar.
Neyse, bu açıklamarla iyi niyetli birçok arkadaşın vaktini aldım ama itiraf edeyim ki canım yanıyor. Böyle bir hayattan sonra bu yaşımda “liboş Zülfü” gibi bir hitaba maruz kalmak çok, çok ağır. İnsan, hayatım boşuna mı gitti duygusuna kapılıyor.
Zaten sola yamanan bazı tipler bu kadar çürük olmasaydı, hareket şimdi bambaşka bir noktada olurdu. Askerde bunlara atış mangası kurdursan daire şeklinde dizilirler.
Zaten bırakın zengin olmayı hayatımız boyunca fikir emekçisi olarak orta halli bir hayat sürdük. Ahmet Arif, Yaşar Kemal, Ülkü Tamer, Onat Kutlar gibi birçok dostla borç alıp vererek geçinebildik.
25 yaşında plaklarım liste başı olmaya başladı ama ben ilk (elden düşme) Doğan arabamı kırk yaşından sonra aldım. Çamurlu bir kooperatifte 90 m2’lik evimi daha da sonra. Yaşar abinin verdiği borçla.”