Anayasa Mahkemesi'nin 'işkence' ve 'hak ihlali' kararı verdiği Eyüp Birinci davası yeniden başlıyor. Antalya Başsavcılığı, sadece işkence yapan polisler hakkında değil, işkenceyi gizleyen polis ve doktor hakkında da dava açarak, alışılmadık bir uygulamaya imza attı.
15 Temmuz başarısız darbe girişiminden sonra Antalya’da gözaltına alınan, KHK ile mesleğinden ihraç edilen ve gözaltında işkenceye maruz kalan öğretmen Eyüp Birinci ile ilgili Anayasa Mahkemesi 2021 yılında hak ilhali kararı vermişti. Yüksek Mahkeme, Antalya Emniyeti’nde gözaltına alındıktan sonra bağırsaklarından ameliyat olmak zorunda kalan Birinci’nin, gözaltında ağır işkence gördüğü iddiasıyla başlatılan soruşturmanın takipsizlikle sonuçlandırılmasını hak ihlali saydı.
Antalya Başsavcılığı, takipsizlik kararını farklı doktor raporlarını dikkate almadan, kamera kayıtlarını savcılık kanalıyla istemeden, tanıkları dinlemeden vermişti.
Yüksek Mahkeme, kararında, soruşturmanın yeniden başlatılarak, eksiklerin giderilmesini, daha sonra bir karar verilmesini istedi. Avukat Münip Ermiş’in ısrarıyla çıkan bu kararın ardından savcılığın açtığı soruşturma sonucu yeniden yargılamanın başlayacağı bildirildi.
DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu gelişmeyi, “15 Temmuz’un yıldönümünde vahşice yapılan işkenceler için soruşturma başlatılabilecek, iyi haber. Kaç yıldır bu işkencenin üstünün örtülmemesi gerektiğini hatırlatıyordum, sonunda…” sözleriyle değerlendirdi.
T24’ten Gökçer Tahincioğlu’nun, Yüzleşme adlı köşesinde aktardığına göre; davayı açan Antalya Başsavcılığı, sadece işkence yapan polisler hakkında değil, işkenceyi gizleyen polis ve doktor hakkında da dava açarak, alışılmadık bir uygulamaya imza attı.
Birinci, Gülen cemaatine üye olduğu gerekçesiyle yargılandığı davada 8,5 yıl hapse mahkûm edilmiş ve cezasını çekti. Bu süreçte kırılan burnundan ve bağırsaklarından ameliyat olmak zorunda kalan Birinci tahliye olduktan sonra eşi de tutuklandı.
15 Temmuz sonrasındaki kitlesel tutuklamalar kapsamında gözaltına alındığı Antalya Emniyeti’nde ağır işkence görerek bağırsakları yırtılan Eyüp Birinci, verilen cezanın infazını tamamlayarak Nisan 2022’de tahliye oldu. Gündelik hayata alışmaya ve evi geçindirecek düzenli bir iş bulmaya çalışan Birinci, 2024 yılının Mayıs ayında eşi Asuman Birinci’nin gözaltına alınmasıyla yeni bir şok yaşadı. Eyüp öğretmen, cezası onanmış eşinin hapse konması sonrası, bakım ve ilgi bekleyen çocuklarıyla tek başına kaldı.
Tahincioğlu, davada gelinen süreci ve kayıtlara geçen işkenceleri anlattığı yazısında şu ifadeleri kullandı:
“Antalya Başsavcılığı, bu karar nedeniyle “anayasal zorunluluk” vurgusuyla yeniden başlattığı soruşturmayı, Türkiye açısından şaşırtıcı, tartışılacak ve örnek oluşturabilecek bir iddianameyle tamamladı ve dört kişi hakkında dava açtı. İki sanığın “işkence”, iki sanığın da “ihmali davranışla işkence” suçundan yargılanmasını istedi.
* * *
İddianamede, Eyüp Birinci’nin, emniyette yaşadıklarına yönelik anlatımlarına geniş yer ayrıldı. Ve anlatımlarının araştırmalar sonucunda doğrulandığı belirtildi. İşkenceyi polis memurları M.T. ile H.K.’nin yaptıkları ifade edildi. Doktor F.Y.’nin ise açık darp izlerine rağmen Birinci’nin darp edilmediğine dair rapor düzenlediği kaydedildi. Diğer bir polis memuru S.K.’nin de Birinci’nin resmi sorgunun yapıldığı nezarethaneden başka bir yere götürülmesine, burada darp edildiğini bilmesine rağmen sessiz kaldığı ifade edildi. Doktor ve diğer polis memurunun da “ihmali davranışla işkence” suçunu işledikleri öne sürüldü.
* * *
Yaşananlar şöyle anlatıldı iddianamede:
“Eyüp Birinci’nin 24 Temmuz 2016’da Antalya İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne götürüldüğü, şüpheli polis M.T. ile H.K. tarafından belirtilen doğrultuda ifade vermesi sağlanmak amacıyla Antalya İl Emniyet Müdürlüğü hizmet binası içerisinde sistematik olarak ve belirli bir süreç içerisinde insan onuruyla bağdaşmayacak şekilde süreklilik gösterecek nitelikte işkence teşkil eden eylemlere maruz bırakıldığı…”
* * *
“Şüpheli doktorun, Birinci’nin vücudunda herhangi bir darp veya cebir izi bulunmadığı yönünde üç ayrı tarihte rapor düzenlediği, aksi yönde raporların ise işkence ve darp izlerini gösterdiği…”
* * *
“Müşteki Eyüp Birinci’nin tekmelenip tokatlanarak ve yumruklanmak suretiyle darp edildiği, yine müşteki Eyüp Birinci’nin üzerindeki kıyafetlerin soydurulup çıplak vaziyette tutularak darp edildiği, ayrıca müşteki Eyüp Birinci’nin hayalarının sıkılması suretiyle vücuduna acı verildiği, yine müşteki Eyüp Birinci’ye yönelik olarak “Sana üç kelime söyleyeceğim, avazın çıktığı kadar bağıracaksın, senin ağzını kırarım, amına koyarım, dişlerini dökerim, a.. koyduğumun çocuğu kalk, burada bildiğin her şeyi öteceksin, eğer konuşmazsan buradan ölün çıkar, arkana sokup çıkartmadığım hiçbir şey bırakmam, seni s.. s… hamile bırakırım, milletin yüzüne bakamazsın, Eyüp Birinci gel şimdi seninle hesaplaşacağız, her şeyi anlatacaksın, anlatmazsan buradan ölün çıkar, seni öldürürüm, patlatırım, erkeklik yapamazsın, karının yüzüne bakamazsın, cinselliğin biter, konuş, öleceksin…”, “oğlum bu adamı kızdırma, bu ne söylerse yapar, oğlum seni buradan iteklerim, ölür gidersin, seni kimse bulamaz, düşmedi a… k… çocuğu” şeklinde sözler sarf edilmek suretiyle müşteki Eyüp Birinci’nin vücut bütünlüğü ile cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği inancının doğrultulduğu, ayrıca müşteki Eyüp Birinci’nin ağzına cop sokulduğu, ayrıca müşteki Eyüp Birinci’ye yönelik olarak “Ben evdeyken karını ve kızını gördüm, birazdan onları buraya getireceğim, senin gözlerini açacağım ve onları soyup neler yapacağımı göstereceğim” şeklinde sözler sarf edilmek suretiyle müşteki Eyüp Birinci’nin yakınına kötülük yapılacağı inancının yaratıldığı…”
* * *
İlk soruşturma hiçbir araştırma yapılmadan kapatılmıştı.
İkinci soruşturmada tanıklar işkenceyi açıklıkla anlattı.
Ayrıca Birinci hakkında üç ayrı tarihte, biri İstanbul Adli Tıp’tan olmak üzere darp raporu verildiği anlaşıldı. Bu raporlarda açıkça “işkence teşkil eden eylemler sonucunda hayati tehlike geçirecek şekilde ve basit tıbbi müdahale ile giderilemez nitelikte ve burnunda kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığı” anlatılıyordu.
İlk takipsizlik kararında, bu yaralanmaların merdivenden düşme sonucu yaşandığı gibi akıl almaz bir iddia vardı. İddianamede ise bunun mümkün olmadığı da anlatılıyor.”
AYM kararı için tıklayınız.