AKP ve CHP arasında yerel seçimlerden sonra başlayan normalleşme adımlarına tepkisini yenileyen Kılıçdaroğlu, "Normalleşme söylemi bunlara cesaret verir" dedi.
CHP’nin önceki dönem genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yerel seçim sonrasında başlayan normalleşme adımlarıyla ilgili “Devletin tümü bir kişinin iki dudağından çıkacak söze bağlanmışsa, neyin normalleşmesini konuşacaksınız?” dedi.
T24 yazarı Murat Sabuncu’ya konuşan Kılıçdaroğlu,” Devlet devlet olmaktan çıktı. Vali devleti temsil ederdi. Devlet, Erdoğan’a göre şekillendirildi. İkili bir yapı oluştu. Parlamento da tamamen işlevsiz hâle geldi” ifadelerini kullandı.
“Cumhuriyet rejiminin nasıl bir tehlikede olduğunu iyi hesap etmek gerekir” diyen Kılıçdaroğlu, normalleşme adımlarıyla ilgili de şu değerlendirmeyi yaptı:
“Devlet içten içe çürüyor. Uyuşturucu baronları bir tarafta, hırsızlar bir tarafta, dolandırıcılar bir tarafta. Dolayısıyla devleti soyanların el üstünde tutulduğu, hırsızlık, yolsuzluk yapanların el üstünde tutulduğu dönem. Bu devletin yeniden inşa edilmesi lazım.
Yukarıda anlattığım sistemin kurucusu ve devleti bu hâle getiren sarayla ancak mücadele edilir. Normalleşme söylemi bunlara cesaret verir. Neyi konuşacaksınız? Neyi tartışacaksınız bunlarla? Eğer yasama organı yasama organı olmaktan çıkmışsa, yargı yargı organı olmaktan çıkmışsa, yürütme yürütme olmaktan çıkmışsa ve devletin tümü bir kişinin iki dudağından çıkacak söze bağlanmışsa, neyin normalleşmesini konuşacaksınız?
Aklı başında olan herkesin, kendi ülkesini seven herkesin, evlatlarının geleceğini düşünen herkesin bu tabloya dikkatle bakması lazım.
“Aktif siyasi hayatımı sürdüreceğimi söyleyeyim” diyen Kılıçdaroğlu, Selahattin Demirtaş’ ziyaret etmesiyle ilgili de şunları anlattı:
“İki siyasetçi olarak Türkiye’nin sorunlarını masaya yatırdık. Yaklaşık 1,5 saate yakın bir görüşme oldu. Kendisini son derece sağlıklı gördüm. Enerjik gördüm. Türkiye’nin sorunlarına vakıf bir siyasetçi portresi çizdiği için de son derece mutlu oldum. Yani hapiste olması Türkiye gerçeklerinden onu koparmamış. Daha fazla zaman ayırıyor konulara.
Ayrıca siyaset dışında da biliyorsunuz öyküler, romanlar, bu konulara da girmiş durumda. Bir siyasetçinin hapiste tutulması devletin kendini koruma refleksini kaybetmesinden kaynaklanıyor. Bir siyasetçi siyasal düşüncesi nedeniyle tutuklanamaz, gözaltına alınamaz, hapse atılamaz.”